Kişi Ancak Kendi Emeğinin Karşılığını Mülk Edinebilir
Kişi ancak kendi emeğinin karşılığını mülk (temlik) edinebilir. Buradaki temlik kavramı, maddî olmaktan çok manevî kazananlara işaret eder. Bu anlamda salih amel, Marxizmin praksis, ya da kapitalizmin üretim kavramlarını da aşan bir şümûle sahiptir. Çünkü her iki kavram da, temelde maddî kazanımları ifade etmektedir; en fazla bu kavramlar insanın üretimsel eylemliliği içerisinde manevî yönlerinin de geliştirilmesi gibi bir anlam kazanabilir. Varoluş- salt-ontolojik bir temel kadar, uhrevî bir bilinç, sorumluluk ve şuurdan da yoksundur bu kavramlar. Uhrevî derken bu salt kıyamet günüyle alâkalı bir ukba değil, davranışlarımızın tümlüğünün nihaî hedefi ve amacının da gözetilmesi gibi bir anlama da sahiptir. Dolayısıyla bir mümin için eylemlerinin mutlaka somut bir karşılığı bulunmaktadır. Bu karşılık, kendisi için olabileceği gibi, dünya içindir de. Çünkü onun davranışları artık, ilahî yaratıcılığın da bir parçasıdır. Oysa bir süreç ya da sınıf içerisindeki insanın, bu süreç ve sınıfa angaje davranışları bu tür bir iman ve ukba endişesine sahip değildir. Ve hatta bu tür bir endişe, çoğu kez kaçındırılması gereken aşkınlıklar olarak bile telakki edilebilir.
Ümit Aktaş, İnsan ve İslam