Her Rekatta İki Secde Olmasının Hikmeti
Eğer, “Her rekatta iki secde olmasındaki hikmet nedir?” denilirse, deriz ki:
Bunda birçok husus vardır:
Birincisi: İlk secde ezel içindir, ikinci secde ise ebed içindir. Bu iki secde arasında kalkmak ise, dünyanın ezel ile ebed arasında var olduğuna işarettir.
Bu böyledir, çünkü, Allah’ın ezelî oluşu ile O’nun “evvel” olduğunu, kendisinden önce başka bir evvelin olmadığını anlıyor ve bunun üzerine O’na secde ediyorsun. Allah’ın ebedî oluşu ile de O’nun “âhır” olduğunu, ondan sonra başka bir âhirin olmadığını öğreniyor ve bunun üzerine O’na ikinci kez secde ediyorsun.
İkincisi: Denildiki, birinci secde ile dünyanın ahiret karşısında fânî olduğu; ikinci secde ile de ahiret âleminin, Allah’ın celâlinin nurunun zuhuru karşısında fanî olduğu bildirilmiştir.
Üçüncüsü: Birinci secde her şeyin haddizatında fânî olduğu; ikinci secde de, her şeyin ancak Allah’ın bakî kılması ile beka bulabileceğini gösterir. Nitekim Cenâb-ı Hakk: “Allah’ın zatı hariç herşey helak olacaktır” {Kasas, 88) buyurmuştur.
Dördüncüsü: Birinci secde şehadet âleminin Allah’ın kudretine boyun eğdiğine, ikinci secde de ruhlar âleminin bizzat Allah’a boyun eğmiş olduğuna delâlet eder. Nitekim Cenâb-ı Hakk: “Haberin olsun ki yaratmak da emretmek de O’na mahsustur.” (Araf, 54) buyurmuştur.
Beşincisi: Birinci secde, Allah’ın zatına ve sıfatlarına dair bize verdiği bilgiler mikdarına şükür; ikinci secde O’nûn celâl ve kibriyasının haklarını eda etmeye ulaşamamanın korkusu ve acizliği için yapılan secdedir.İnsanlar “azamet”ten beden büyüklüğünü, yükseklikten (ulüvv) cihet yüksekliğini, büyüklükten (kiber), yaşlılığı anlarlar.
Cenâb-ı Hakk, bu tür vehimlerden yücedir. O, azamet sahibidir, fakat cüsse bakımından değil. O, yücedir ama cihet bakımından değil. O büyüktür, fakat yaş bakımından {zaman bakımından) değil. O, tek ve bir iken, O’nun hakkında bunlar nasıl söylenebilir? O, bir hacme sahıb olmaktan münezzeh iken, nasıl cüsse bakımından azametli olabilir? O, bir cihette bulunmaktan münezzeh iken, nasıl cihet bakımından yüksek olabilir?
Süre (zaman) bir saatten diğer saate değiştiği ve muhdes (sonradan olma) olduğu için ve onu yaratan da kendisinden mevcut olduğu için, Allah, nasıl zaman itibarı ile büyük (yaşlı) olabilir? O, mekana bağlı olmadan mekandan münezzeh ve zamana bağlı olmadan zamandan önce olduğu halde, nasıl zaman bakımından büyük (yaşlı) olabilir? Öyleyse O’nun kibriyası, azametinin kibriyası; azameti, yücelik azameti ve yüceliği de celâlinin yüceliğidir.
O, hissolunan şeylere benzemekten ve hayal edilen şeyler gibi olmaktan yücedir. O, vehmedenlerin vehminden daha büyük, niteleyenlerin nitelemelerinden daha yüce ve kendisini ululayanların ululamalarından daha yüksektir. Hissin sana Cenâb-ı Allah’a ait bir misal getirdiğinde, “Allah-u Ekber”de. Hayalin bir şekil ortaya atıp, onu Cenâb-ı Allah’a vermek istediğinde,”sübhane kallahümme ve bihamdik”de Allah’ı sıfatlarından tecrid etme uçurumunda ayağın kaydığı zaman, “Varlığımı, gökleri ve yeri yaratan Allah’a yönelttim” (Enam, 79) de.
Ruhun izzet ve celâl meydanlarında cevelân edip, sonra yüce sıfatlar ile esmâ-i hüsnâ’ya yükseldiğinde ve Kalem’in Levh-i Mahfuz üzerine yazmış olduğu şeylerin nakışlarını gözden geçirip mukar-reb meleklerin teşbihlerini, ruhanî meleklerin tenzihlerini duyup da bir müddet orada beklediğinde, bütün bu haller esnasında şu ayeti oku: “İzzet (galebe) sahibi Rabbin, onların isnad etmekte oldukları vasıflardan yücedir, münezzehtir. Gönderilen bütün peygamberlere selâm, ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun ” (Saffât, 180-182)
Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 1/396-398.