Dünya Ahiretin Tarlası
Herşeyin O’ndan bilinip O’na tevdi edilmediği bir hayat tasavvurunda; bu dünyanın ahiretin tarlası bir fidanlık ve bir dâr-ı imtihan olarak görülmediği tek hayatlı bir dünya tasavvurunda, sevdiği herşey geçici hazlara karşılık kalıcı acılar yükler insana. Baharı görür, sonbaharı düşünür. Oynaşan yavru kediyi görür, ölüp gideceği günü düşünür. Gençliğine bakar, kabre konulacağı gün aklına gelir. Çocuğuna bakar; bir gün ya onların kendi ölümünü görüp üzülecekleri yahut kendisinin onların ölümünü görüp kahrolacağı aklına gelir. Sevgilisini görür; bir gün ya onun kendisini, ya kendisinin onu terk edip gideceği bir ölüm manzarası akla gelir. Böylece, onun için herşey, her nimet, bir azaba dönüşür. Sözümona Varoluşçu J. E Sartre “Öteki, cehennemdir” dedirten ruh hali, işte bu ruh hali değil midir? Nimetleri gerçekten nimet yapan ise ‘Ondan gelip Ona dönücüler olduğumuzu bize bildiren ve O Bâki-i Zülcelalin bu dünya imtihanından sonra bize ebedî cennetler vaad ettiğini haber veren hidayet ve iman nimetidir.
Metin Karabaşoğlu – Kısa Surelerin Sınırsız Dünyası