Bidatçilerin Kafir Olduğu Söylenmemelidir
El Eşari ile Ebül Meali el Cüveyni dışındaki muhakkik alimler de şöyle demişlerdir:”Ayet ve hadisleri kendi arzularına göre tevil eden bidatçilerin kafir olduğunu söylemekten sakınmalıdır.Namaz kılan,Allahın varlığına ve birliğine inanan kimselerin kanlarını helal saymak büyük bir hatadır.Öldürülmeyi hak eden 1000 kafiri öldürmemenin günahı bir Müslümanın bir mikdar kanını haksız yere dökmekten daha hafiftir.”
Şerh:Bir Müslümanı haksız yere cezâlandırmanın ne kadar büyük bir vebâl olduğunu şu hadîs-i şerif açıkça göstermektedir: “Müslümanları cezâlandırmaktan elinizden geldiğince kaçının; bir çâresini bulup onu serbest birakabiliyorsanız, bunu da yapın. Devlet başkanının affetmekte yanılması, cezâ vermekte yanılmasından daha hayırlıdır”(Tirmizi,Hudud,2,nr.1424)
Ebû Hüreyre radıyallahu anhın rivayet ettiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:
“Allah’tan başka ilâh bulunmadığına, benim Peygamber olduğuma ve getirdiğim dine inanıncaya kadar insanlarla savaşmam emredildi. Eğer Allah’a, benim O’nun Peygamberi olduğuma ve getirdiğim dine inanırlarsa, kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar.İslâm’ın gerektirdiği haklar ise bunların dışındadır. Onların kalplerinde gizledikleri şeylerin hesabı Allah’a âittir.”(Buhârî, îmân 17, nr. 25)
Kelime-i Şehadet i getirdikleri takdirde canlarına ve mallarına kesinlikle dokunulmaz. Can ve mal güvenliği ancak kesin bir delille ortadan kalkabilir. Ehl-i kıble İle âyet ve hadisleri tevil edenleri kâfir saymak İçin şerîatte kesin bir delil bulunmadığı gibi,kıyas bile yoktur.
Bid’atçıları zemmeden hadîs-i şeriflerin lafızlarını tevil etmek mümkündür. Kaderi inkâr edenleri (Kaderiyye) kafir kabul eden hadislerden birinde “Onların Islâm’dan nasipleri yoktur”buyurulmuştur
Şerh:Bu hadisin tamamı şöyledir: “Ümmetimden iki topluluğun Müslümanlıktan hiçbir payı yoktur: Onlar Mürcie ve Kaderiyye fırkalarıdır”(Tirmizi Kader 13,nr.2149)
Râfızîlerin müşrik olduğunu söylemek, Rafizilere ve Kaderiyye’ye lânet etmek, Haricîler ile inançlarını beşeri görüş ve arzularına göre oluşturan fırkaları ve bid’atçıları müşrik saymak, onları kâfir kabul edenlere göre öyledir.
Bazı Hadislerin Hedefi Caydırmaktır
Bu grupların kâfir olmadığını söyleyenler ise şöyle demirlerdir: Kâfir oldukları kesinlik kazanmayan grupları kâfirlikle suçlayan hadisler, onları korkutmak ve kanaatlerinden caydırmak için söylenmiştir.
Şerh:Burada şu tür hadîs-i şeriflerin muhataplarını korkutarak caydırmak için söylendiği belirtilmektedir: “Falcıya, büyücüye ve kâhine giden, ondan bir şey sorup söylediğini tasdik eden kimse, Muhammed sallaIIahu aleyhi ve selleme indirilen Kuranı inkâr etmiş sayılır.(Ebu Ya’la ,Müsned,IX,280,nr.280) Şu hadls-i şerîf de buna örnek olabilir:
“Kim, çalıntı veya yitik bir malın yerini haber verdiğini iddia eden kimseye (arrâla) gidip ondan bir şey sorar, söylediğini de tasdik ederse, o kişinin kırk gün hiçbir namazı kabul olunmaz.” (Müslim,Selam 125,nr.2230)
Açıkça Allah’ı inkâr edenlere kâfir dendiği gibi, Allah’ın nimetlerine nankörlük edenlere de kâfir denir. Aynı şekilde şirk de derece derecedir» onun da açık olanı vardır, gizli olanı vardır. Peygamber Efendimiz riyadan, ana babaya karşı gelmekten, eşinin beraber olma teklifini reddetmekten, yalancı şâhitlik yapmaktan ve daha başka günahlardan caydırmak ve sakındırmak için de hadisler söylemiştir.
Şayet bir hadis iki farklı mânaya geliyorsa, ona bu mânalardan sadece birini verebilmek için elde kesin bir delil bulunmam gerekir. Böyle bir delil ise yoktur.
Kadı İyaz,Şifa-i Şerif Şerhi(Yaşar Kandemir) – cilt:3,sayfa;465,466,467