Affediliş

d086a586-6c51-4126-9684-115d8e5e6db2 Affediliş

Toprak, nankörlüğü affetmiyor; tekrar tekrar vermek için kendine tohumu bağışlayan şükranı bekliyor. Sema gafleti affet­miyor; yeryüzüne rahmet indirmek için güneşten şefkat bekliyor.. Affetmek ve edilmek, insan içindir. Ancak affın bir hovarda bah­şişi olduğunu sanmak hatadır. Affetmek, akılların üstünde sultan olan kalbin hareketi olduğu gibi affedilmek de insanın bizzat kendi kalbinde inkılâp yapmasiyle kendisine sunulan zafer hediyesidir. Şüphe yok ki affın fermanım hazırlayan kalptir. Hesapça akıl onu anlamasa da kalp kendi kahramanına affı bağışlıyor. Affeden insan da affedilen gibi kalbini yükseltmiş, “insan kalbi böyle olur” dedir­tecek olgunluğa ulaştırmış olmalıdır.

Affın asıl sahibi Allah’tır. İnsan da Allah sevgisiyle affediyor ve ancak Allah sevgisine sahip olanlar affetmesini biliyorlar. İnti­kam duygusu af ile asla bağdaşamıyor. Allahsız insan affedemi­yor. Varlık hakkında duyulan sonsuz sevgi, durmadan yeryüzünde af taşımaktadır. Aşk ile beslenen, zekâ ve hesap mahsulü olma) af, fenalıkları himaye edici af değildir; o, günahları temizleyicidir. Lâkin kimler bu atfa lâyıktır? Hangi günahlar af ile temizlenirde dünyamız kinlerin cehenneminden kurtulur ve muhabbetlerin cenneti haline getirilir?

Nefsine karşı samimiyetsizliğin affı olmadığını biliyoruz. İşlendikten  sıra nefsinin huzurunda samimi lisanla hesap veren ve yaptığının ıstırabını çekmekten usanmayan günah atfedilir. Kendini günahsız bilen zahitler değil, günahlarının affı için,damarlarındaki kan misâli gözlerinden gönüllerine durmadan akıtan âşıklar affedilir. Bir günahkârın günahlarını liste halinde yazıp eline veriyorlar, ‘‘Oku bunu!” diyorlar. O kadar ağlıyor ki göz yaşlariyle buğulanan manzarası günah yazısını göstermiyor. Gözyaşları günâhlarını yıkayıp affettiriyor. Çok teşbih çekenlerden ziyade, ümitsizlikle yıpranan yetimin yüzünü ümit ile güldürenler atfedilecek. Bedende suç işleyenler affedilse de ruhlara ümitsizlik, yeis ve korku dolduranlar affedilmeyecek. Sarhoş, affını arayan kalbe sahip olunca Levh-i Mahfuz’da onu hazır bulacak. Lâkin fitne ile riyânın sahipleri affolunmayacak.

İnceleyin:  Hakikî Mânada İnkılâpçılık

Şeytan taşlayanlardan ziyade bedbahtları sevindirenler affa uğrayacaklar. İnsanoğluna acı çektirenler, insan ruhunu takdis edenler affolunmayacaklar. Rab-binin affına uğramak için insanlar elinde işkence edilenler ne bahtiyardırlar! Bir hatâyı, çektiği bin mihnetle sildirenler, Allah’ın yeryüzünde affederek huzuruna tertemiz çıkaracağı kullardır. Gön­lündeki bir yarayı bir ömür süren gözyaşlariyle yıkayıp temizleyen kahramanlar, affın cennetinde en yükseklere tırmanmaktan başka dileği olmayan âşık gönüllerdir. Affını kolaylıkla kazanmak iste­yen ona ulaşamaz. En ufak günâhın affı için feda edilecek bütün bir ömrün huzuru çok görülmemelidir. Affı biz istediğimiz o, dünyadan ve ömürlerden paha pahalıya alınır. Onu Rabbimiz bağışladığı anda bir hulasa bin günah bağışlıyor, bir aşka net sunuyor. Bazan bir günahın affı için bin niyâz lâzım bazan da bir niyâz bin günahı temizliyor.

Müminin yüzünde, bakışlarında bile affeden rahmetle affını isteyen alçalış birleşmiş görünüyor. Ezan seslerini gönülle dinleyiniz: Âleme affı, rahmet serpiyorlar. Müminin huzurunda temaşa  ettiğimiz manzara, yine rahmetle affın aşk ile çerçevelenmiş ufuklarıdır.

Affediliş, ona lâyık olan kalbin en asil kurtarıcısıdır.O affeden kalbi de aynı hareketle kurtarır İnsanın tabiatına ve kalbinin isteklerine bakılınca. “Allah bizi günah işlemek için yarattı.’’demektense. “Allah bizi affedilmek için yarattı.’’demek ilahi niyyet   ve iradeyi daha doğru anlatmak olacaktır.

Kur’an, affın en büyük kitabıdır. Yeryüzü, her tarafına affın ekildiği bahçe ise, insan kalbi ona affın iksirini serpen ilâhi ema­nettir. Günahlarımızdan affedilerek insanlaşıyoruz, ölümle ebedi affın sırrına ereceğiz. Varlığın sonsuz zevkini tatmak isteyenler, gönül bahçesinin güllerinden af kokulan çıkaranlardır. Affetmeyeni varlık, kendinde helâk oluyor. Affetmek iradesini elde edemeyen mefluç ruh, ruhları kurtaramıyor.Gerçek zafer, gerçek saadet, sana  zulmedenleri, seni affetmeyenleri bile affedebilmekdir.

Nurettin Topçu,Var Olmak

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir