Hz.Peygamber’in Zeyneb bint Cahş ile Evliliği
Paylaş:

 

Hz. Peygamber’in  Zeyneb bint Cahş ile evliliği ilk dönemde olduğu gibi modem dönemde de eleştirmenlerin dikkatini çek­mektedir. Hz. Zeyneb, Hz. Peygamberin halası Ümeyme bint Abdülmuttalib’in kızı olup evlat edindiği kölesi Zeyd b. Hârisenin boşandığı eski eşidir. Takva ehli bir kadın olan Hz. Zeyneb deri işleme sanatıyla uğraşmış ve kazandığı paraları genelde tasadduk etmiştir.[250] Mekke’de iken kendisi ve bütün kardeşleri İslâm’ı seç­miştir. Tüm aile hicrete katıldıklarından arda bıraktıkları mülk­lerine Kureyş tarafindan el konmuştur. Medine’de dilerse kendini evlendireceğini söyleyen Hz. Peygamber in sözlerini evlilik teklifi zanneden Hz Zeynep bunu kabul etmiş ancak Hz. Peygamber’in onu azadı kölesi Zeyd ile evlendireceğini öğrenince düşüneceğini söyleyerek vazgeçmiştin “Allah ve Resulü bir şeye hükmettiği zaman, inanan erkek ve kadına artık o konuda başka yolu tercih etme hakkı yoktun Allaha ve Peygambere baş kaldıran şüphesiz apaçık bir şe­kilde sapmış olun”[251] âyeti inince Hz. Zeyneb ve ailesi bu evliliğe rıza göstermiştir.[252]

Hz. Zeyneb ile Zeyd”in evliliği uzun sürmemiş ve bir yıl içinde çözülmeye başlamıştır. Zeyd zaman zaman şiddetli geçimsizlik­ten şikâyet etmiş, Hz. Peygamber onu yatıştırıp evliliğin devamını tavsiye etse de bu ilişki yürümemiş ve nihayetinde Zeyd Zeyneb’i boşamıştır. Zeyneb’in iddet süresi bittikten sonra Allahın emri ile Hz. Peygamber onunla evlenmiştir. Müşrikler ve münafıklar builişkiyi ensest olarak tanımlayıp Hz.Peygamber in “oğlunun karısı ile evlendiğine dair propaganda yapmaya başlamışlardır. Evliliği haber eden âyet şu şekildedir:

Hani sen Allahın nimet verdiği, senin de iyilikte bulun­duğun kimseye, “Eşini nikâhında tut ve Allah’tan sakın” diyordun. İçinde, Allah’ın ortaya çıkaracağı bir şeyi giz­liyor ve insanlardan çekiniyordun.Oysa kendisinden çe­kinmene Allah daha lâyıktır.Zeyd, eşinden yana isteğini yerine getirince (boşayınca), onu seninle evlendirdik ki evlatlıkları eşlerini boşadıklarında, eşleriyle evlenmeleri konusunda müminlere bir zorluk olmasın.Allah’ın emri mutlaka yerine getirilmiştir. Allahın, kendisine farz kıl­dığı şeyleri yerine getirmesi konusunda peygambere bir darlık yoktur. Daha önce gelip geçen peygamberler hak­larında da Allah’ın kanunu böyledir.Allah’ın emri, kesin­leşmiş bir hükümdür*[253]

Ayetten anlaşıldığına göre Hz. Peygamber Zeyde boşanma- mayı tavsiye ettiği halde gönlünde açıklamaktan çekindiği bir şey bulunmaktadır* Bir nevi kapalılık gibi algılanan bu ifade farklı yo­rumlara kapı aralamıştır.İslâmî kaynaklarda yer alan bazı yorumlar özellikle Hristiyan apolojistler tarafindan Hz. Peygamberi diskre- dite etmek için kullanılmaktadır. Günümüz misyonerleri hikâyeyi amaçlarına uygun yorumlayarak geliştirmişlerdir. Onlara göre ha­ram olduğu halde Hz. Peygamber gelinine gönül kaptırmış ve bo­şanması için ona komplo kurmuştur.

Rivayetlerden birine göre Hz. Peygamber bir gün Zeyd’i ziya­rete giderken kapıyı kapatan kıl örtü rüzgârın etkisiyle havalanmış ve Zeyneb odasında ev haliyle ona görünmüştür. Hz. Peygamber, istemeyerek gördüğü bu sahneden yönünü çevirmiş ve“Subhânallah,Subhâne mukallibe’l-kulûb” (Subhânellah, kalpleri evirip çeviren Allahı her noksanlıktan tenzih ederim) sözlerini terennüm etmiş, Zeyneb onu davet etse de içeri girmeyip geri dönmüştür. Zeyd bu olayı duyunca Allah Resulüne gidip Ey Allah’in elçisi, evime gel­miş ve içeri girmemişsin. Annem, babam sana feda olsun. Belki Zeynebi beğendin, ondan ayrılayım.” demiş, Allah Resûlü ise “eşini tut (boşama) demiştir. O günden sonra Zeyd bir daha Zeyneb’e yanaşmamış, tekrar tekrar boşanma izni istemiş ve sonunda bo­şanmıştın Boşanma üzerinden gerekli süreçler geçip ayrılık tamam­landıktan sonra Ahzâb sûresi, 37-38 âyetleri inmiştir.[254]

Bu âyetler indikten sonra Allah Resûlü Araplar arasında yan­lış ve ensest olarak kabul edilen evlatlıkların eşleriyle evlenme ya­sağına ilişkin mevcut normları reddetmeye başlamıştır. Bundan sonra İslâmda evlat edinme kan bağı gibi kabul edilmemiştir. Bu reformdan sonra Hz. Peygamberim evlatlığı Zeyd “Zeyd b. Muhammed” olarak değil “Zeyd b. Hârise” olarak öz babasının adı ile çağrılmaya başlanmıştır.[255]

Oryantalistler bu âyetleri Allahın iradesinden ziyade Hz. Peygamber m “kendi şehvetini ve cinsel arzularını” yansıtan ve kendi menfaatine hizmet eden bir vahiy örneği olarak göstererek Kur anın gerçekte vahiy ürünü olmadığını ispatlamaya çalışmışlar­dır. Peşaveride yirmi yıl misyonerlik yapmış Ingiliz Anglikan papaz Thomas Patrick Hughes (ö. 1911) “Evlat edindiği oğlunun (evlat­lığının) karısı olarak Zeyneb Peygambere haramdı; ancak sözde bir vahiy bu zorluğu çözdü ve Muhammed onunla evlendi.” demiş­tir.[256] Aşağıda bu konudaki iki yoruma olduğu gibi yer verilmiştir.

îskoç oryantalist William Muiriin (ö. 1905) bu âyetler için yo­rumu şu şekildedir:

Bu sıra dışı ayet, evlilikle ilgili skandali çözüme kavuş­turdu ve Zeyd’in bundan sonra “Muhammed’in oğlu” yerine gerçek adıyla “Hârisenin oğlu Zeyd” olarak anıl­masına yol açtı* Bizim için şaşırtıcı olan ise; bu olay­dan sonra Muhammenin vahiylerinin kendi çıkarlarına hizmet eden doğası o kadar net açığa çıkmış olmasına rağmen halkının bunları Yüce Allah’tan gelen ilahi me­sajlar olarak görmeye devam etmesidir.Bu hususta on­larda ne bir şüphecilik ne de bir sorgulama görebiliyo­ruz.Takipçilerinin sarsılmaz güveni ve saflığı, ancak onun müthiş zekasının etrafındakiler üzerindeki hâkim etki­sine bağlanabilir*[257]

İsfahan’daki Misyoner Birliği başkanı Anglikan papaz William Clair Tisdall in (ö* 1928) iki farklı eserinden alman yorumlari ise şu şekildedir*

Ama o, Medinede haya örtüsünü büsbütün atmış gibi görünüyor; evlilik ilişkileriyle ilgili olaylar, özellikle de ev­latlık oğlu Zeyd’in karısı Zeyneb ile evliliği ve Kıpti ca­riye Mary ile ilişkisi ve böyle bir davranışı tasdik etmek için yazdığı âyetleri Yüce Allah’a isnat etmeye kalkışması onun gem vurulamayan ahlaksızlığının ve cüretkâr din­sizliğinin yeterli kanıtıdır*[258]

Ancak tüm bu tür araştırmalardan aynı dersi çıkarı yoruz: Muhammed’in sözde vahiylerini tamamen o an ihtiyaç duyduğu şeylere nasıl uyarladığını* Aynı şey ev­latlık oğlu Zeyd’in kendisi için boşadığı Zeyneb ile ev­lenmesinin koşullarına dair Ahzâb sûresinde okuduk­larımız için de geçerlidir* Konu, bizim için uzun uzun ele alınamayacak kadar tatsızdır. Kur anın Ahzâb sûresi, 37* ayette bu konu hakkında söylediklerine yapılacak bir atıf, müfessirlerin ve hadisçilerin açıklamalarıyla birlikte ele alındığında Muhammedin kendi karakter ve miza­cının Islâm ahlâk kodlarına ve Kuranın kendisine nasıl damga vurduğunu ortaya çıkaracaktır.Kur anda kendi­sine ve yalnızca kendisine verilen,[259] diğer Müslümanlara tanınan aynı anda dört kadınla evlenme hakkından, daha fazla kadınla evlenme yetkisi, aynı etkinin ek bir kanıtı­dır ve Aişenin, peygamberin kendine münhasır özellik­leriyle ilgili bir sözünü içeren çok nahoş bir hadis[260] ile açıklanmaktadır.[261]

Hindistan’da misyonerlik faaliyetleri yürütmüş Anglikan pa­pazlardan olan oryantalist yazar Edward Canon Seli (ö. 1932) ise The Historical Development of the Quran adlı kitabında evlatlıkların (boşanmış) eşleriyle evlenme izni veren Ahzâb sûresi 4. âyetini ve Hz. Peygamberin Zeyneb ile evliliğini konu alan Ahzâb sûresi 37 ve 38. âyetlerini alıntıladıktan sonra “Peygamber olduğu için ahlâk kodlarının Muhammed yararına bu şekilde gevşetilmesi, Islâmda, din ile ahlâk arasında, boşanmanın ne kadar kolay hale geldiğini göstermektedir/ demiştir. Seli, Hz. Peygamber in söz konusu ev­lilikten sonra “skandali” meşrulaştırmak için “evlatlıklarınızı da öz oğullarınız gibi saymanızı meşru kılmamıştır”[262] sözlerini Kurana ek­leyerek ilahi kaynaklı genel bir prensip ürettiğini iddia etmiştir.[263]

Watt ise Zeyneb’in Zeyd ile evli olmaktan mutlu olmadığını ve Hz. Peygamber ile evlenmek için çabaladığını ifade etmiştir. Watt ayrıca Vâkidî nin ana hatlarını verdiği, Hz. Peygamberin gayrı ih­tiyarî olarak Zeyneb’in ev halini gördüğü ve kalbinin ona kaydı­ğını bildiren hikâyeye şüpheyle yaklaşmış ve bunun ihtiyatla kar­şılanması gerektiğini belirtmiştir. Watta göre bu hikaye aktarım sırasında biraz değişmiş yani tahrif edilmiş olabilir.[264]

Din felsefesi alanında çalışmaları bulunan Mazheruddin Sıddıki “The Holy Prophet and the Orientalists” başlıklı makalesinde Hz. Peygamber in, kuzeni Zeynebı Zeyd ile evlenmeden önce birçok kez gördüğünü ama onun fiziksel güzelliğine hiçbir zaman ilgi duymadığını ifade etmiştir. Nitekim aksi takdirde Zeyd ile evlen­mesi konusunda ısrar etmeyecek ve hiçbir engelle karşılaşmadan onunla evlenebilecektir.[265]

Zeyneb ile evlilik Hz. Peygamber i iki konuda itibarsızlaştır­mak için kullanılmıştır. Birincisi, herkes için evlilik sayısı dört ile sınırlandırılmışken Hz. Zeyneb Hz. Peygamber in beşinci eşi ol­muştur ve bu durum çifte standart ithamını beraberinde getirmiş­tir. İkincisi, Hz. Zeyneb onun evlatlık oğlunun eski eşi olması ve Cahilıye normlarında evlatlıklar öz evlat gibi alt soy kabul edilme­sidir. Hz. Peygamberin başlangıçta Hz. Zeyneb’le evlenmekte te­reddüt etmesi bu husustaki çekincelerinden kaynaklanmaktadır.[266]

Margolioutha göre “Suçu Allaha atmak” ve bu işi meşrulaştır­mak Hz. Peygamber i bu krizden düzlüğe çıkaramamış ve bu bir­likteliği ensest olarak görenlerin sert yorumlarını engellememiştir. Nitekim önceleri Islâm yönetimine hemen teslim olan Yahudiler “tüm Arabistan’ı ele geçirmeye çalışan düzenbaz” peygambere karşı mücadeleyi hızlandırmış ve daha önce”Hristiyanlığı paganlara kö­tüledikleri” gibi “müşriklerin Müslümanlardan daha doğru yolda olduklarını” belirtmek suretiyle muhalefet saflarını birleştirmeye çalışmışlardır»[267]

İnceleyin:  Derin ve Gerçek Müslüman

Müslümanlar bu evlilikle alakalı âyetlerin nübüvvete ve vahiyden hiçbir şeyin gizli kalmadığına delil teşkil ettiğini savunmaktadır» Nitekim Hz. Âişe”Eğer Allah Resûlü vahiyden bir şey gizleyecek olsa ‘…Allahın açığa vuracağı şeyi içinde saklıyordun. İnsanlardan çe- kiniyordun; oysa Allah’tan çekinmen daha uygundu. ..’ âyetini gizlerdi” demiştir.[268] Aslında Hz. Peygamber’in içinde gizlediği şey Allah’ın daha önce haber vermesiyle Zeyneb ile evleneceğini bilmesidir.[269]

Hz. Peygamber Zeyneb’i Zeyd ile evlendirmekle hür ve kö­lelerin birbiriyle evlenemeyeceklerine dair tabuyu yıkarak bu tür evlilikleri meşrulaştırmıştır. Evlatlığı olarak kabul edilen Zeyd’den boşanınca da onu kendisine zevce alarak daha büyük bir tabuyu ortadan kaldırmıştır. Nitekim o zamanlar evlatlık öz evlat gibi ka­bul edildiğinden buna ahkam terettüp etmektedir. Bu durumun özellikle miras hukukunda çeşitli problemlere yol açabildiğini be­lirtmek gerekir. Hz. Peygamber bu uygulamasıyla insanların kendi kendilerine ürettikleri ve onlara hayatı zorlaştıran bu iki Câhiliye örfünü düzeltmiştir.

Bu duruma ilave olarak Hz. Peygamberin halasının kızı Zeyneb’i azatlı kölesi Zeyd ile evlendirmesi toplumdaki hür ve evlatlık ay­rımını ortadan kaldırmayı amaçlamıştır. Nitekim Hz. Peygamber bir hadisinde Allah katında şeref ve üstünlüğün takva ile olduğunu belirtmek için Mikdad’ıve Zeyd’i evlendirdiğini ifade etmiştir.

Daha önce bir savaşta esir düşen Mikdad270 Abdulmuttalib’in to­runu Zubaa bint Zübeyr ile evlendirilmişti.271

Hz» Zeyneb in Zeyd ile evliliğinin sona ermesiyle alakalı İslâmî kaynaklarda yer alan bazı rivayetler Hz» Peygamber i zan altında bı­rakmıştır. Mürsel senetlere sahip bu rivayetlerin isnat zincirlerinde en az bir adet zayıflıkla veya yalancılıkla itham edilen ravilerin bu­lunması bu isnatların güvenilirliğini gölgelese de asıl sorun man­tıksal tutarlılık yönünden ortaya çıkmaktadır» Hz» Peygamber in, evli bir kadın olan ve daha önce birçok kez gördüğü hala kızını ilk kez görmüş gibi beğenmesi ve ona ulaşmak için kocasından ayrıl­masını arzulaması, mantıkla açıklanması güç, zayıf bir iddia gibi görünmektedir.272

Bu rivayetlerdeki başka bir mantıksal hata da“Hz. Peygamberin Zeyneb’i gördüğü zaman onu beğendiği” ile ilgili iddiadır» Birini beğenmek gibi duygu hali ifade eden bir hissiyatın üçüncü şahıs­lar tarafindan aktarılmasının kıymet-i harbiyesi bulunmamakta ve vakıa ile ilgili hiçbir referans değer ifade etmemektedir. Nitekim duygular sadece kişinin kendi itirafıyla bilinebilecek olgulardır. Halbuki bu rivayetler Hz» Peygamber’in bizzat kendi sözleri veya ikrari ile aktarılmamıştır. Dolayısıyla niyet okumadan ibaret gö­rülen bu iddialar güvenilir bir bilgi kaynağı teşkil etmemektedir.

Özetle, Hz» Peygamberin Zeynebde gönlünün olabilece­ğine dair rivayetler hem isnat hem de mantıksal tutarlılık açısın­dan birçok problem barındırmaktadır. Öncelikle bu rivayetler is­nat yönünden mürseldir, yani anlatıcıda bitmekte ve sened zinciri Resûl-i Ekrem’e ulaşmamaktadır. İkinci olarak rivayetlerin tama­mında zayıflık veya yalancılıkla itham edilen en az bir ravi bulun­maktadır, Bu kadar öneme haiz ciddi bir iddianın bu tarz zayıf ri­vayetlere dayandırılması kabul edilebilir değildir.[273]

Hem isnat hem mantıksal örgü olarak tutarsız bu anlatıla­rın ortaya çıkmasına sebebiyet veren ise Ahzâb sûresi 37, âyette muğlaklık hissi veren cümle yapısıdır: “…Allahın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana layık olan Allah’tır...”[274]_Bazı müfessirler Hz, Peygamberin içinde gizlediği şeyin Zeynebe duyduğu muhabbet olarak yorumlamış­lardın[275] Ancak bu yorumu haklı sayabilecek maddi gerekçe bu­lunmamaktadır. Aslında ortada bir kapalılık da bulunmamakta­dır. Nitekim âyet, Allahın Hz. Peygamberin içinde gizlediği şeyi açığa çıkardığım ifade etmektedir. Âyette ortaya çıkarılan şey ise bir aşk hikayesi değildir, Hz* Peygamberin vakıf olduğu gaybî bil­gidir. Âyetten Yüce Allahın -bir Câhiliye âdetini ortadan kaldır­mak üzere- onu ileride Zeyneb ile evlendirileceğim peygamberine bildirdiği anlaşılmaktadır. Hz* Peygamberi endişeye sevk eden de bu gaybî bilgidir. Hz* Peygamber bu evliliğin onu zorda bırakaca­ğını bilmektedir* Nitekim dönemin Arap toplumunda, evlat edin­menin kan bağı gibi kabul edildiği güçlü ve kırılması zor bir tabu bulunmaktadır.[276]

Zeyneb ile evlilik neticesinde ne ile itham edileceğini gayet iyi bilen Hz. Peygamber için bu çetin bir sınamadır. Yüce Allah âyet-i kerimede elçisini uyarmış ve başkalarından değil sadece kendi­sinden korkmasını tembihleyerek gaybî bilgiye dair söz konusu takdirin değiştirilmeyecek mübrem bir kaza olduğunu ve Hz. Peygamberin İlahî iradeye ram olması gerektiğini hatırlatarak bu konuda azim göstermesi sağlanmıştır. Allah’tan kesin bir emir ol­masa veya peygamberin tercih imkânı olsa belki de böyle bir ev­lilik hiç vuku bulmayacaktı. Nitekim ona bildirildiği halde daha önce Zeyd’e Allah’tan sakınmasını ve hanımını tutmasını (bo­şamamasını) tavsiye etmiştir. Şayet bazı âlimlerin söylediği gibi Hz. Peygamber kalbinde Zeyneb’in aşkım gizlese Allah bunu da açığa çıkarırdı. Ayetle açığa çıkarılan tek şey ise Zeyneb ile Hz. Peygamber’in evliliğidir.[277] Hz. Peygamberin çekincelerine rağ­men ilahi irade planlandığı şekilde gerçekleşmiştir: ‘‘Allah’ın, ken­disine helâl kıldığı şeyde Peygambere herhangi bir vebal yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah’ın âdeti böyle idi. Allah’ın emri mut­laka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir”278

Hadisçi Ali Osman Ateş, Hz. Peygamberin Zeynep bint Cahş ile evlenmesi hususunda bazı rivayet ve görüşleri ele aldığı maka­lesinde şu değerlendirmelere yer vermektedir:

Şu hâlde yasaklanmadan önce Hz. Peygamberin bile benimseyip uyguladığı bir müessesenin ilgasının ne ka­dar zor olduğu açıktır. Bu âdetin kaldırılmasına yönelik ilk uygulamayı da bizzat Hz. Peygamber in yapması, îslâmın getirdiği teşri sisteminin ve sosyolojik şartların bir gereğidir. Hz» Peygamber böyle bir uygulamayı ya- parak, eski evlâtlığı Zeyd b. Hârisenin boşadığı hanımı Zeynep bint Cahş la evlenmeseydi, İslâm teşri kural’ lan gereği Müslümanlar bu konuda Hz. Peygamber in ilk uygulamasının geçerli olduğu kanaatine saplanacak’ lar, belki de evlât edinme müessesinin halen devam etti­ğini sanacaklardı. Ellerinde de Hz. Peygamberin de evlât edindiği gibi kuvvetli bir gerekçeleri olacaktı. Ayrıca bu durumda Câhiliye devrindeki gibi evlatlıkların hanımla-rıyla evlenmenin haram olduğu kanaatini taşıyacaklardı. Halbuki Hz» Peygamberin Zeynep bint Cahş’la evlen­mesiyle bütün bu hususlar bertaraf edilmiştir.

Kısacası İslâm geldikten sonra Hz. Peygamber m de benimsediği köklü bir âdet İslâm geldikten sonra Hz. Peygamber in o âdete aykırı fiilî bir sünneti ile sökülüp atılmıştır. Durum böyleyken Leon Caetani, Emile Dermenghem, Savary gibi bazı müsteşrikler bu tarihî ve sosyolojik olayı çar­pıtarak, Hz. Peygamber in evlatlığı Zeyd b. Hârisenin hanımı Zeynep bint Cahşa göz koyduğu iftirasını ortaya atmışlar, bu konuda İbn İshâk (v. 151), İbn Sâd (v. 230), Taberî (v. 310) ve İbn Ebi Hâlim (v. 327) gibi bazı İslâm tarihçilerinin hiçbir ilmi değerlendirmeye tâbi tutma­dan eserlerine aldıkları bazı rivâyetlere sarılmışlardır.[279]

Hz. Peygamberin Zeyneb bint Cahş ile evliliği evlilikleri ara­sında en tartışmalısıdır. Nitekim bu evlilik hem onun çağdaşları hem de Avrupalı oryantalistler tarafindan sert eleştirilere sebep ol­muştur. Zeyneb istekli olmadığı halde, Hz. Peygamber tarafindan evlatlığı Zeyd b. Harise ile evlendirilmiştir. Hz. Peygamber’in bu evlilikten yaklaşık bir yıl sonra Zeyd’i ziyarete gittiği vaki olsa da hikâyenin içeriği güvenilir değildir ve olayın her ayrıntısı tartışmalıdir. Watt a göre Hz. Peygamber’in kendisi veya yakınları için ter­tiplediği evliliklerde her zaman siyasî bir hedef vardır. Zeyneb’in babası o zamanlar Mekke’yi ve İslâm’a karşı savaşını yürüten Ebû Süfyâna yakın biridir. Zeyd ise Hz. Peygamberin yakın adamı hatta bazılarınca halefi gibi görülen saygın biridir. Watt bu fikirleriyle, Zeydden ayrıldıktan sonra Hz. Peygamber in Zeyneb’le evlenme­sinin siyasi olarak en doğru hamle olduğunu ima etmektedir.280

Watt’a göre Zeyd’ın evde olmadığı bir anda Hz. Peygamberin Zeyneb’le karşılattığı ve güzelliği karşısında kendinden geçtiği hika­yesi ciddiye alınmamalıdır. Bu rivayetler ilk kaynaklarda yer alma­maktadır, Ayrıca Zeyneb Hz- Peygamber ile evlendiği sırada otuz beş veya otuz sekiz yaşındaydı ki o devirde bu yaş bir Arap kadını için ileri bir yaş sayılırdı. Hz- Peygamber in Hatice dışında bütün eşleri onunla evlendikleri sırada Zeynebden daha genç yaştaydılar. Bu hikâyenin temeli olsa bile daha sonra bazı rötuşlara uğradığı şüphe götürmez- İlk bakışta, yazarların bu evlilikteki aşk temasını hayal güçlerinde geliştirdikleri izlenimi oluşmaktadır. Bu evlilikle hem siyasî bir gaye hem de sosyal bir reform hedeflenmiştir.281

Âyette evlatlıkların eski esleriyle evlenme izninin, Hz. Peygamber’in Zeyneb’le evlenmek istediği için verildiği iddia edilmiştir ki bu id­dia yersizdir. Nitekim hısımlık için fiziksel nesep bağının esas alın­ması İslâm hukukunda yer alan genel bir prensiptir. Bir âyet-i ke­rimede zthâr uygulaması, yani bir adamın bir kadını annesi olarak gördüğüne yemin ederek boşaması, bu sözün o kadını gerçekten o adamın annesi yapmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir[282] Bu âyetin gayesinin daha iyi anlaşılması için mahremlerle ilgili âyete de bak­mak gerekir.Bu âyette annesiyle evliliğin tamamlanmamış (cinsel birliktelik gerçekleşmemiş) olması koşuluyla üvey kız çocuğuyla evliliğe izin verilmiştir[283] Ezcümle, Kur’ân-ı Kerîmde kişiye kısıt­lamalar getiren hayali nesep bağları genel olarak reddedilmiştir.[284]

İnceleyin:  Bir Delikten İki Kere Kim Isırılmaz?

Bu eleştirilere dayanak kabul edilen rivayetleri İbn İshak, Ibn Sad, Taberî ve Ibn Ebi Hâtimin naklettikleri görülmektedir. Ibn Sad ve Taberî rivayetlerinde Zeyd’in, Hz.Peygamber onu ziyarete geldiğinde evde bulunmadığını ifade ederken Ibn İshaktan gelen rivayette hastalığı sebebiyle Hz* Peygamber in onu ziyarete gittiği ve o esnada Zeynebin Zeyd’in başinda oturduğu belirtilmiştir.Bu çelişki rivâyetlerin güvenilirliğini gölgelemektedir.

îbn İshak bu konudaki rivayetini Yunus, Şahinin kölesi Ebû Seleme el-Hemedânî vasıtasıyla Şabiden nakletmektedir. Rivâyetin senedi kopuktur ve sened zincirinde şahabı yoktur. Bu rivâyeti Şabiden alan Ebû Seleme el-Hemedânî için hadis âlimleri “meç­hul” tanımı yapmaktadır.Daha sonraki râvî Yunusun ise’münke- rü’l-hadîs” olduğu kaydedilmektedir*[285]

İbn Sad bu konudaki rivayeti hocası Muhammed b* Ömer el-Vâkıdî, Abdullah b* Âmir el-Eslemî ve Muhammed b* Yahya b* Habbândan nakletmiştir.[286] Ancak bu rivayet de İbn îshakın rivâ­yeti gibi isnâdı kopuk olup sened zincirinde sahâbî bulunmamak­tadır. Ayrıca İbn Sad’ın rivâyetindeki ilk râvî hocası Muhammed Ömer el-Vâkıdî olup Hz. Peygamberce ilgili tüm haberlerinin de (ahbâru’n-nebî) kaynağıdır. Hadis âlimleri Vâkıdî’nin yalan­cılık ve sahtekârlıkla meşhur olduğunu ve siyasî amaçlarla hadis uydurduğunu belirtmişlerdir. Ahmed b. Hanbel onun “kezzâb” (yalana) olduğunu söylemiştir, imâm eş-Şâfiî, Vâkıdınin kitap­larının yalanla dolu olup Beyhakinin onun kitaplarından nak­lettiği şeylerin tamamen yalandan ibâret olduğunu bildirmiş ve Vâkıdî’nin isnâd uyduran yedi kişiden biri olduğunu ifade etmiş­tir. İmâm Buhârî, Vâkıdî nin “metrûku l-hadîs” olduğunu, rivaye­tinin Ahmed b. Hanbel, İbnu l-Mübârek, İbn Numeyr ve Ismâil b. Zekeriyyâ gibi hadis âlimleri tarafindan terk edildiğini söyle­miştir.

Buhârî, yanımda Vâkıdîden aldığım tek bir harf bile yok­tur, onun hadisinden de hiçbir şey bilmiyorum demiştir, imam Müslim, Vâkıdî’nin ‘metrûku l-hadîs” olduğunu, Yahya b. Maîn ise hadisinin yazılamayacağını, kendisinin zayıf olduğunu zikretmiş­tir. Ali b. el-Medînî; Ebû Hatim, Ishak b. Râhûye ve Vâkıdınin hadis uydurduğunu ifade etmiştir. Ebû Dâvud, onun hadisini yaz­mam, ondan hadis nakletmem derken İmam Nesâî, Vâkıdı’nin Resûlullah (s.a.v.) üzerine hadis uydurmakla tanınan dört kişi­den birisi olduğunu kaydetmiştir. Ebû Zür a, Ukaylî ve Ebû Bişr ed-Dolâbî, hadis âlimlerinin Vâkıdî nin hadisini terk ettiklerini bildirmiştir. Zehebî, “ibn Mâcenin Sünen indeki bir rivayet hâriç kütüb-i sittede el-Vâkıdîden yapılmış bir tek rivayet yoktur, bu da Vâkıdınin âlimler tarafindan zayıf kabul edilişindendir.” demiş ve hadis âlimlerinin Vâkıdınin zayıflığı üzerine ittifak ettiklerini zik­retmiştir.[287] es-Sehâvî ise, ibn Sad için ” Hocası Vâkıdî zayıf olsa bile kendisi sikadır? demiştir.288

Hadis âlimleri, İbn Sad’in rivaye­tindeki ikinci ravî Abdullah b. Âmir el-Eslemînin zayıflığı üze­rinde de ittifak etmişlerdin289 Üçüncü ravî Muhammed b. Yahya b. Habbân ise munkatf hadis rivâyet etmekle tanınmıştır.290 Bütün bu sebeplerden dolayı ibn Şad ın bu konudaki rivâyetine güven­mek mümkün değildir.

ibn Hacer el-Askalânî “İbn Ebî Hâtim ile Taberînin naklet­tikleri bazı rivâyetler vardır ki müfessirlerin çoğu onları naklet­miş olsa da onlarla meşgul olmaya değmez? demiştir, ibn Kesîr ise, “ibn Ebî Hâtim ile Taberî, burada seleften bazı garib haberler nakletmişlerse de sahih olmadıkları için biz onları nakletmeye lü­zum görmedik? demiştir.291

Kendilerine ulaşan rivayetleri sahih olup olmadığına bakmak­sızın eserlerinde naklederek gelecek nesillere aktarmakla yetinen ibn îshak, İbn Sad ve Taberî gibi müelliflerin rivayetlerinin hepsi aynı derecede güvenilirlik taşımadığı için sıhhat açısından tenkide tabi tutulmadan kullanılmaya uygun değillerdir.292

Hz. Peygamber in Zeyneb ile evliliği, Eski Ahitte yer alan Hz. Dâvûd un komutanlarından Hittî Uriyanın eski eşi Bat-Şeba ile evliliği hadisesi ile kıyaslayanlar da bulunmaktadır.293 Bu iddiaya göre, Hz. Peygamber, Zeynebin eski kocası Zeyd b. Hâriseyi birçok savaşa göndermiş ve nihayetinde Mûte Seriyyesi nde ölmesine se- bep olmuştur. Gerçek şu ki Zeyd’in komutan olarak görevlendirildiği dokuz Hz Zeyneb

eriyyeden ilki 3/624 tarihinde gerçekleşmiş, diğer sekiz seriyye ise 6/627 tarihinden sonra gerçekleşmiştir.Başka bir ifadeyle, Zeyd’in liderliğindeki dokuz askerî seferin en az sekizi, Hz. Peygamberin Zeyneb ile evliliklerinden sonraki dönemde gerçekleştiği için iki konu arasında benzerlik bulunmamaktadır.[294]

Kutsal kitaplarında Allahın bazı peygamberlerine daha vahim hadiseleri yakıştıran[295] Yahudi ve Hristiyanlar için bu olay­lar söz konusu peygamberlerin peygamberliklerini sorgulamaya sevk etmediği halde dayanaksız yorumlarla Hz. Peygambere is­nat ettikleri fiiller vesilesiyle peygamberliğini tenkit etmeleri tezat oluşturmaktadır.[296]

Sıbğetullah Korhan – Dosdoğru Elçi,syf:243-258

Dipnotlar

[250] Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek, 4/26 (h. No. 6776).

[251] Ahzâb, 33/36.

[252] Taberi, Tarîhut-Taberî, 2/563.

[253] Ahzâb, 33/37-38*

[254] Taberî, Târîhut’Taberî, 11/607.

[255] Taberî, Tefsirut-Taberî, 20/206.

[256] Hughes, Dictionary of İslam, 399.

[257] Muir, The Life of Mahomet, 3/231*

[258] Tisdall, Religion of the Crescent, 177,

[259] Ahzâb, 33/49.

[260] Hz. Âişehin“R.abbin arzularını çarçabuk yerine getiriyor” hadisine gönderme
yapılmıştır. Bk. Müslim, SahîhT Mü$/im,”Rida”’ 49 (h. No. 1464).

[261] Williarn St. Clair Tisdall, The Original Sources of the Quran (New York: Society for Promoting Christian Knowledge, 1911), 279

[262] Ahzâb, 33/4.

[263] Canon Seli, The Historical Development of the Quran (Londra: Society for Promoting Christian Knowledge, 1909), 165-167.

[264] Watt, Muhammad: Prophet and Statesman, 157-158.

[265] Mazheruddin Siddiqi, “The Holy Prophet and the Orientalists” hlamic Studies 19/3 (1980), 143-165.

[266] Seli, The Historical Development of the Quran, 149-150.

[267] Margoliouth, Mohammed and the Rise of İslam, 321-322.

[268] Taberî, Tefsîrut-Taberî, 20/274.

[269] Beyhakî, Delâ’Uunmübüvve, 3/466.

270 Eski çağlarda diğer birçok kültürde olduğu gibi Araplar arasında da esaret ve kölelik onur kına ve sosyal statüyü olumsuz etkileyen durumlardan kabul edilmektedir. Günümüzde sabıkalı veya hapis cezasına hüküm giymiş birinin sosyal statüsü buna benzer bir tabudur.

271 Sananı, el-Afıısurıne/, “el-EkiHa”’ 6/152 (h. No. 10326).

272 Sananî, eUMusannef, 153.

[273] Recep Erkocaaslan/’Hz. Peygambere Anlan Çirkin Bir iftira: Hz. Peygamber Zeyneb bint Cahş Evliliğinin Hz, Dâvûd Bat-Şeba Evliliğine Benzetilmesi” Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 24/1 (15 Haziran 2020), 475-496.

[274] Ahzâb 33/37.

[275] Mansûr b. Muhammed es-Semanî, Tefsîrul-Kur ân, ed. Yasir b. İbrahim – Ganim b. Abbas (Riyad: Dâriı l-Vatan, 1997), 4/287; el-Kurtubî, el-Câmı li’ahkâmi’l’Kuran, 14/188-189; Ebü’l-Fazl Celâlüddîn es-Süyûtî, ed-Dürrül- mensûrfi’t’tefsiri biVmestir (Beyrut: Dârü’l-Fikr, ts.), 6/612-616.

[276] Halil İbrahim Acar, “İslam Hukuku Açısından Evlat Edinme ve Hz. Peygamber’in Zeynep’le Evliliği’; İslam Hukuku Araştırmaları Dervişi 7 (2006), 99-110.        s

[277] Beyhakî, Delailün-nübüvve, 3/466; Ebü’l-Fazl Kâdî İyâz, eş-Şifa bi tarifi hukuki’l-Mustafa (Dubai: Caizetü Dubey ed-Devliyye li’l-Kurani’1-Kerim, 2013), 2/191; el-Kurtubî, el-Câmi li-ahkâmi’l-Kurân, 6/125; İbn Kesir, Tefsîrü’l-Kurânıl-azîm, 6/125; ibn Hacer el-Askalânî, Fethul-bari şerhu Sahihi’l-Buhâri (Beyrut: Dâru 1-Marife, 1959), 10/502-503; es-Süyûtî, ed- Dürrul-mensûr, 6/611-616.

[278] Ahzâb 33/38.

[279] Alı Osman Ateş, Hz. Peygamberin Zeynep Bint Cahş ile Evlenmesi Hakkındaki Bazı Rivayet ve Görüşlerin Değerlendirilmesi’; Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 7 (1992), 161-180.

280 Warr, Muhammet m Medma, 329-331.

281                                           287-288, 325.

[282] Mücâdele, 58/2.

[283] Nisâ, 4/23.

[284] Watt, Muhammed at Medina, 82-83.

[285] Şemsüddin Muhammed ez-Zehebî, MizMi’l-itidal fi »Mir-riad, ed. Ali
Muhammed el-Becâvî (Beyrut: Dârii’1-Marife, 1963), 4/481,533.

[286] Zührî, et-Tabakâtü’l-kübra, 10/98-99.

[287] Ahmed b. Hamdâ Ebû Hatim er-Râzî, el-Ccrhu vet-tadîl (Beyrut: Dâru Ihyâit-TİirâsiT Arabi, 1956), 8/21; Şemsüddin Muhammed ez-Zehebî, Tezkiretü’bHüffâz (Tabakâtul-hüffaz) (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-Ilmiyye, 1998), 1/254 (M. No. 334/22); ez-Zehebî, Mizânü’bitidal, 4/324; İbn Hacer el- Askalânî, Tehzîbü’t-Tehzîb (Haydarabad: Dairetü’l-Maarifin-Nizâmiyye,

1908), 9/364; Muhammed es-Sahâvî, el’I’lânu bi’t-tavbîh li men zamma ehlet’tavrîh, ed. Salim b. Gatar ez-Zafirî (Riyad: Dârü’s-Sami’i, 2017), 377; ez-Zehebî, Siyerü’z-zehebî, 9/463.

288 Sahâvî, ebl’lânu bi’t’tavbîh li men zamma ehle t-tavrîh, 377.

289 Zehebî, Mizânüj-itidal, 2/449.

290 Zehebî, Mizânul-itidal, 4/590.

291 İbn Kesîr, Tefsîrül-Kur’ânıl-azîm, 6/424-425.

292 Ateş, Hz. Peygamberin Zeynep Bint Cahş ile Evlenmesi Hakkındaki Bazı Rivâyet ve Görüşlerin Değerlendirilmesi”.

293 Muhammed in Evlatlığının Karısını Eş Olarak Alması ve Davud’u Örnek Göstermesi” Din ve Mitoloji (Erişim 13 Aralık 2022).

[294] Erkocaaslan, “Hz. Peygambere Atılan Çirkin Bir İftira”

[295] Bk. Tekvin 19/30-37, Tekvin 19/30-37, II. Samuel 12/1-25., Çıkış, 32/7-

14, Sayılar 11/10-15, Habakkuk 1/2-4.13 I. Krallar 11/1-7.14 Çıkış 32/1-6.

[296] Erkocaaslan, “Hz. Peygambere Atılan Çirkin Bir iftira”.