Gerçekten de tarihler birbirlerini hatırlatır,fakat asla tekerrür etmezler. Halbuki biz tarihçileri de teselli ederek iddia edelim ki,artık yalnız tarih değil,fizik,kimya,biyoloji,psikoloji,sosyoloji olayları da tekerrür etmezler. İnsan müdrikesi, ayniyet prensibi içinde hareket ederek,benzerlikleri birbirine irca ile tekerrürleri elde ettiğini sanmaktadır. Tekerrür dış realite ile değil,realite atı bir prensiple izah olunacak bir zihni olaydır. Duyuların realitesi,tekerrürleri değil,değişikleri,ancak bir diğerini hatırlatacak tarzda ifade etmektedir.
İçinde var olduğumuz ve içimizde taşıdığımız realitenin duyularımıza ve müdrikemize göre daima bir değişiklik içinde olduğunu görüyoruz.İçinde bulunduğumuz şu zaman ve mekanda gördüğümüz varlıklar ve olaylar yüzlerce,binlerce ve milyonlarca yıl önce aynen bu yapı ve fonksiyonları içinde değillerdi.Bunu, jeolojik, antropolojik, biyolojik, sosyolojik ve tarihi araştırmalar kesinlikle ortaya koyuyor.
Bu değişikliklerin yönü üzerinde bazı münferit tereddütlere rastlanmakla beraber, bu değişiklikleri “tekâmül” olarak isimlendirenler pek çoktur. Cansız sanılan varlıklardan, ilkel ve bitkisel canlılara, ilkel ve tek hücreli hayvansal hayata, derece derece karmaşık organizmalara ve nihayet insana kadar gelindiği sanılmaktadır.
Gerçi bu konuda, yani tekâmülün mahiyeti etrafında derin çatışmalar ve ihtilâflar olmasına rağmen “tekâmülü” prensip olarak kabul edenler ağır basmışlardır. Yüzyıllardan beri ve çağlardan beri süregelen, ister bir çizgi halinde, ister küresel bir infilâk halinde olsun, anorganik, organik, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik değişmeleri “tereddiden” çok “tekâmül” olarak kabul etmişiz.
Varlık ve oluş mükemmele doğru değişim geçirmektedir sanıyoruz. Oluşun gerisinde ilkellik, ilerisinde ise mükemmellik var sanıyoruz. Sanki sadece müdrikemiz değil, bizzat dışımızdaki Varlıklar bile kendilerini kovalayan bir tehlikeden kaçmaktadırlar.
Her varlık kaostan kurtulmak, sağlam bir organizasyona kavuşmak için çırpınmaktadır. Elektronlar belirli bir çekirdek etrafında, belirli sayılarda kümelenirken, atomlar kendi aralarında molekülleri ve daha bü-yük kitleleri meydana getirirken, anorganik yapılardan asitlere, bazlara geçilirken aminoasitlerden koaservatlara, proteinlere, ilk canlılara ve nihayet kompleks organizasyonlara geçilirken sanki hedef kaos tehlikesini tamamen bertaraf etmektir. Tekâmül, bu değişmelerin ve gelişmelerin tam bir organizasyon halinde belirmesi demektir.
S.Ahmed Arvasi-İnsan ve İnsan Ötesi
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…