Türkiye, Ortadoğu ve Islâm ülkeleri, yitik cennetini arayan insan psikolojisi içindedir.
Şeytan dışımızdan vurmakla kalmamış, içimize girmiş,ruhumuza işlemiştir. Onu ruhumuzun liflerinde teşhis edip zerre zerre yakalamak ve içimizden koğmak veya içimizde boğmak zorundayız. Yoksa gerçeği bulmak için gerekli sağlıklı düşünmeye engel olacaktır.
Duyulması gerekli pişmanlık, onun arkasından girişilecek tövbe, maddeye tapmaktan ruhumuzu kurtarmakla başlayacak ve içimizde putlaştırdığımız kişileri ve kavramları asıllarına döndürmekle, icra etmekle temellenecektir.
Avrupalı, kafalarımızı ve ruhlarımızı put ormanına döndürmüştür. Önce, akıl ve imanın ışıklı baltasıyla bu putları Hazreti İbrahim gibi devirmemiz gerek.Sonra İsmail kadar aziz ve sevgili görülen çocuk nefsi,ruh değerleri önünde kurban etmek şart.
Tekrar yücelmemiz ve eski medeniyet büyüklüğüne ermemiz için devleşmiş cemiyet nefsini, egosunu cemiyetin ruhu için kurban etmemiz gerek; her kişinin nefsini cemiyet önünde silmesi, adeta ateşe atması derecesinde feda etmesi, mutlu değişme için ilk şart.
Evet,fert, fert, fert ve cemiyet olarak değişmemiz gerek, ilkini kendi içimizi değiştirerek dünyanın anlamını değiştirmiş, zindan haline gelen dışımızı ışıtmış ve aydınlatmış olmanın sırrına ermeliyiz.
Sırrın çilesini çekmeliyiz.
Geçmişimize öyle eğilmeliyiz ki, uzak bir dağın ucundan kaybolmuş cennet gibi öz medeniyetimiz görünsün, zuhur etsin.
İnsanlığın beklediği değişimin erleri olmak için önce kendimizi amansız bir otokritiğe teslim etmeliyiz. Yaralarımızı deşmekten korkmamalıyız.
Değiştirebilmek için değişmeliyiz.
İnsanı, Batılıyı, Doğuluyu değiştirmek, gerçek insanlığa döndürmek, yani İslâmın kurtarıcı ışığıyla ruhlarını nurlandırmak ideâli gibi büyük ve yüksek bir ideâlin sahibi olmalıyız. Kendimizi küçük görmemeliyiz. Gurur gibi zilletin de anlamı yok. «Biz mi insanlığı değiştireceğiz» demiyelim. Değiştirecek bir güce erişecek kadar değişmek şartıyla biz değiştireceğiz insanlığı.
Eski aşk ve coşkunluğumuzu, sabır ve feragatimizi, inanç ve duyarlığımızı ruhumuzda dirilttiğimiz zaman, insanlığın hakikata dönüş akımının öncüleri, akıncıları, yeni insanlık binasına hakikat taşını yerleştiren ilk ustaları biz olacağız.
Kimse değil, biz müslümanlar.
İnançsız, puta tapıcı, çıkarcı, sömürücü ve maddeci sürüleri ne kadar üfleseler Allahın yaktığı İslâm meşalesini söndürmeğe elbet muvaffak olamayacaklardır.
Sezai Karakoç,Sur Yazıları 3
0 Yorumlar