Tenkitten Taltife
Toplum olarak en önemli hastalıklarımızdan birisinin eleştiri olduğunu söylersek abartmış olmayız herhâlde. Hayatta en kolay iştir eleştirmek. Sermayesi sadece dildir. Hiçbir şey üretmeyen insanların, hayatın her alanında karşılaştıklarını sürekli olarak eleştirmeleri, sürekli bir mutsuzluk hali, sürekli bir eksik bulma, yerme hevesi çokça karşılaştığımız bir durum. Eleştiri kültürü elbette olacaktır ancak daha iyisini ortaya koyamayan, daha güzeline vesile olmayan eleştirinin yersizliği açıktır. Eksikliğini görmüş olduğunuz hususlarda teklifiniz yoksa tenkidiniz lafı güzaf olmanın ötesine geçemeyecektir.Eleştirinin yerinde olması; birazda yapılan eleştirinin neye hizmet ettiği ile ilgili.
Yapılan eleştiri mevcut durumu daha iyi bir noktaya götürebiliyorsa, bir katma değer ortaya koyabiliyorsa o zaman yerindedir. Değilse mevcut durumu daha kötü hale getirecek, mevcudun da elimizden gitmesine sebep olacak eleştirinin, tenkidin, muhalefetin yersizliğinde hiçbir kuşku olmayacaktır. Dozu iyi ayarlanmayan eleştiri ve her şeye muhalefet olma arzusu belli bir noktadan sonra psikolojik rahatsızlığa sebep olabilecek bir durum olan “eleştiri hastalığı”na dönüşebilecektir.İfade etmeye çalıştığımız husus yanlışı ortaya koymaktan kaçınma durumu değil elbette. Bu anlamda inancımızın sahih eleştiriyi tövbe makamında gördüğünü ifade edebiliriz. Hakkı tavsiye etme, bir yanlış görüldüğünde “düzeltme” isteği elbette olacaktır. Ancak bizim burada belirtmiş olduğumuz husus mevcut hali daha iyi bir hale getirmektir.Eksikliğini gördüğümüz hususları eleştiriyoruz, tenkitten geri durmuyoruz. Ya beğendiğimiz hususlarda tavrımız ne oluyor?
Beğendiğimiz, hoşumuza giden bir hususla karşılaştığımızda eleştiride olduğu kadar iştahlı ve de istekli davrana biliyor muyuz?“Marifet iltifata tabidir. İltifatı olmayan zayidir.” Böyle der kadim geleneğimizin kelamı kibarı. Marifet iltifata tabi olmalıdır. Taltif edilmelidir, takdir edilmelidir, öne çıkarılmalıdır, hak ettiği önem verilmelidir. Bir yerde bir güzellik varsa, bir iyilik varsa, bir başarı varsa, faydalı bir hizmet varsa, güzel bir iş yapılıyorsa; onun taltif edilmesi, takdir edilmesi güzelliklerin artmasına sebep olur. Güzelliği, iyiliği, başarıyı çoğaltmak biraz da güzelliklerin, iyiliklerin,iyi işlerin takdir edilmesine bağlıdır. Tam tersi durumda ise iltifatı olmayan zayi olacaktır.Marifet, iltifatın olmadığı yerden uzaklaşacaktır. İltifat edilirse iyi işler daha da artacaktır. Her iyi iş, her güzel iş iltifatı hak ediyordur ve taltif edilmelidir. Marifetin, iyinin, güzelin, başarının kıymetinin bilinmesi onu daha da çoğaltacaktır. İyilik ve güzellik takdir edilmez ise bitmeyecektir, yoluna devam edecektir belki ama zamanla küsecektir bize, çekilip gidecektir aramızdan.
Marifet iltifata aç kaldığı yerden, iltifatın olduğu yere göçecektir.Bugün toplum olarak marifete iltifatla yaklaşamadığımız, işini iyi yapan insanları taltif edemediğimiz, yani kadir kıymeti bilinmesi gerekenin kadir kıymetini bilemediğimiz için yetenekli insanları eleyen bir toplumsal hayatı yaşıyoruz.İyi olanın, güzel olanın, kaliteli olanın hayatlarımızda daha fazla yer bulabilmesi; toplum olarak her birimizin iyi olana, güzel olana, kaliteli olana karşı tavrımıza bağlı. Bizim kötülüklerden, eksikliklerden, yanlışlıklardan sitem etmekten kurtulabilmemiz birazda iyiye, güzele olan yaklaşımımıza bağlı. Yaklaşım tarzımızı salt eleştiri olmaktan çıkarıp, marifeti iltifata tabi kılarak belki yaşamış olduğumuz hayatın içinde daha güzel kokular alabiliriz.Mesele esasen yaşamış olduğumuz hayattan hangi kokuyu almak istediğimizde düğümleniyor. Hep kötü koku ile yaşayamayacağımıza göre güzelliklere daha fazla yer vererek marifeti zayi olmaktan kurtarabiliriz. Sözü hulasa edecek olursak;bizi daha iyiye ulaştırmayan teklifsiz tenkitin hastalıklı halinden kurtaracak olan; güzelliği iyiliği, marifeti taltife yer açmak olacaktır.
Vedat Akıllı – Sözu Yola Koymak,(s.47,48)