…Diğer mamuller gibi ekmeğin bulunması da artık bir problem olmuştu. Çeşitli vesilelerle ülke için geziler yapan bürokratlar dahi”ilçe merkezlerinde ekmek bulamıyorlardı”(1)
1942 yılında baş gösteren kıtlık, ülke halkı için tam bir yıkım olmuştu. *Tarlasındaki ürün devlet vazifelilerince kaydedilen vatandaşlar, bir kaç kilo mısır bulmak için komşu vilayete yolculuk yapmak zorunda kalıyordu.’(2)
*Resmî müesseseler halka ölmeyecek kadar mısır, fasulye ve tahıl dağıtıyorlardı ama bunların hepsi kurtlu çıkıyordu.“(3)
İçtimâi suçlar da cemiyetin, içine düştüğü buhranla paralel olarak şekil almıştı.”Bir köyden alınmış bir torba buğday suç sebebi sayılıp sahibi hapse atılabiliyordu.”(4)
Gazetelerde sahte kepek ve un fişi tanzim etmekten suçlu odacıya 2 yıl, değirmen bekçisine 1 yıl hapis cezası verildiği belirtilirken, pahalı üzüm ve diş macunu satan şahısların da cezalandırıldığı belirtiliyordu.'(5)
Ülke halkının üzerine çöken bu büyük karabasan çok geçmeden neticelerini vermeye başlamıştı.”Verem ve frengi kor- kutucu ölçülerde yaygınlaşmıştı”(6)
İnsanlar açlıktan ölme safahatına girmişlerdi. Trakya gibi munbit toprakların insanları dahi uygulanan ağır besleme politikalarından dolayı açlıktan ölüyorlardı. “Tek Parti Rejimi Hükümeti köylüden yüzbinlerce ton buğdayı topluyor, nemli ambarlarda çürütüyor, köylü ise açlıktan ölüyordu.(7)
…Memleket öylesine bir buhranın içine düşmüştü ki, bir lokma has ekmekten bir avuç şekerden bir kilo çiviye kadar bütün zaruri ihtiyaçlar altın pahasına satılıyordu(8)
Evlerde ekmek kavgaları, ‘Kim daha çok yedi?’ tartışmaları eksik olmazdı. Parası olanlar için herşey karaborsada bol bol satılmaktaydı. *Halk ile memur iki sınıf halinde birbirinden ayrılmıştı, devlet kendi memurunu korumanın gayreti içersindeydi.*(9) Kemal Karpat’ın naklettiğine göre Devlet, kendi memuruna piyasada bulunmayan gıdaları alenen veriyordu.
…Milli Şef, ülke halkı işte bu konumda iken ‘Memleketi savaşa sokmamak’ şeklinde ifade ettiği kudsî bir mazeretin arkasına sığınıyor, “şeker bulamadığı için feryad ederek önüne çıkan çocuklara Ama seni babasız bırakmadım'”(10) cevabını vererek kendini tatmin ediyordu.
Hüseyin Yürük,Türkiye Demokrasi Tarihi
(1)Cahir Kayra,1938 Kuşağı,syf;100
(2)-İrfan Kopuz,Aksiyon Dergisi,syı;393
(3)-Kadir Mısıroğlu,Geçmiş Günü Elerken,syf;29
(4)-Azak Gürbüz,Ben Menderes,syf;^8
(5)-Hikmet Bila,CHP,syf;97
(6)-Cahit Kayra,age,100
(7)-Mihri Belli,Anılar,syf;53
(8)-Y.Kadri Karaosmanoğlu,Politikada 45 yıl,syf;184
(9)-Metin Toker,,Milli Şef Devri,syf;27
(10)-Metin Toker,age,29
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…