İslam Tarih
Müminlerin Emiri Muaviye (radıyallahu anh)’ a Yöneltilen...17 Aralık 2024
Muhammed Ali
19:11 - 8 Şubat 2018
“Küfür”, “kâf”ın ötrüsü ile lügatta “küfrân” gibi nimeti örtmek, yani nankörlüktür. Bunun aslı da “kâf”ın üstünü ile “kefir”dir ki, mutlaka örtmek demektir. Üstün ile olan bu mânâdandır ki, tohum eken ziraatçiye, aynı şekilde geceye “kâfir”; meyve tomurcuğuna “kâfur”, kalça etlerine “kâfire” denilmiştir. Şu halde üstün ile “kefr”, mutlak örtmek genel; ötrü ile “küfr”, nimeti örtmek […]
Muhammed Ali
19:06 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
Kalp nasıl mühürlenir? Malum ya üzeri mühürlenmek; zarf, kap, örtü ve kapı gibi şeylerde olur. İnsanların kalpleri de, ilimlerin ve bilgilerin zarfları ve kapları gibidir. Ne kadar anlayışlarımız varsa orada saklıdır. Kulak da bir kapı gibidir, duyulan şeyler oradan girer. Bilhassa geçmişteki, gelecekteki ve şimdiki gaybla ilgili haberler, kitaplardaki kavramlar duyma yoluyla bilinir. Şu halde […]
Muhammed Ali
19:05 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
Şuur, açık duygu ile hissetmektir. Yani şu anda his halinde olan ve henüz hafızaya ve akla tamamen geçmemiş bulunan açık bir ilimdir ki, dalgınlığın zıddıdır. İdrakin ilk derecesi yani bir şeyin, düşünenin fikrine ilk varış derecesi, ilk görünümüdür. Çünkü ilim, nefsin mânâya ulaşmasıdır. Ve bu ulaşmanın birtakım dereceleri vardır ki, şuur bunların birincisi yani nefsin […]
Muhammed Ali
19:00 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
Aslen lügatta “secde”, son derece tevazu ile alçalıp baş eğmektir ki, “kibr”in tam zıddıdır. Dinen de alnını yere koymaktır ki, ta’zim (büyüklenme) ve itaat etmenin en yüksek şekldir. Ve ondan daha özeldir. Zira önceki, uyuklar altına yatıp yuvarlanmakla dahi olabilir. Şer’i manasında ibadet kastını iluvc etmeye lüzum yoktur. Çünkü secdenin ibadet olması için niyet şart […]
Muhammed Ali
18:54 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
Felsefe dalında her birinin taraftarı ve savunucuları bulunan çeşitli nazariyelerden şimdilik vazgeçerek şu kadarını söyleyelim ki ruhun, cevheri ve öz varlığı ne olursa olsun, nev’inin hakikatı, hatta bir tek nevi içinde çeşitli mertebeleri bulunduğu şüphe götürmez bir gerçektir: İnsanların diğer canlılardan farkı, ruhlarının kendi nev’ine mahsus özelliğinden dolayı olduğu gibi, beşerin çeşitli sınıf ve fertleri […]
Muhammed Ali
18:51 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
Biz bir ayetten her neyi nesheder veya unutturursak, ondan daha hayırlısını yahut mislini getiririz. Bilmez misin ki, Allah her şeye kadirdir. (Bakara,106) İbni Âmir kırâetinde nûnun zammı ve sînin kesriyle okunur ki, insâhdandır. İbni Kesir ve Ebu Amr kırâetlerinde birinci nûnun ve sinin fethaları ve ondan sonra bir hemze-i sakine ile şeklinde okunur ki, tehir […]
Muhammed Ali
18:50 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
Bizim nazarımızda vücud birliği genel olarak olumsuz değil, belki keşif yoluyla olumludur. Fakat “Allah’tan başka mevcud yoktur.” demekle “Her mevcud Allah’tır.” demek arasında pek büyük fark vardır. Birincisi sırf tevhid olabilir, fakat ikincisi sırf şirktir. “Allah’tan başka mevcud yoktur.” dendiği zaman, Allah’tan başkasına isnad edilen varlığın gerçek olmayıp hayalde ve vehme bağlı, şuura akseden bir […]
Muhammed Ali
18:45 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
Ve namazı kılarlar.”(Bakara,3) Yani belli olan namazı dosdoğru kılarlar ve devam ettirirler. Kur’ân’da namaz hakkında “yüsallûne”, veya “sallû” fiillerinden çok buyurulması dikkate değer bir husustur. Elbette, “namazı ikame ederler” demekte, “namazı kılarlar” demekten fazla bir anlam vardır ki bu, en az “doğru dürüst” yani “namazın şartlarına uymak, Allah’a boyun eğmek ve tevazu göstermek suretiyle güzelce […]
Muhammed Ali
18:40 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
İkincisi, imanın ilgilendiği şeyi bırakarak, kendi mahiyeti bakımından da şer´î imanın özelliği bahis konusu olmuştur. İmanın şer´î mânâsı, yalnız bir kalbin fiili midir Yalnız bir dilin fiili midir İkisi birden midir Yoksa bunlarla beraber uzuvların fiili midir Bu noktada bazı mezhep farklarına rastlıyoruz. Şöyle ki: 1. Hâricîler ve Mu´tezile mezhebine mensub olanlara göre şer´î iman, […]
Muhammed Ali
18:36 - 8 Şubat 2018
0 Yorumlar
İttikâ, vikâye (korunma)yi kabul etmek, başka bir ifade ile vikâyeye girmektir. Vikâye ise aşırı korumacılık, yani acı ve zarar verecek şeylerden sakınıp kendini iyice korumak demektir. O halde lügat açısından ittikâ veya onun ismi olan takva, kuvvetli bir himayeye girerek korunmak, özetle kendini iyi sakınıp korumak demek olur. Bunun gereği olarak korkmak, kaçınmak, sakınmak ve […]
0 Yorumlar