Tefekkürün İzinde
Düşünme, zihin yorma, derin düşünme, işin şuuruna varma” gibi anlamlara gelen tefekkür, insana özgü bir fiildir. Onun sayesinde insan, diğer canlı ve cansızlardan ayrılmaktadır. Düşünmek ve konuşmak, ‘en şerefli’ olma vesileleridir.
Tefekkürün doğurttuğu özgün ve özgür düşünce fikirdir. Fikrin içinde düşünce, anlayış ve zihin bulunmaktadır. Doğru ve derin düşünen mütefekkir, zihniyet inşa eden âlim, âkil ve ârif olan yetkin insandır.
Fikirle Bilginin İnşası
Fikir, bilgiyle inşa edilir. Bir başka ifadeyle bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Bilgi ise, isimler, kavramlar ve cümleler vasıtasıyla zihnin ürettikleridir. Bilginin yeni(den) özgün yorum ve keşiflere yönelmesi tefekkürle gerçekleşmektedir.
Cemadat (cansız), nebatat, hayvanat ve insan, tefekkürün konusudur. Bununla birlikte fiziğin ve metafiziğin ötesi, İlâhî a(o)lan da, tefekkürle zihnin yoğunlaşmasına vesile olan mevzulardır/ sahalardır.
Göklerin ve yerin düşünülmesi, özelde ‘devenin yaratılması’, ‘göklerin yükseltilmesi’ ve ‘dağların dikilmesi’ canlı ve cansız olanın tefekkür edilmesiyle gerçekleşir.
Nebevi Tefekkür
İlk insan ve peygamber Hz. Âdem’in cennette şeytanın vesvesesi ile tefekkürden yoksun kalması, onu bir başka tefekkür alanı olan tövbeye taşımıştır. Hz. Nuh’un gemiyi inşasında ve akabinde içindeki uzun süren tefekkürü, Hz. İbrahim’in onto- lojik ve kozmolojik tefekkürünü akla getirmektedir. Geçip geçici olanın karşısında Sonsuz ve Sınırsız olan Hakk Teâlâ’nın kudret ve azametini tefekkür, Hz. Yusuf’un zindandaki derin düşüncelerini beslemiştir.
İnsanlardan uzak sâkin yerlerde edilen tefekkür, Hz. Musa’nın Tur dağındaki tezekkürüyle somutlaşmıştır. Yine sessiz ve yüce bir yer, Hira’daki tefekkür ve tezekkür, Son Peygamber’in (s) mücadele ve tebliğ sürecini güçlendirmiştir. Kutlu yolculuğun ve hicretin tefekkürü, İki kişiden biri olan Hz. Ebu Bekr’in Sevr mağarasındaki muhasebesinde kemale ulaşmıştır.
Çile İnsanın Tefekkürü
Nefis ve bedenle muhasebe, çile insanın tefekkürüdür. Onun mahalli çilehanedir. Geceleri uyku gibi hazları yok eden tefekkür, teheccüdle hayat bulur. İtikatla şahlanır, Ramazan la zirveye ulaşır. Namazla miraca çıkar, Kudüs’e gece yürüyüşüyle istikamete vâsıl olur.
Ashab-ı Kehf’in tefekkürü, imtihanlar içinde geçer. Yeniden doğuşlara kapı aralar, yürekleri nefeslendirir, karardıkları aydınlığın nuruna ulaştırır.
Tefekkür; geçmişi, anı ve geleceği düşünmektir. Yani geçmişi, tarihi ve olayları düşünüp dersler çıkarıp, tedbir almaktır.
Anı (şimdiyi) düşünüp, nasıl ve ne şekilde hareket etmemizi sağlamaktır.
Geleceği düşünüp, risk ve kazanımlara hazırlanıp, ona göre plan ve projeler yapmaktır.
Geçmişten geleceğe giden süreçte yaşanmış, yaşanan ve yalanacak olanı, derin ve kapsamlı düşünmek Hakk’ın bir ikramıdır. Onlardan ders ve ibretler çıkarıp, muhasebe ve murakabe ederek geleceğe hazırlanmak mütefekkirin görevidir.
Mütefekkir Geleceğin İnsanıdır.
Mütefekkir, geçmişin ve geleceğin insanıdır. Dert, kaygı, şüphe, merak, tefekkür insanının hammaddeleridir. O bunlarla hayat bulur, buhranlara karşı çözüm sunar. Aklî ve fikrî marazlar, mütefekkirin derin düşüncesinin konusudur.
Çözüm ve tedavi yolundaki fikir insanı, tefekkürün yardımına muhtaç olduğunu bilendir. İnsana ve cemiyete hayat verecek formül ve reçeteleri bulmanın/aramanın yükünü taşır. Fikir işçiliği ve zihin hamallığı, mütefekkirin aslî vazifesidir. O bu görevi, adeta İlâhî bir vazife gibi görür, aldım ve kalbini hatta bütün varlığım, bu ulvi amaca feda edecek kadar mesuliyetinin bilincindedir.
Hâsılı, tefekkürün izindeki mütefekkir, hayatı ve öte hayatı keşfedebilen hakikat insanıdır.
Tefekkürden Devşirilenler
Tefekkür, insanın kendini bilmesini, tanımasını sağlayan; yetenek ve kabiliyetini keşfettiren bir zihin, akıl ve kalp eylemidir.
Tefekkür sayesinde insan, nefsin ve hazların sınırsız talep ve arzularını sınırlandırır, nefsini terbiye eder, ruhunu yüceltir, hakikat insanı olur.
Tefekkür, insandaki zevkleri, zarafetle meşru alana taşır.
Aklı, sapkın ve batıldan korur. Aklî karışıklar içinde olanları salah (kurtuluş) limanına taşır.
Hakkı, hayat yolculuğunun mihengi yapar. Var edeni, Rabb’i bilmesine ve tanımasına yol açar. Böylece ‘ben ve şuur Rahmana açılır.
Tefekkür, ümmeti ve insanlığı düşündürür. Var olanların akıbetini hayra çevirmek için, aklı âlemlere yönlendirir. Gönlü hakikat ve irfanla doldurur.
Tefekkür Benliğini Muhasebe Eder
Ben ve benliğini sorgular; böylece muhasebe yapar ve muhakeme ederek yargılar.
Nefsin ve aldın doymaz bilmeyen hırs ve ihtiraslarına gem vurur, ehlileştirir, meşru ortamda dengeler.
Canlı ve cansız mahlûkat, tefekkür sayesinde hayrın şemsiyesiyle muhafaza edilir.
Var edenin nimetlerini tefekkür etmek, Allah’a yaklaşmak ona kul olmakla mümkündür.
Hazları tasfiye etmek, hakikat ve hikmet tefekkürüyle gerçekleşir.
Hikmet ve hakikat yoluna girenlerin tefekkürüyle başlayan diriliş, kulu, Var Edeni müşahede ederek tezekkürün zirvesine ulaştırır.
Teemmülden/Tedebbürden Tezekküre
İyice ve etraflıca düşünerek dünyevî çengellerden kurtulmayı sağlayan teemmül, hakikati düşünerek, olayların varacağı son noktayı gözden geçirmek suretiyle tedebbürle tanış- tırır/buluşturur.
Yavaş yavaş anlayarak farkına varmayı sağlayan tefehhüm, kulun Allah’ın kudret ve azametini anlamasıyla tezekkür evresine geçer.
Aklederek, idrak ve kavramayı gerçekleştiren inanç sahibi, kaybettiği hikmeti elde etmek için tefekkür deryasına dalar. Zira hikmeti elde etmenin başlangıcı tefekkürdür. O da Allah’a yakın olup, O’ndan korkmaktır.
Ancak ilahi hediye olan hikmeti, Allah dilediğine verir. Garip, yalnız ve münzevi olan mütefekkir, âlemleri sırtında taşıyan zihin ve fikir erbabıdır. Zira o, değerler, idealler, amaçlar ve hedefleri konuşur ve düşünür.
Kur’âni Tefekkür
Konuşulan ve düşünülenlerin başında ise, Kur’ân’ı tefekkür gelir. Akıl, izan ve kalple tefekkür edilen Kelam-ı Kadîm, Allah’ı bilmek, düşünmek ve akletmek ister. Kerim Kitap Kur’ân, tefekkür erbabına sorular ve somut ifadelerle hitap eder:
Allah, size ayetleri böyle açıklar ki, düşünesiniz.’
‘Düşünüp anlayasınız diye Allah size ayetleri açıklar? ‘Gökler ve yer hakkında derin derin düşünürler? ‘Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? ‘Kıssayı anlat, belki düşünürler’
‘Düşünmediler mi ki…?
‘iyi düşünecek kavimler..?
‘Düşünen bir toplum için ibretler vardır?
‘Düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır?
‘Düşünüp anlasınlar diye Kur’ân’ı indirdik?
‘Düşünen kavim için büyük bir ibret vardır?
‘Hiç düşünmediler mi?’
‘Allah’a yönelin ve düşünün…’
‘İyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır?
‘Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz?
İbret alın..?
İbret ve hikmet nazarıyla bakmak?
Tefekkür Özgünlüğe ve Özgürlüğe Kavuşturur
Hasılı, tefekkür; Allah’ın emirlerini düşünmek ve ona uymaktır.
Diğer yandan tefekkür, taklidi ve tekrarı engeller; insanı ezbercilikten uzaklaştırarak özgünlüğe ve özgürlüğe kavuşturur.
Tefekkür, paketlenmiş manipülatif düşünceleri alaşağı eder. Çünkü o, en çok vahiyden beslenir. Bundan dolayı tefekkür âleminde, akıl ile inanç birbiri ile savaşmaktan kurtulur.
Sonuç olarak düşünmek, varlığı, tarihi, sanatı, hayatı, ölümü hâsılı varlığı düşünmektir.
Fikir ve düşünce, insan ruhunun ve benliğinin cismanîleşmesidir.
Tefekkürün nuru ve ışığıyla gelecek inşa edilir, aydınlanır.
Tefekkür, tezekkür ve taabbudla Müslüman dünya ve insanlık, ruh ve gönül âlemini yeryüzünde inşa eder. Uzun süren tefekkürde bulunmak da, cennetin yollarını gösterir. Nitekim nimetleri düşünmek, en faziletli ibadetlerdendir.
Nihayetinde tefekkür, hakikat insanını büyük ilim ve bilgi sahibi yaparak en yüksek mutluluğu ve en yüksek iyiyi sunmaktadır.
Bayram Ali Çetinkaya -Hakikat Arayışında Akıl ve Kalp,syf:25-32