Tefekkürün İzinde

1670382_cb8964b814a0b48b78f84caeeb12f639 Tefekkürün İzinde

Düşünme, zihin yorma, derin düşünme, işin şuuruna varma” gibi anlamlara gelen tefekkür, insana özgü bir fiildir. Onun sayesinde insan, diğer canlı ve cansızlardan ayrılmak­tadır. Düşünmek ve konuşmak, ‘en şerefli’ olma vesileleridir.

Tefekkürün doğurttuğu özgün ve özgür düşünce fikirdir. Fikrin içinde düşünce, anlayış ve zihin bulunmaktadır. Doğru ve derin düşünen mütefekkir, zihniyet inşa eden âlim, âkil ve ârif olan yetkin insandır.

Fikirle Bilginin İnşası

Fikir, bilgiyle inşa edilir. Bir başka ifadeyle bilgi sahibi ol­madan fikir sahibi olunmaz. Bilgi ise, isimler, kavramlar ve cümleler vasıtasıyla zihnin ürettikleridir. Bilginin yeni(den) öz­gün yorum ve keşiflere yönelmesi tefekkürle gerçekleşmektedir.

Cemadat (cansız), nebatat, hayvanat ve insan, tefekkürün konusudur. Bununla birlikte fiziğin ve metafiziğin ötesi, İlâhî a(o)lan da, tefekkürle zihnin yoğunlaşmasına vesile olan mev­zulardır/ sahalardır.

Göklerin ve yerin düşünülmesi, özelde ‘devenin yaratılması’, ‘göklerin yükseltilmesi’ ve ‘dağların dikilmesi’ canlı ve cansız olanın tefekkür edilmesiyle gerçekleşir.

Nebevi Tefekkür

İlk insan ve peygamber Hz. Âdem’in cennette şeytanın ves­vesesi ile tefekkürden yoksun kalması, onu bir başka tefekkür alanı olan tövbeye taşımıştır. Hz. Nuh’un gemiyi inşasında ve akabinde içindeki uzun süren tefekkürü, Hz. İbrahim’in onto- lojik ve kozmolojik tefekkürünü akla getirmektedir. Geçip ge­çici olanın karşısında Sonsuz ve Sınırsız olan Hakk Teâlâ’nın kudret ve azametini tefekkür, Hz. Yusuf’un zindandaki derin düşüncelerini beslemiştir.

İnsanlardan uzak sâkin yerlerde edilen tefekkür, Hz. Mu­sa’nın Tur dağındaki tezekkürüyle somutlaşmıştır. Yine sessiz ve yüce bir yer, Hira’daki tefekkür ve tezekkür, Son Peygamber’in (s) mücadele ve tebliğ sürecini güçlendirmiştir. Kutlu yol­culuğun ve hicretin tefekkürü, İki kişiden biri olan Hz. Ebu Bekr’in Sevr mağarasındaki muhasebesinde kemale ulaşmıştır.

Çile İnsanın Tefekkürü

Nefis ve bedenle muhasebe, çile insanın tefekkürüdür. Onun mahalli çilehanedir. Geceleri uyku gibi hazları yok eden tefek­kür, teheccüdle hayat bulur. İtikatla şahlanır, Ramazan la zir­veye ulaşır. Namazla miraca çıkar, Kudüs’e gece yürüyüşüyle is­tikamete vâsıl olur.

Ashab-ı Kehf’in tefekkürü, imtihanlar içinde geçer. Yeni­den doğuşlara kapı aralar, yürekleri nefeslendirir, karardıkları aydınlığın nuruna ulaştırır.

Tefekkür; geçmişi, anı ve geleceği düşünmektir. Yani geç­mişi, tarihi ve olayları düşünüp dersler çıkarıp, tedbir almaktır.

Anı (şimdiyi) düşünüp, nasıl ve ne şekilde hareket etme­mizi sağlamaktır.

Geleceği düşünüp, risk ve kazanımlara hazırlanıp, ona göre plan ve projeler yapmaktır.

İnceleyin:  Kalbin Islahı ve Devası, Fesadı ve Hastalığı Nedir ?

Geçmişten geleceğe giden süreçte yaşanmış, yaşanan ve ya­lanacak olanı, derin ve kapsamlı düşünmek Hakk’ın bir ikra­mıdır. Onlardan ders ve ibretler çıkarıp, muhasebe ve murakabe ederek geleceğe hazırlanmak mütefekkirin görevidir.

Mütefekkir Geleceğin İnsanıdır.

Mütefekkir, geçmişin ve geleceğin insanıdır. Dert, kaygı, şüphe, merak, tefekkür insanının hammaddeleridir. O bunlarla hayat bulur, buhranlara karşı çözüm sunar. Aklî ve fikrî maraz­lar, mütefekkirin derin düşüncesinin konusudur.

Çözüm ve tedavi yolundaki fikir insanı, tefekkürün yardı­mına muhtaç olduğunu bilendir. İnsana ve cemiyete hayat ve­recek formül ve reçeteleri bulmanın/aramanın yükünü taşır. Fikir işçiliği ve zihin hamallığı, mütefekkirin aslî vazifesidir. O bu görevi, adeta İlâhî bir vazife gibi görür, aldım ve kalbini hatta bütün varlığım, bu ulvi amaca feda edecek kadar mesu­liyetinin bilincindedir.

Hâsılı, tefekkürün izindeki mütefekkir, hayatı ve öte hayatı keşfedebilen hakikat insanıdır.

Tefekkürden Devşirilenler

Tefekkür, insanın kendini bilmesini, tanımasını sağlayan; ye­tenek ve kabiliyetini keşfettiren bir zihin, akıl ve kalp eylemidir.

Tefekkür sayesinde insan, nefsin ve hazların sınırsız talep ve arzularını sınırlandırır, nefsini terbiye eder, ruhunu yücel­tir, hakikat insanı olur.

Tefekkür, insandaki zevkleri, zarafetle meşru alana taşır.

Aklı, sapkın ve batıldan korur. Aklî karışıklar içinde olan­ları salah (kurtuluş) limanına taşır.

Hakkı, hayat yolculuğunun mihengi yapar. Var edeni, Rabb’i bilmesine ve tanımasına yol açar. Böylece ‘ben ve şuur Rah­mana açılır.

Tefekkür, ümmeti ve insanlığı düşündürür. Var olanların akıbetini hayra çevirmek için, aklı âlemlere yönlendirir. Gönlü hakikat ve irfanla doldurur.

Tefekkür Benliğini Muhasebe Eder

Ben ve benliğini sorgular; böylece muhasebe yapar ve mu­hakeme ederek yargılar.

Nefsin ve aldın doymaz bilmeyen hırs ve ihtiraslarına gem vurur, ehlileştirir, meşru ortamda dengeler.

Canlı ve cansız mahlûkat, tefekkür sayesinde hayrın şem­siyesiyle muhafaza edilir.

Var edenin nimetlerini tefekkür etmek, Allah’a yaklaşmak ona kul olmakla mümkündür.

Hazları tasfiye etmek, hakikat ve hikmet tefekkürüyle ger­çekleşir.

Hikmet ve hakikat yoluna girenlerin tefekkürüyle başla­yan diriliş, kulu, Var Edeni müşahede ederek tezekkürün zir­vesine ulaştırır.

Teemmülden/Tedebbürden Tezekküre

İyice ve etraflıca düşünerek dünyevî çengellerden kurtul­mayı sağlayan teemmül, hakikati düşünerek, olayların vara­cağı son noktayı gözden geçirmek suretiyle tedebbürle tanış- tırır/buluşturur.

Yavaş yavaş anlayarak farkına varmayı sağlayan tefehhüm, kulun Allah’ın kudret ve azametini anlamasıyla tezekkür ev­resine geçer.

İnceleyin:  İslam  Nazarında Ahlak-Anlama İlişkisi

Aklederek, idrak ve kavramayı gerçekleştiren inanç sahibi, kaybettiği hikmeti elde etmek için tefekkür deryasına dalar. Zira hikmeti elde etmenin başlangıcı tefekkürdür. O da Al­lah’a yakın olup, O’ndan korkmaktır.

Ancak ilahi hediye olan hikmeti, Allah dilediğine verir. Ga­rip, yalnız ve münzevi olan mütefekkir, âlemleri sırtında taşı­yan zihin ve fikir erbabıdır. Zira o, değerler, idealler, amaçlar ve hedefleri konuşur ve düşünür.

Kur’âni Tefekkür

Konuşulan ve düşünülenlerin başında ise, Kur’ân’ı tefekkür gelir. Akıl, izan ve kalple tefekkür edilen Kelam-ı Kadîm, Al­lah’ı bilmek, düşünmek ve akletmek ister. Kerim Kitap Kur’ân, tefekkür erbabına sorular ve somut ifadelerle hitap eder:

Allah, size ayetleri böyle açıklar ki, düşünesiniz.’

‘Düşünüp anlayasınız diye Allah size ayetleri açıklar? ‘Gökler ve yer hakkında derin derin düşünürler? ‘Kör ile gören bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz? ‘Kıssayı anlat, belki düşünürler’

‘Düşünmediler mi ki…?

‘iyi düşünecek kavimler..?

‘Düşünen bir toplum için ibretler vardır?

‘Düşünen bir toplum için büyük bir ibret vardır?

‘Düşünüp anlasınlar diye Kur’ân’ı indirdik?

‘Düşünen kavim için büyük bir ibret vardır?

‘Hiç düşünmediler mi?’

‘Allah’a yönelin ve düşünün…’

‘İyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır?

‘Bu misalleri insanlara düşünsünler diye veriyoruz?

İbret alın..?

İbret ve hikmet nazarıyla bakmak?

Tefekkür Özgünlüğe ve Özgürlüğe Kavuşturur

Hasılı, tefekkür; Allah’ın emirlerini düşünmek ve ona uy­maktır.

Diğer yandan tefekkür, taklidi ve tekrarı engeller; insanı ez­bercilikten uzaklaştırarak özgünlüğe ve özgürlüğe kavuşturur.

Tefekkür, paketlenmiş manipülatif düşünceleri alaşağı eder. Çünkü o, en çok vahiyden beslenir. Bundan dolayı tefekkür âle­minde, akıl ile inanç birbiri ile savaşmaktan kurtulur.

Sonuç olarak düşünmek, varlığı, tarihi, sanatı, hayatı, ölümü hâsılı varlığı düşünmektir.

Fikir ve düşünce, insan ruhunun ve benliğinin cismanîleşmesidir.

Tefekkürün nuru ve ışığıyla gelecek inşa edilir, aydınlanır.

Tefekkür, tezekkür ve taabbudla Müslüman dünya ve in­sanlık, ruh ve gönül âlemini yeryüzünde inşa eder. Uzun süren tefekkürde bulunmak da, cennetin yollarını gösterir. Nitekim nimetleri düşünmek, en faziletli ibadetlerdendir.

Nihayetinde tefekkür, hakikat insanını büyük ilim ve bilgi sahibi yaparak en yüksek mutluluğu ve en yüksek iyiyi sun­maktadır.

Bayram Ali Çetinkaya -Hakikat Arayışında Akıl ve Kalp,syf:25-32

 

 

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir