Tebbet Suresini Okurken..
Ebu Leheb, Muhammed-i Arabi’yi ‘Resulullah’ olarak tanımamış; atalar dinini, ‘İnsanlar ne der?’i, ‘Koskoca amca küçük yeğenine mi tâbi olacak?’ kuruntusunu aşamamıştı; nefsimiz de, çağı, toplumu, göreneği sünnet-i seniyyenın karşısına çıkarıp. bizi Resul’ün izinde olmadığımız bir hayata sürüklemeye çalışıyor.
Bu bakımdan, Leheb sûresini her okuyuşumuzda, her Ebu Leheb’in ”elleri kurusun; kurudu da” deyişimizde şöyle bir ürpermemiz gerekiyor. O çoğu zaman kıramadığımız, aldandığımız, oyununa geldiğimiz nefsin, bizi götüreceği son durak, Allah korusun, işte o Ebu Leheb’in hali. Ve bu hal hiç de sevimli ve istenilir bir hal olmadığına göre, böylesi bir hale düşmemek için, imanî bir donanıma kavuşmamız; Resul-i Ekrem aleyhissalâtu vesselam ile gelen vahyin sesine kulak kapayarak kendisini ilâhi ve ebedî lânetlere dûçar eden Ebu Leheb’in halinden ders alarak, o Resulun izinde ve o Resulun kısa sûrelerin sınırsız dünyaları getirdiği Kuran adlı İlahî hediyenin rehberliğinde yaşamamız gerekiyor.
Leheb sûresi, bu nazarla okuyunca, kalb ve ruhumun nefis karşısındaki manevî mücahedesine muazzam bir yardım ve destek ulaştırıyor.
Metin Karabaşoğlu – Kısa Surelerin Sınırsız Dünyaları