Modern Kogitonun Klasik Yapısı

  Cizvit papazı olan ve çetin bir kilise eğitimine tabi tutulmuş olan Descartes eğitiminin kendisini; “…içinden çıkılmaz şüphe ve yanlışlıklar içine düş”ürdüğünü belirtmekte ve bu eğitimin “bilgi­sizliğini ona gittikçe daha iyi gösterdiğini (Descartes, 1984:10) yazmaktadır. İlahiyat, felsefe, ahlak gibi konulara ilişkin bilgilerin “…kumla çamur üzerine kurulmuş pek azametli, pek görkem­li saraylara ben”zemekle (a.y. : 12) […]

Daha fazla oku
Post-Truth ya da Mağaraya Dönüş

* Mîlay Köktürk’ (” Prof. Dr., Pamukkale Üniversitesi, Felsefe Bölümü, E-Posta: milaykokturk@gmail.com)   Özet Platon’un mağara alegorisinde, gerçeklik sorunu benzetme yoluyla tar­tışılır. Mağarada zincirlenmiş hâlde yaşayanların, yansıyan gölgeleri gerçek diye nitelendirecekleri, bundan kuşku duyan birinin gölge ve gerçek ayırımını yapmaya başladığı ifade edilir. Mağaradan çıkabilen insan da bu kişidir. Mağara alegorisi, her çağda, inşam hapsetmiş […]

Daha fazla oku
Jean Baudrillard – Can Çekişen Küresel Güç ”Alıntılar”

Güvenlik “zararsız terör” adı altında yavaş yavaş yerleşerek tüm Batılı değerler sisteminin, yani özgürlük, demokrasi, insan haklarının altını oymaktadır. “Demokrasileri” “giderek” kendi kendilerine zarar vermeye zorlayan teröristlerin kurdukları şeytani tuzak böyle bir şeydir. ————————————- Herkesin toplumsal ve ekonomik bir düzen arzuladığı ve geleceğin bütünleşme ve hesap kitap üstüne oturacağı türünden bir düşünceyi kim üretti? Kapitalin […]

Daha fazla oku
Emperyalizmin Klasik Çağı

Ellen Meiksins Wood Britanya kapitalizminin yükselişi kuşkusuz diğer önemli Avrupalı güçlerde, her ne kadar onların Britanya’daki iktisadi kalkınmayı sürükleyen içsel zorunlulukları olmasa da, sanayileşmeyi teşvik etmiştir. Ama bu etki ilk önce jeopolitik askerî rekabetin yerine iktisadi rekabetin geçmesini sağlamadı. 19. yüzyılda, klasik emperyalizm çağında, Avrupalı devletler daha da şiddetli sömürgeci yayılma kampanyaları yürüttüler ve sömürge […]

Daha fazla oku
Kitle Teorisi ve Ideolojik Aygıt Olarak Spor

Yazar: Prof. Dr. Serhat Ulağlı XX. yüzyıl spor ve ideoloji arasındaki sıkı ilişkinin alenen ifşa olduğu bir dönem olmuştur. Özellikle kitleleri arkasından sürükleyen tüm dünyadaki futbol tutkusu, toplumsal, siyasi, ekonomik sorunların Önüne geçmeye başlamış, yaşanan en büyük kaoslar, karşısında tuttuğu ekibin (ki neden tutulduğunun da mantıklı bir açıklaması yoktur) galibiyeti tüm sorunları unutturmaya yetmektedir. Ülkelerde yaşanan […]

Daha fazla oku
Kapitalizm ve Boş Zaman

– Ömer Aytaç Kapitalizm bir üretim sistemi olarak çalışma kadar boş zamanı da organize etti. Çalışmayı katı bir kodlanmışlık içine hapsettiği gibi boş zamanı da terminolojik anlamından  sıyırarak,  kârlı  bir  alan  olarak  düzenleme  çabası  içinde  oldu.  Bu bağlamda, boş zamanlar, birey inisiyatifinden uzaklaşarak, kurumsal aygıtlar ve araçsal hegemoninin etkisine girdi. Boş zaman, artık bireysel dinginlik, […]

Daha fazla oku
Gösteri Toplumu ya da Dijital Çağda Mahremiyet

  İnternet insan uygarlığı için bir tehdittir. Julian Assange Postmodern toplum dijital teknolojinin egemen olduğu bir toplumdur ve başka birçok isimle de adlandırılabilir. Şeffaf toplum, gösteri toplumu, akışkan toplum bunlardan sadece birkaç tanesidir. Temel özelliği dijital teknolojiler sayesinde her şeyin görünürlülüğünün daha da kolaylaşması ve insan­ların da bu yeni duruma uyumlu bir zihin düzeyinde buluna­rak […]

Daha fazla oku
Postmodern Toplumda Mahremiyetin Dönüşümü

Kişisel mahremiyet devri geçti. Mark Zuckerberg Giriş: Gözün Egemenliği ve Ahlaki Müphemliğin Yükselişi Friedrich Nietzsche üstüninsan (ya da insanötesi)[1] için iyinin ve kötünün ötesinde bir durum tasavvur ettiğinde, iki ütopik belirlemede/talepte bulunmuş oluyordu. Birincisi, var­lık hiyerarşisinde hayvandan daha yukarıda konumlandırılan insan için üst bir varoluş safhası daha vardır; İkincisi, üstü- ninsana doğru kendini yeniden inşa […]

Daha fazla oku
Kenan Çağan – Postmodernizm ve Mahremiyetin Dönüşümü ”Alıntılar”

Modernitenin tanımlayıcı iki önemli özelliğini rasyonalite ve sekülerleşme olarak tespit etmek mümkün. Her ikisinin de köklerini, Rönesans’ın keşfi ve mirası olan insan ve nesnel gerçeklik anlayışında bulabiliriz. Zira ikisi de modern toplumun inşası sürecinde yerlerini daha muhkem kıldılar. Aklın aydınlatıcı rehberliğinde metafiziğin bütün tahakkümcü yüklerinden kurtularak özgürleşmeyi umut eden insan, yine aklın rehberliğinde nesnel gerçekliği […]

Daha fazla oku
Ferdiyetçilik (Individualisme)

Bizim “ferdiyetçilik”ten anladığımız şey, ferdiyetten üstün her nevi prensibin ret ve inkâr edilmesi, müteâkiben de medeniyetin her sâhada sâdece beşerî unsurlara ircâ edilmesidir. Rönesans devrinde “hümanizm” adıyla ifâde edilen de budur. Bu aynı zamanda profan görüş noktası dediğimiz şeydir. Neticede bu değişik isimler aym şeyi ifâde ederler. Bu profan zihniyet ise antitraditionnel (an’anedin karşıtı) zihniyetle […]

Daha fazla oku