Sosyal Medya Bağımlılığı
Internet teknolojisi her türlü bilginin, verinin, sayısal içeriğin paylaşılmasına imkân veren kapsamlı bir iletişim ortamdır. Bireyler internet üzerinden haberleşebildikleri gibi sosyal paylaşım ağları aracılığıyla taleplerini, duygu ve düşüncelerini aktarabilmekte; çeşitli gruplara üye olarak karşılıklı bir şekilde oyun oynayabilmektedirler. Ancak sürekli olarak sosyal ağlarda yer almak isteyen ve zamanının çoğunu sanal ortamda geçiren bireyleri bekleyen en büyük tehlike ise sosyal medya bağımlılığıdır. Sosyal medya bağımlılığına değinmeden önce “bağımlılık” konusuna açıklık getirmek gerekmektedir.
5.1. Bağımlılık Nedir?
Bağımlılık üzerine farklı tanımlamalar yapabilmek mümkündür. Türk Dil Kurumu’na göre “bağımlı”; “başka bir şeyin istemine, gücüne veya yardımına bağlı olan, özgürlüğü, özerkliği olmayan, tabi” ve “bir kimseye veya şeye maddi veya manevi yönden aşırı bağlı olan” gibi anlamlara gelmektedir. Bağımlılık ise; “bağımlı olma durumu, tabiiyet” durumunu ifade etmektedir. (http://www.tdk.gov.tr, 2013) “Bir madde ya da davranışı kullanmayı bırakamama veya kontrol edememe” şeklinde de tanımlanan bağımlılık kavramı uluslararası literatürde “dependence” ve “addiction” kelimelerine karşılık gelmektedir. (Günüç, Kayri, 2010: 220) Bağımlılık kavramı genellikle alkol, uyuşturucu, sigara gibi maddelere yönelik aşırı istek olarak düşünülmektedir. Fakat bu kavram aşırı bir biçimde sergilenen davranışlar için de kullanılmaktadır.
Bağımlılığın temel olarak iki kolu bulunmaktadır. Bu kollardan ilki madde bağımlılığı, diğeri ise davranışsal bağımlılıktır. Kullanıldığında bireylerin fiziksel, zihinsel, biyolojik yapısına zarar veren, değişik yollarla alınan ve beyinsel işlevlerde değişim yaratan alkol, esrar, eroin, kokain gibi reçete ile verilmeyen maddeleri sürekli olarak alma arzusu madde bağımlılığı olarak ifade edilmektedir. (Ceyhun v.d., 2001:87) Davranışsal bağımlılık ise belirli bir davranışın düzenli bir şekilde sürekli sergilenmesi neticesinde bireyin psikolojik, bedensel ve toplumsal yapı dahilinde dengesini kaybetmesi, düzeninin bozulması ve çevreden giderek kopmasına neden olan durumdur. Davranışsal bağımlılık sonucunda birey çevresi ve toplumla düzenli bir şekilde iletişim kuramamaktadır. (Karaman, Kurtoğlu, 2009: 641) Davranışsal bağımlılıklar kesinlikle kimyasal bir özelliğe sahip değildir. Olumsuz sonuçlarına rağmen birey kendisini çoğu zaman kontrol edememekte ve sürekli olarak yoğun bir şekilde arzuladığı eylemi gerçekleştirmek istemektedir. Bağımlılıklar bireyin hayatına müdahale edebilmektedir.
5.2. Sanal Dünyaya Karşı Oluşan Yoğun İlginin Nedenleri ve İnternet Bağımlılığı
Sanal ortam, her türlü bilgiye kısa sürede ulaşmayı sağlayan yepyeni bir dünya oluşturmuştur. İletişim çağının olmazsa olmazı durumuna gelen internet, kitle iletişim araçlarının çehresini hızlı bir şekilde değiştirmiştir. Bugün internet, her türlü iletişim teknolojisinin temelinde yer almaktadır. Sanal dünya çeşitli faydalar sağladığı gibi birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. Bireyler sağlıksız ve kontrolsüz bir şekilde sanal ortamda vakit geçirdiklerinden dolayı sosyal ve psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedirler. (Ceyhan, 2008:109) Bu sorunlara zamanında müdahale edilmediği takdirde önüne geçilmeyecek durumlar meydana gelebilmektedir.
Özellikle gençler sanal dünyaya yoğun ilgi göstermektedir. İnternetin yeni bir teknoloji olması ve gençlerin bilgisayarlarla sürekli etkileşim içerisinde bulunması bu ilginin en temel sebepleri arasında yer almaktadır. Dursun’un (2004: 5) üniversite gençliğinin internet kullanımına yönelik yaptığı araştırma bu ilginin nedenini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Yapılan bu araştırma neticesinde elde edilen bulgular Tablo 4’te görülmektedir.
Çalışma neticesinde katılımcıların daha çok elektronik posta atmak, haber okumak- medyayı izlemek, eğlenmek, müzik dinlemek-resim yapmak ve oyun oynamak gibi nedenlerle interneti kullandığı ortaya çıkmıştır. Yine Okay tarafından benzer bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma neticesinde elde edilen bulgular Dursun’un yapmış olduğu araştırmayla benzerlik göstermektedir. Okay’ın yaptığı araştırmada genel bilgi arama, oyun oynama, sohbet etme, yazılım (program) indirme, gazete / dergi okuma, televizyon, video izleme, müzik dinleme, yarışmalara katılma, bahis oyunlarına iştirak… v.b. gibi nedenlerle bireylerin interneti kullandığı görülmektedir. Çalışmada internet üzerinden kurs alma, e-posta gruplarına ve forumlarına katılma oranlarının düşük olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. (Okay, 2010: 102) Bu noktadan hareketle internetin genel olarak iletişim amaçlı kullanıldığını söylemek doğru olacaktır.
İnternetin gelişi güzel bir şekilde kullanılması ve internet karşısında kontrolsüz bir şekilde vakit geçirilmesi internet bağımlılığına neden olmaktadır. İlk kez 1996 yılında Dr. Ivan Goldberg tarafından kullanılan bu kavram 2000Tı yıllara gelindiğinde patolojik incelemeler neticesinde ruhsal bir sorun olarak nitelendirilmiştir. Uluslararası literatürde “internet addiction” şeklinde yer alan internet bağımlılığı; aşırı ve problemli internet kullanımını ifade eden bir kavramdır. Sanal dünya üzerine incelemeler yapan araştırmacılar internet bağımlılığını tanımlamak için Amerikan Psikiyatri Birliğinin sınıflandırma sistemi olan DSM (The Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) kriterlerini kullanmışlardır, internet bağımlılığını tanımlamaya çalışan araştırmacılar seks, kumar, alkol bağımlılıklarını da inceleyerek çalışma sahalarını genişletmişlerdir. (Günüç, Kayri, 2010: 221) İnternet bağımlılığı; genel olarak internet ortamında sürekli var olmak isteme arzusu ve interneti karşısında kontrolsüz bir şekilde vakit geçirme şeklinde ifade edilebilmektedir. Kısacası zamanın büyük çoğunluğunun internet başında geçirilmesi internet bağımlılığının hem belirtisi hem de nedenidir.
Araştırmacıların bir kısmı internet bağımlılığı kavramını tercih etmemekte, bunun yerine problemli internet kullanımı ifadesini kullanmaktadırlar. Dolayısıyla bilimsel çalışmaların bir kısmında internet bağımlılığı; problemli internet kullanımı olarak nitelendirilebilmektedir. Davis’e göre internet bağımlılığı (problemli internet kullanımı); uyumsuz düşünce ve patolojik davranışları içeren psikolojik bir durumdur. Kandell da internet bağımlılığına psikolojik bir bakış açısıyla yaklaşarak gençlerin en riskli grupta yer aldığını belirtmiştir. Beard ve Wolf internet bağımlılığını sosyolojik bir olgu olarak nitelendirmiştir. Onlara göre internet bağımlılığı bireyleri gündelik hayattan koparmakta ve yaşamayı zorlaştırmaktadır. (Özcan, Buzlu, 2005: 20) Görüldüğü gibi internet bağımlılığı bireyin gerek iç, gerekse de dış dünyasını derinden etkilemekte ve tedavi edilmediği takdirde psikolojik açıdan çeşitli sorunlar yaşanmasına neden olabilmektedir.
5.3. Sosyal Medya Bağımlılığına Genel Bakış
Sayısal çağa geçişle birlikte teknolojik olarak çok önemli gelişmeler yaşanmaya başlamıştır. Global ağ adı verilen internet insanların birbirleriyle iletişim kurmasını kolaylaştırmış ve sosyal paylaşım ağlarının oluşmasını sağlamıştır. Teknolojinin bu denli ön planda yer aldığı günümüzde internetin psikolojik etkileri bireylerin tutum ve davranışlarını değişikliğe uğratmıştır. İnternet bağımlılığı olarak bilinen problemli internet kullanımı sosyal paylaşım ağlarının popüler bir hal almasıyla birlikte sosyal medya bağımlılığına dönmeye başlamıştır. Bireylerin sosyal paylaşım ağlarında yer alma ve sürekli çevrimiçi olma arzularının altında yatan temel nedenler arasında gündelik hayattan kaçma, arkadaş edinme, sohbet, kimlik gizleme ve oyun- eğlence… v.s. yer almaktadır. (Cabral, 2011: 6)
Sosyal medya insani ilişkilerin değişmesine neden olmuştur. Sanal hediyeler, mesajlar ve oyunlar yüz yüze (sıcak) iletişimin tabiri caizse sonunu getirmiştir. Bulunulan noktadan herhangi bir engelle karşılaşmadan iletişim kurmak bireyleri sosyal medyaya yöneltmeye başlamıştır. Sosyal paylaşım ağlarına yönelik ilginin üst düzeye ulaşması ise sosyal medya bağımlılığına neden olmaktadır. Sosyal medya bağımlılığı; Facebook, Twitter, MySpace…v.b. ağlarda sıkça vakit geçirme ve sürekli çevrimiçi kalarak dünyada olan bitenden haberdar olma durumunu ifade eden bir kavramdır. Bir hastalık ya da psikolojik bir sorun olarak da nitelendirilen sosyal medya bağımlılığı, sosyal ağların aşırı derecede kullanımı şeklinde de tanımlanabilmektedir. Sosyal medya bağımlılığı bireyleri giderek hayattan soğutmakla birlikte özgüven kaybına neden olmaktadır. (Walker, 2013)
Günümüzde internet kullanıcıları Facebook, Twitter, MyS- pace, Google+…v.b. gibi sosyal paylaşım ağlarına yoğun ilgi göstermekte ve bu ağlar aracılığıyla kendilerine özgü profiller oluşturmaktadır. Böylelikle internet ortamından uzaklaşmak daha da zorlaşmaktadır. Mobil araçların internet ve sosyal paylaşım ağlarına yönelik uygulamaları desteklemesi sosyal medya bağımlılığını tetiklemektedir. Teknoloji üzerine çalışmalarını yürüten Kimberly S. Young bireylerin internete yönelik bağımlılıklarını uzun yıllar araştırmış ve bu incelemeler neticesinde çeşitli tanı ölçütleri ortaya koymuştur. Young’un internet bağımlılığı için önerdiği tanı ölçütlerini sosyal medya bağımlılığı için de kullanabilmek mümkündür. Bu ölçütler 8 maddeyle aşağıdaki gibi sıralanmıştır: (Şenormancı v.d., 2010: 261)
- Sosyal medyada yapılacak olan aktivitelerin planlanması, tasarlanması ve sürekli olarak çevrimiçi olma arzusu,
- Keyif almak, eğlenmek ve sıkıntıları gidermek için sosyal paylaşım ağlarında bulunma isteği,
- Sosyal paylaşım ağlarında vakit geçirme ve bulunma sürelerini istem dışı bir şekilde kontrol edememe,
- Sosyal paylaşım ağlarında bulunmama, uzak kalma durumunda bireyin huzursuzluk ve mutsuzluk hissetmesi,
- Başlangıçta planlanandan daha uzun süre sosyal paylaşım ağlarında vakit geçirme,
- Gereğinden fazla sosyal paylaşım ağlarında zaman geçirme nedeniyle ailesel, çevresel sorunların yaşanması ve kariyer-eğitim fırsatlarının kaybedilmesi,
- Sosyal ağlarda bulunabilme adına başkalarına (aile, arkadaş, psikolog…vb.) yalan söylenmesi,
- Sosyal medyayı huzursuzluklardan kaçma ve olumsuz duygulardan kurtulma amacıyla kullanma.
Sosyal medya bağımlılığının temelinde yalnızlık olgusu yatmaktadır. Peplau ve Perlman; yalnızlığın tek başına olmak anlamına gelmediğini ifade etmektedir. Onların deyişiyle yalnızlık; bireyin sahip olduğu sosyal ilişkiler ve ile olmasını arzuladığı sosyal ilişkiler arasındaki farkı algılaması sonucu meydana gelen ruhsal bir durumdur. Birey bu durumdan hoşnutsuzluk duymaktadır. Aynı zamanda sosyal ilişkiler açısından eksiklik duyan bireylerin en büyük problemi yalnızlıktır. Yalnız olan birey iletişime ihtiyaç duymakta ve sosyal dünyayla iç içe olmak istemektedir. (Batıgün, Hasta, 2010: 214) Yüz yüze ilişkilerde başarılı olamayan, doyumsuzluk, huzursuzluk, stres gibi birçok yaşamsal duyguyu bünyesinde barındıran bireyler için sosyal medya bir kaçış noktasıdır. Yapılan çalışmaların bir kısmında internet ve sosyal medya bağımlısı olan bireylerin aile, arkadaş ve yakın çevreleriyle daha az zaman geçirdikleri ve onlarla kimi zaman önemli iletişim sorunları yaşadıkları görülmektedir.
Toplumsal hayattan sıkılma ve kaçış sosyal medya bağımlılığının bir diğer nedeni olarak görülmektedir. Nitekim bireyler reel hayatlarında tanımadıkları insanlarla iletişim kurabilmekte ve kendilerini farklı kimliklerle ön plana çıkarabilmektedirler. Farklı kimliklere bürünme sosyal medyada görülen en büyük problemler arasında yer almaktadır. İnsanlarla yüz yüze ilişki kuramayan, başkaları tarafından beğenilmeyeceğini düşünen bireyler sosyal medyanın gizleyici dünyasında kendilerini mutlu ve huzurlu hissetmektedirler. Bununla birlikte sosyal medyanın rahat ve özensiz ortamı gösterilen yoğun ilginin bir diğer nedenidir. (Hazar, 2011: 162) Sosyal medyanın sağlamış olduğu bu rahat ortam bağımlılığı pekiştirmekte ve reel hayatın gidişatına etki etmektedir.
Sosyal medya bağımlılığı bireylerin yaşamış olduğu psikolojik sorunları derinleştirebilmektedir. Whang ve arkadaşları yalnızlık ve depresyon gibi bireylerin psikolojisine etki edecek sorunların internet kullanıcılarını sanal dünyaya bağımlı bir hale getirdiğine vurgu yapmaktadır. Yapılan araştırmaların birçoğunda ergenlik çağında olan bireylerin sanal dünyaya daha bağımlı olduğu sonucu ortaya çıkmıştır. Eğlence ve iletişim amaçlı internet kullanımı sosyal medya aracılığıyla yaygınlaşmaktadır. (Ceyhan, 2008: 112-113) Facebook çeşitli oyunları bünyesinde barındıran kapsamlı bir sosyal paylaşım ağıdır. Kullanıcıların sosyal paylaşım ağlarında bağımlı olmalarının bir diğer nedeni de çevrimiçi oynanan oyunlardır. Facebook üzerinden oynanan popüler oyunlar arasında Candy Crush Saga, Farm Ville 2, Texas HoldEm Poker, Diamond Dash ve Coaster- Ville gibi oyunlar yer almaktadır. Bu oyunların varlığı kullanıcıları sosyal paylaşım ağlarına bağımlı bir hale getirebilmektedir. Hayattan uzaklaşma, eğlenme ve kafa dinleme gerekçesiyle oynanan bu oyunlarda aynı zamanda rekabet duygusu aşılanmaktadır. Bireylerde aşama kaydederek arkadaşlarını geçme hırsı oluşabilmektedir.
Sosyal paylaşım ağları kullanıcıları uzun süre çevrimiçi tutabilmek için farklı hizmet ve uygulamaları kullanıma sunmaktadır. Böylelikle herhangi bir nedenle sosyal paylaşım ağlarına giriş yapan kişi uygulamaların etkisinde kalarak gereğinden fazla zaman geçirebilmektedir. Sosyal medyanın sunmuş olduğu oyunlar ticari bir meta haline gelmeye başlamıştır. Bu oyunlarda öne geçmek isteyen kullanıcılar kredi kartlarını kullanarak malzeme ya kredi alabilmektedirler. Böylelikle modern birey sanal dünyanın bir parçası haline gelmekte ve bu dünyadan kopamamaktadır. Sosyal medya aynı zamanda tüketim toplumuna da hizmet etmektedir. Tüketimin gösteri amaçlı bir şekilde gerçekleştirilmesi ise sosyal medya bağımlılığını arttırmaktadır.
İnternet kullanımı üzerine yapılan araştırmaların büyük çoğunluğunda sosyal medyanın popülaritesi ön plana çıkmaktadır. 2013 yılında Ingiltere’de yapılan bir araştırma neticesinde kullanıcıların %21’i interneti doğrudan sosyal medyaya erişim amaçlı kullandığını ifade etmiştir. İnterneti gezini amaçlı kullandığını belirten katılımcıların oranı ise %18’dir. Kullanıcıların %14’ü ise interneti temel olarak mesajlaşma, okuma-yazma amaçlı kullandığını beyan etmiştir. (Sakki, 2013) Araştırma sosyal medyanın günümüzdeki etkisini açık bir şekilde gözler önüne sermektedir. Sosyal medya, internetin diğer kullanım amaçlarını bünyesinde barındırmaktadır. Çünkü sosyal medya üzerinden oyun oynamak, video izlemek, müzik dinlemek ve mesajlaşmak mümkündür. Bu ve buna benzer aktiviteler sosyal medyaya bağımlılığı tetikleyen temel etmenler arasında yer almaktadır.
5.4. Sosyal Medya Bağımlılığının Tedavisine Yönelik Teknikler
Sorunlu internet kullanımının bir uzantısı olarak meydana gelen sosyal medya bağımlılığının tedavi edilmesi şarttır. Kaygı bozuklukları, depresyon ve psikolojik sorunları beraberinde getiren sosyal medya bağımlılığının tedavisi esnasında farklı yöntemler kullanılabilmektedir. Bu yöntemler aracılığıyla bağımlılık düzeyini alt seviyelere çekebilmek mümkündür: (Arı- soy, 2009: 61)
- İnternet kullanımını ters saatlere kaydırmak: Sosyal medya bağımlısı düzenli bir şekilde erişim sağladığı zaman dilimleri dışında sosyal ağlarda vakit geçirirse internetin etki düzeyi minimum düzeye indirgenebilmektedir.
- Sosyal paylaşım ağlarına erişimle ilgili hedefler belirlemek: Bağımlıların bir anda sosyal paylaşım ağlarından uzak kalması mümkün değildir. Bu nedenle zaman dilimlerinin planlı bir şekilde azaltılması sosyal medya bağımlısının tedavisinde kullanılacak bir başka önemli yöntemdir.
- Dış durdurucular kullanmak: Birey saat ya da herhangi bir alarm kullanarak internette geçirdiği zaman dilimini kontrol altına alabilmektedir. Alarm erişim süresinin dolduğunu bireye hatırlatacaktır.
- Hatırlatıcı kartlar kullanmak: Bağımlı internette geçirdiği uzun zaman diliminin doğurabileceği zararlı sonuçları sürekli yanında taşıyabileceği küçük kartlara yazdığı takdirde sosyal ağlara erişim süresi kontrol altında tutulabilmektedir.
- İnternet kullanım amaçlarını sınırlandırmak: Bağımlı hemen hemen her işini (fatura ödeme, mal-hizmet satın alma, film izleme, müzik dinleme) internet üzerinden gerçekleştirmek istiyorsa bu durumun mutlaka sınırlandırılması gerekmektedir.
- Kişisel ajanda ya da not defteri sahibi olmak: İnternette işi olan bağımlı işi bittikten sonra doğrudan sosyal paylaşım ağlarına erişim sağlayabilmektedir. Bu durumun olmaması adına kişisel ajanda ya da not defterine yapılacak işlemler eklenerek planlanan zaman diliminde bu işlemler sırasıyla gerçekleştirilebilmektedir.
- Destek / terapi gruplarına katılmak: İleri düzeyde sosyal medya bağımlısı olan ve kendini yalnız hisseden bireyler destek / terapi gruplarına katılarak hem yalnızlıktan hem de bağımlılık sorunlarından kurtulabilmektedir.
- Aile desteği: Sosyal medya bağımlısı bireyin ailesi bu konu hakkında bilgi sahibi olmalı ve bireyi internet ortamından uzak tutabilmek adına çaba sarf etmelidir.
Türkiye’de de sorunlu internet kullanımının önlenebilmesi adına önemli adımlar atılmaktadır. Bu adımlardan en önemlisi Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları E.A. Hastanesi (BRSHH) bünyesinde faaliyet gösteren İnternet Bağımlığı Polikliniğindir. Bağımlılığın üst düzeylere ulaştığı durumlarda başvurulan sosyal medya ve çevrimiçi sohbet bağımlılarından, internet üzerinden alışveriş meraklılarına, cinsel içerikli site tutkunlarından, saatlerce bilgisayar oyunu oynayanlara, kadar yetişkin, kadın / erkek, ergen, çocuk birçok kişiye uzmanlar tarafından farklı tedavi yöntemleri uygulanmaktadır.
Bu sayede bağımlıların sosyal medyadan uzak kalması ve psikolojik açıdan rahatlatılması hedeflenmektedir. (http://www. ntvmsnbc.com /id/25301927/, 04.09.2013)
SONUÇ
Yeni medya çağına girişle birlikte etkileşimli web teknolojileri önem kazanmaya başlamış ve global ağ olarak bilinen internet hayatın her alanına girmiştir. Birçok çevrimiçi işlemin yapılmasına imkân veren internet sosyal paylaşım ağlarının gelişim göstermesiyle birlikte daha popüler bir hale gelmiştir. İletişim, veri ve bilgi paylaşımına imkân veren sosyal paylaşım ağları sunduğu cazip imkânlar nedeniyle her yaştan her kesimi etkilemekte; bireyleri sanal dünyaya bağımlı bir hale getirmektedir. Bireylerin sürekli Facebook, Twitter, MySpace, Google+, Pinterest… v.b. gibi sosyal paylaşım ağlarında bulunmak istemeleri ve bu ağlara yoğun ilgi göstermeleri sosyal medya bağımlılığı olarak ifade edilmektedir.
Sosyal medya bağımlılığı daha çok gençleri etkisi altına almaktadır. Ekonomik problemler, psikolojik sorunlar ve fiziksel eksiklikler bireylerin reel dünyadan kaçarak sanal dünyaya sığınmalarına neden olmaktadır. Ancak bu durum sosyal ilişkilerin bozulmasına neden olmakta ve bireyleri pasifize etmektedir. Ailelerin sosyal medya konusunda bilgi sahibi olmaması ve çocuklarını bilinçli bir şekilde yönlendirememesi sosyal medya bağımlılığını tetlkleyen başlıca nedenler arasında yer almaktadır. Sosyal medya bağımlılığı, sosyal paylaşım ağlarında kontrolsüz bir şekilde vakit geçirme ve erişimi önleyememe olarak ifade edilse de bu soruna yönelik kesin bir tanı konulmamıştır. Dolayısıyla bir kişiyi sosyal medya bağımlısı olarak nitelendirmek oldukça güçtür. Sosyal medya bağımlısı olan birey gerçek ve sanal ayrımını kaybederek toplumsal hayattan kopuş noktasına gelmektedir.
Görüldüğü gibi keskin hatlarla sınırları çizilmeyen sosyal medya bağımlılığı günümüzde sıkça karşılaşılan psikolojik bir sorun olarak nitelendirilmektedir. Dünya genelinde yapılan çalışmalar bu tezi destekler niteliktedir. Sosyal medya bağımlılığının önüne geçilmesine yönelik farklı tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Ancak sosyal medyaya yönelik bilincin baştan kazandırılması şarttır. Bu noktada medya, eğitim ve sağlık kurumlan bir arada hareket etmeli ve halk bilinçlendirilmelidir. Yerel yönetimler tarafından düzenlenecek eğitici seminer ve programların da sosyal medya bağımlığının önlemesine yönelik önemli katkı sağlayacağını söylemek mümkündür.
Yazan:Yrd.Doç.Dr.Ali Murat Kınık
Kaynak:Sosyal Medya Araştırmaları 1,Çizgi Yayınları(2013),syf:86-98
Editörler:Doç.Dr.Ali Büyükaslan – Yrd.Doç.Dr.Ali Murat Kınık