Müslümanların Asli Görevi

Yaşamaya yani hayata sahip çıkmak müslümanların aslî görevi olsa ge­rek. Çünkü onlara Allah’ın ipine sıkıca sarılmaları emre­dilmiştir, yani hayy olanla hayat bulacak insanlar müslümanlardır. Bu anlayış içinde hayat ve ölüm birbirine ya­bancı iki bölge olmaktan çıkar. Ne var ki çoğu kimse için hayat saadet, ölüm felâket anlamına gelir ama yine de her iki kavram anlamdan […]

Daha fazla oku
Adalet

İnsan etik, politik, estetik, psikolojik ve sosyolojik yanlarıyla bir­likte, her şeyden öte kâinata ve Allaha açık bir varlık olarak, kendisini ifade etmek ve gerçekleştirmekle yükümlü bir varlıktır, işte adalet, insanın tüm bu veçhelerinin birlikte ve bir bütün olarak değerlen­dirilmesi anlamına gelmektedir. Yoksa amaç, salt biçimsel anlamda bir matematiksel eşitliğin sağlanması değildir. İslam, elbette liyakate önem […]

Daha fazla oku
Modern Batı Medeniyetinde Silikleşen Zaman Mefhumu

Machiavelli’nin ortaya koyduğu ve Geothe’nin Faust’unda pekiştirdiği ve Modem Batı Medeniyeti’nin bizzatihi zihniyet olarak kendi olan ‘insan tipi’, Sanayi Devrimi sonrası oluşturduğu doyumsuz bir üretim-tüketim zaman mefhumunu bir başka mefhum olan ‘hız’ ile silikleştirmiştir.Modern Batı Medeniyeti’nin dünya sistemini de kurguladığı bu yapıya eleştirel olarak bakan bir çok düşünür, bu yapının ortaya koyduğu şehir kurgusunu,ticaret kurgusunu,eğitim […]

Daha fazla oku
Batı’nın Ruhu

Batı’nın başarı formülleri üzerine pek çok fikir insanı, düşünce beyan etmişti. Necip Fazıl’a göre Batı’nın dayandığı düşünce formülü şuydu: Yunan+Roma+Hristiyanlık=Batı Medeniyeti.” Necip Fazıl’a göre Batı, ruhunu tamamen kaybetmiş ve kuru bir akla teslim olmuştur: “Batıyı Doğuyla beraberce, lif lif, en mahrem köklerine kadar muhasebe etmiş bir idrakin varacağı hüküm, Batının, geniş madde planıyla baştan başa […]

Daha fazla oku
Şimdinin Vakitsiz Seferberliği

Hasanali Yıldırım (…)Günümüzde de dünyanın bütün çocuklarının masal dinleyerek büyüdüğünü mü umanlardansınız yoksa? Hangi çocuk ruhu, en çok gereksindiği evrede hayalimi kışkırtan ve onu insan-toplum-nesne ilişkilerine farkettirmeden hazırlayan, zihnini dünyaya ayarlamasını kolaylaştıran masalların yokluğunun bıraktığı boşluğu bir benzeriyle doldurabilir? Hangi şey, varolmayan tiplemelerle dolu bir olay örgüsü üzerin- den varolanlar dünyasına özgü gerçekleri işaret eden […]

Daha fazla oku
Resmi Tarihin Oluşumu

Tanıl Bora resmi tarihin oluşumunu iki evreye ayırır;’’Doruğunu Türk Tarih Kongresi(1932) oluşturduğu (romantik) denilebilcek evre ile,2-Türk Tarih Kongresinden(1937) başlatabilceğimiz,1950’lere kadar uzanan ikinci evre.İlk evrede kadın kadın,Türk Tarihinin idealleştirilmesi ve etnisist bir tarihçilik hakim.İkinci evrede ise tarihsel  mitos üretiminde bir durulma söz konusu;mamafih devlet mitosu tahkim ediliyor ve ilk evrede üzerinden atlanan Osmanlı tariihi daha fazla […]

Daha fazla oku
Tanzimat Dönemi Çelişkileri

Tanzimat, öncesi, dönemi ve sonrasıyla çelişkilerle dolu bir dönemdir. II. Mah­mut’un gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki yenilikler, toplumda infiallere neden ol­muş, toplum hem padişahı hem de yenilikleri hoş karşılamamıştır. Padişaha ‘Gavur Padişah’ demesi, padişahın diniyle ilgili bir durum değildir: Getirdiklerinin topluma uymadığını göstermek içindir. İkinci Mahmut’un bu kadar ra­hat hareket edebilmesi, karşısında herhangi bir gücün olmaması nedeniyledir. […]

Daha fazla oku
Batı’nın ‘Modern’Ie İmtihanı

Gerçek, objektif olmayı daima kendisine saklar. Modernlik, Batının insanlığa armağan ettiği bir kavram. Kavramı, Reform’a ve Rönesans’a izafe edenler de var, Sanayi Devrimi’ne de. Her ne olursa olsun modernlik uzantıları itibariyle Batı’da gelenekten hem çok çekti hem de ona olduğun­dan çok çektirdi, desek pek de abartmış olmayız. Genelde Reform, kısmı olarak ise Rönesans, Batı’nı n […]

Daha fazla oku
Değişme Kuramlarının Gözden Geçirilmesi

Toplumsal değişme, oldukça karmaşık ve çokyönlü bir süreçtir. Bu olguya iki fark­lı perspektiften bakmaya çalıştık. Bir genelleme yapacak olursak modernizm, toplum­sal değişmeye olumlu bir perspektiften bakmakta ve özenle olumlu olguları seçerek bi­ze tozpembe bir dünya sunmaktadır. Şu an için sefalet ve yoksunluk içinde olan insan­lara “bekleyin”, “‘uzun vadede modernleşmenin meyvelerinden siz de faydalanacaksınız” diyor. Dünyamızdaki […]

Daha fazla oku
Postmodernizm Hakkında

Aslında postmodernizm, modernitenin özgürlük, kardeşlik, eşitlik, gibi idealleri­nin gerçekleşmesinin mümkün olmadığının, zihnimizde kurduğumuz tozpembe bir dünyanın gerçekte bulunmadığının görülmesi üzerine ortaya çıkmış bir özeleştiri sa­yılabilir. Esasen postmodernizm, bazı modern olguların izolasyonundan cesaret almıştır. Mesela o, işçi hareketlerinin geri çekildiği ve kapitalizmin aşırı tüketici dina­miklerinin karakterize ettiği bir dönemin ürünüdür. Postmodernizm, moderniteyi eleştirirken genelde her şeyden […]

Daha fazla oku