Batı’da Düşünce: Peşine Düşülen Güzelliktir

İnsan önceki çağlardan daha iyi makinelere sahip olmakla övünür ve bunu ge­lişme olarak değerlendirir. Her türlü vesayet yokluğunun, kişisel özgürlüğe ka­vuşmanın belirtisi addeder. Ortaçağın sonlarından itibaren beslediği özlemlerin gerçekleştiği yıl olarak 2000’i gösterir. Oysa bu yıl özgürlük ve mutluluk uğrun­da verdiği mücadelenin tamamlanması ve zaferin elde edildiği bir tarih değil, bi­lakis insanın artık insan olmadığı, […]

Daha fazla oku
İnsanın Özgürleşmesi

Özgürlük, kapitalizm ya da maddecilik tarafından anlaşıldığı hâliyle doyum, tüketim ve hedonist serbestleşme olarak anlaşılmamalıdır. Hatta tam aksine özgürlük, her şeyden önce bir vazgeçme, müs­tağnilik, feragat, özveri, dayanışma ve paylaşma becerileridir. İnsan ise, kendisine sunulmuş olan refahtan yararlanma kapasitesince, yani batılı normlar tarafından ölçüt alındığı gibi birtakım maddî tüke­tim kıstasları ölçüşünce değil, tam aksine, bu […]

Daha fazla oku
Ölümün Olmadığı Bir Hayat?

Ölümün olmadığı bir hayatta çatışma, imtihan, tekâmül, kahramanlık, esaret, kurtuluş, özgürlük, aşk, tra­jedi; iman-küfür ve hak-batıl çatışması… kısacası insanı insan kılan tüm değerler anlamını yitirecektir. Ölümsüzlüğü talep, aslında ha­yatı trajik kılan o bıçak sırtında yaşamaktan, ya da bir başka deyiş­le “havf ile reca” arasındaki bir hayattan kurtulmak; bir anlamda kon-formist bir muhafazakârlıktır. Ucunda ölüm olmayan […]

Daha fazla oku
Tevhidi Mücaadele Ekseni

Tevhidi açıdan Allah, sürekli bir faildir. Ama İslam tümtanrıcı değildir. Yanı Allah ile kâinat ilişkisi bir özdeşlik ilişkisi olmayıp, ya­ratıcı ile esen arasındaki illiyete dayanan bir ilişkidir. Ama bu bir neden-sonuç ilişkisi gibi anlaşılmamalı; çünkü nedensellik ilişkisi dünyava ait bir kavramdır, yani yaratılmışlar arası bir ilişkidir. Doğal ola­rak eser, yaratıcısına işaret eder. Ancak dünya bir […]

Daha fazla oku
Kişi Ancak Kendi Emeğinin Karşılığını Mülk Edinebi­lir

Kişi ancak kendi emeğinin karşılığını mülk (temlik) edinebi­lir. Buradaki temlik kavramı, maddî olmaktan çok manevî kaza­nanlara işaret eder. Bu anlamda salih amel, Marxizmin praksis, ya da kapitalizmin üretim kavramlarını da aşan bir şümûle sahiptir. Çün­kü her iki kavram da, temelde maddî kazanımları ifade etmektedir; en fazla bu kavramlar insanın üretimsel eylemliliği içerisinde man­evî yönlerinin de […]

Daha fazla oku
Teknoloji ile Gelen Modern Hayat ve Öncesi

Bilim ve teknoloji 20. yüzyılın ortalarına kadar bir fatih edasıyla toplum hayatında yer etti. Modern bilimin  doğduğu 17. yüzyıldan 20. yüzyılın ortalarına kadar  dünya ölçüsünde eskiye galebe çalan bir yeniden sözedilebiliyordu. Fakat modern hayat katettiği her merhalede insan hayatını öylesine değişikliğe uğrattı ki bilim ve teknolojinin güdümüne girmeden yaşanılan zamanlar hatırlanamıyacak kadar geride kaldı ve […]

Daha fazla oku
Suç ve Ceza, İslam ve Beşeri Sistemlerin Farkı

Kapitalist sistemin babaları, suçu toplumsal bir vakıa olarak, ön­sel bir kabulle benimsediklerinden, bunların yaptıkları tek şey suç­luyu evcilleştirmek ve toplumsal dengelerin karmaşıklığıyla suç ol­gusunu toplumsal dengelerle karşılamak yoluyla toplumsal bir ger­çekliğe dönüştürmektir. Çünkü kapitalizmin ve beşerî sistemlerin temel hayat felsefeleri, suçu yadsımayı mümkün kılmaz. Bu siste­min egemenleri, maddî değerleri, sömürüyü, beşeri egemenleşme ve doyum isteklerini […]

Daha fazla oku
İnsan ve Kainat

İnsan boş bir uzayda değil, remizlendirilmış, donatılmış, hazır ve anlaşılır kılınmış bir uzayda yaşamaktadır. Bu uzay birçok değerler sistemi içer­mektedir. Her bin ortak ve farklı dilleri (temel dönüşüm ve çevrim elemanlarına) sahip olan bu değerler sistemleri, insan zihni ile de dö­nüşümsel bir anlaşılırlık çevrimbirimlerine haizdir. Yani insan zih­ni, kâinatı birtakım işaretler ve simgeler yoluyla tanımakta […]

Daha fazla oku
İnsan’ın Özgürlüğü İlahi Hakikatleri Yaşamasındadır

Ne gariptir ki,insan ya kendi yaptığı nesnelere tapıyor, kendi üret­tiği değerlere veya kendi bilincinin ürünlerine, geçmişine ya da ge­lecekteki beklentilerine ya da kendisinden daha aşağı düzeyde bu­lunan yaratıklara, veya bir kadına ya da bir erkeğe. Kendi yarattığı değerlerle oyalanmak, bununla yetinmek istiyor. Oysa değerler aş­kın olduğu, ilahî hakikatin bir ışığı olduğu sürece yol gösterir ve […]

Daha fazla oku
İnsan Yürüdükçe Yücelecek ve Beşeriliğinden Sıyrılacak

Hz.Ademe, bir anlamda kendisini anlamaya, tanımlamaya, kendisini ortaya koymaya çalışmaktadır.Çünkü sınırlarını ortaya koymadan, bir tanımlama yapamayız; dolayısıyla düşünsel-kavramsal bir faaliyet kadar, bir yurtlanma çabasına da girişemeyiz. Bir anlamda Adem’i yurtsuzlaştıran,yani cennet yurdunu yitirerek, dünya yurduna düşünen de,onun bu ‘’sınırı geçme çabası’’ değil midir?Oysa Allah ona öğretmekte,yol göstermekte ve vahyetmektedir.Göklerin ve yerin ışığı,nuru,zaten o değilmidir? Oysa […]

Daha fazla oku