Teklifin Hakikati – İslam Düşünce Geleneğinden Hareketle Bir Değerlendirme

ÖMER TÜRKER Birincisi, Fârâbî, Ebû Süleyman es-Sicistânî, İbn Sînâ ve  İbn Rüşd gibi Meşşâî filozoflarca temsil edilen teklif teorisidir. Bu teori, filozofların varlık tasavvuru çerçevesinde anlam kazanır ve bilhassa Fârâbî tarafından geliştirilen nübüvvet teorisi doğrultusunda ayrıntısı şekillenir. Filozoflar, Tanrı-âlem ilişkisini hiyerarşik bir düzende nedensellik ilkesine göre açıklar. Varlığı zorunlu olan nihaî sebep olarak Tanrı, mevcutlar […]

Daha fazla oku
Ne ile Mükellefim? Mükellefiyet Bireysel mi Toplumsal mı?

TAHSİN GÖRGÜN 1. Nesefi akaidine “ehl-i hakk şöyle dedi” şeklinde başlamak­tadır. Burada iki kavram önemlidir, birisi hakk diğeri ehli haki­kati söyleyebilmenin ön şartı, o hakikate inanan bir toplumun mensubu olmaktır; bu mensubiyet insana hakikatle irtibatım enfüsî bir tecrübe olmaktan çıkararak, iştirak üzerinden ger­çekleşen yakîni temin eder. Toplum, bir vahdet cihetine istinad ettiği için, vahdet ciheti […]

Daha fazla oku
Varlık ve Ahlâk

1.Özneler olarak biz, olup-bitmiş, hazır, duruk bir zâtiyete sahip değiliz hiçbir şekilde. Biz, kendimizi, kend ’oluş suretinde ve dahi varlığı/mızı kat ede ede, tabakadan tabakaya geçerek kazanırız – her dem yeniden ve yeniden yaratılırız, nasıl ki içinde devine-dura ola-geldiğimiz dünya da öyle ise. Dünya-da, bura-da, bu-ara-da bulunuşumuz, bir kitabın raf- ta öylece-durması misalince yer almaz […]

Daha fazla oku
Rene Guenon – Doğu ve Batı -Notlarım

  Cahil adam, en azından, fırsatını bulursa, öğrenme imkanını muhafaza etmektedir; cahilin bakir bir «aklı selimi» vardır ki bu, genellikle yetersiz olduğunun şuurunda olmasıyla birleştiğinde birtakım budalalıklar . yapmasına mâni olur. Buna karşılık, yarım-öğrenimden geçmiş adamın- kafası hemen her zaman bozulmuş olur ; bildiğini sandığı şeyler öyle bir yeterlilik duygusu verir ki ona, ne olursa […]

Daha fazla oku
İyi ve Kötünün Temeli: Akıl mı, İrade mi?

  Yazar: Asım Cüneyd Köksal* Platon, Euthyphron diyaloğunda Sokrates’e şu soruyu sordurmuştu: “Dine uygun olan şeyi tanrılar, dine uygun olduğu için mi hoş görürler, yoksa bu, tanrılar hoş gördükleri için mi dine uygundur?”1 Soruyu modernize ederek şöyle de sorabiliriz: “Bir eylem iyi ve değerli olduğu için mi Tanrı tarafından emredilmiştir, yoksa o eylem Tanrı onu […]

Daha fazla oku
Bir Filozof Müfessir M.Hamdi Yazır

Prof. Dr. Süleyman Hayri BOLAY  Elmalılı Hamdi Yazır Kimdir? M. Yazır, 1294 senesinde Antalya’nın Elmalık kazasında doğmuştur. Anası Fatma Hanım, babası Gölhisar’ın Yazır köyünden Numan Efendi’dir. Hamdi Efendi ilkmektebi ve Rüştiye’yi Elmalı’da bitirmiş; 1310 senesinde İstanbul’a gelmiş ve devrin tanınmış âlimlerinden olan Kayserili Hamdi Efendi’den ve diğer tanınmış bazı hocalardan dersler görmüş, 1324 senesinde Ba- […]

Daha fazla oku
Emperyalist Epistemolojik Tasavvur

1 Tarihsel bir pratik olarak emperyalizmin Batı medeniyetinden ve Batı’nın evren anlayışından bir sapma olduğu iddia edilir. Yani kendi sorunlarını dünyanın geri kalanına ihraç eden ve diğer uluslar üzerinde hegemonya kuran emperyalist çözümün, yönetim felsefesi olarak demokrasiyi, ekonomik dü­zen olarak laissez-faire’yi ve evrensel felsefe olarak rasyonalizm ve hümanizmi benimsemiş Avrupa’nın liberal, hümanist ve aydınlanmış bir […]

Daha fazla oku
Kalemin Göstergesi, Göstergenin Oyunu – Modernite, İçkinlik ve Yapısöküm

İslam’m Tevhid paradigmasına göre Tanrı, dün­yayı -hem insanlığı hem de doğayı- yok iken var ettikten sonra, ne ikisinden birine yerleşti ne de on­ları tamamen terk etti. Tanrı dünyayı önemsemek- te, ancak Yaratan’ı yaratılandan ayıran bir mesafe bırakmaktadır. Bu, diğer birçok düalitede (örneğin, beden-ruh, erkek-dişi) yankılanan temel bir insanlık-doğa düalitesi ile sonuçlanmıştır. İnsanlığın var­lığı bu mesafenin […]

Daha fazla oku
Ahmed Güner Sayar – A.Süheyl Ünver’le Sohbetler (7. XII. 1968 – 25. XII. 1985) -Notlar

Kimse vazifesini tam yapmıyor.Kimse, bu yüzden bahtiyar olamıyor. Sayfa 165 Zengin deniyor amma, serveti kendinden değil. Sayfa 70 Amiş Efendi’den dedemin kaydettiği bir diğer sözünü bana yazdırdı, kendisi de yazdı: “Olan olmuş, olacak da olmuştur. Olacak bir şey yoktur.” Sonra, bu sözün altına dedemin düştüğü notu okudu: “Amiş Efendi, 20 Şaban 1338 (9 Mayıs 1920’de […]

Daha fazla oku
Şâhid-i Ma’nâ Benim, Kimdir Asıl Söz Sahibi?

  Bismillâhirrahmanirrahim. Allaha hamdolsun ki Kelâm-ı Kadîmi ile Âdeme hitab etmiş. Ve beşeriyete o Kelamın nûrunu teblîğ eden Muhammed’e salat ü selam olsun: İşte o Kelam-ı Kadim’den bir ayet: “Haleka’l-insân; allemehu’l- beyan “: Hak yaratdı insanı; talim etdi beyanı.“ Bir başka âyetde diyor ki: Güzel kelime kökleri yeryüzünde dalları gökyüzünde büyüyen bir ağaca benzer.Bakara suresinde […]

Daha fazla oku