Beyhude Çırpınışlar

…’Ortaçağ Avrupası’nda kilise düşünceyi tekeline al­mış, insanı diğer canlılara ve tabiata hakim kılan aklı kelepçelemişti. Bunu kırmak, eski Yunan ve Roma eserle­rinden de faydalanarak çok farklı nitelikle hitaplar yaz­mak, Aristo mantığının karşısında hür bir mantık oluş­turmakla Rönesans doğdu. Bizde ise düşünceyi tekelleri­ne alan dinî kurumlar Engizisyona benzeyen mahkeme­ler kurulmadı. Akıl, düşünce, ilim dinimizin asıl kaynak­larında […]

Daha fazla oku
Allah’sızın(Allah’ı Tanımayan’ın) Akıl ve İlim iddiası

Allah’sızın(Allahı Tanımayanın) akıl ve ilim iddiası ise, vaktiyle her insanın bir yıldızı bulunduğuna ina­narak gökyüzünü insanların oyuncakları ile doldurup da öğünen il­kel düşünüş kadar gülünç ve onun kadar acınacak bir davranıştır. İslâm ruhunun şaşkın davacıları, bir sürü büyücünün önderliği ile büyük şehrin kalın duvarları arasında homurdanan makinanın sefa­hatine sığınmış bir din hayatı arıyorlar. Dost terkedildikten […]

Daha fazla oku
Aşkın Şânı, Kendisinden Başka Herşeyi Unutturmaktır

Para ile şöhreti, devletle serveti seven, bunların getirdiklerinden başka hiçbir şeyi sevmez. Onun Allah sevgisi de yalandır. Cihad yolunda yürüyen, ne yakınlarını, ne zümresini, ne de kendi istikbâlini düşünür. Hakk’a doğru yürüyüşte, Hak’tan başkasına bakılmaz. Aşkın şânı, kendisinden başka herşeyi unutturmaktır.’ Nurettin Topçu,Kültür ve Medeniyet

Daha fazla oku
Benlik

Etrafımızda zenginlikte paşa, şöhrette paşa, profesörlükte pa­şa, kudrette paşa nice yüzlerce insan peyda oldu. Neden bunların hiçbirinde “adam olmak” dininin bir müjdecisi, bir velisi veya bir havarisi olsun görülmüyor? Çünkü adamlığa götürecek olan yolu kaybettik. O yol kendi içimize doğru iniyordu. Düşünce dediğimiz bizdeki gerçek harekete açılan bir yolun adı “iç gözlem”dir. îç gözlem demek, […]

Daha fazla oku
Müslüman Üniversiteleri

“..Müslüman üniversiteleri [sözgelişi Nizamulmülk medreseleri}, dünyada, ilim, eğitim, öğrenim ve araştırmada öncülük etmek-teydi. Bütün bilgi alanları onların ellerindeydi ve onlar, o zaman elde edilebilecek bütün bilgilere ulaşıyor ve bu bilgileri de tekrar halka ulaştırıyorlardı. O zamanın üniversiteleri, günümüzün çağdaş üniversiteleriyle kıyaslandığında elbette ki farklıydı, ama bu medreseler, o zaman, dünyanın en aydınlık, en donanımlı kurumlarıydı. […]

Daha fazla oku
Oruç ve İnsan

Kudema, insanın derunî seyahatının ibadet salıyla mümkün olduğunda hem fikirdir. İçer’deki okyanusun derinliği, dalgaların haşmet ve azameti, yolların iniş ve çıkışı, üzerinde yol alınan ibadet kayığının güçlü olmasını talep eder. Her bir şey’in kulluğu/ibadeti ne-üzerine-halk edilmişse o şey üzerine, kısaca doğasına uygun olarak varlığını sürdürmesidir. Bir taşın ibadeti taş-olmaklığına, bir ağacın ibadeti ağaç-olmaklığına, bir arının […]

Daha fazla oku
Hz.Mevlana’nın Bir Beyt’i ve Düşündürdükleri

Hz. Mevlana’nın birkaç beytinin açıklanması bile, asırlardan beri çektiklerimizin hepsine birden çözüm şekli getirebilirdi. Şöyle ki: Hz. Mevlânâ: “Mânevî ilimler kâfi ve yeterli olsa idi –âlem halkı âtıl (hareketsiz) ve bâtıl (yanlış yolda) olurlar idi.” buyuruyor. Açıklaması: Mânevî ilimler yetse idi demek, maddî ilimler, yâni teknik ilimler, teknik eğitim ve öğretim, başka bir ifadeyle müsbet […]

Daha fazla oku
Modern Müslüman’ın Dengesizlik Problemi

Meşhur pergel metaforu. Pergelin bir ayağı sabit. Bu sabiteden öbür ayağı yetmiş iki âlemi dolaşıyor. Bugün modern Müslümanın en büyük problemi, pergelin iki ayağının bir yerde sabit olması, hiçbir yere hareket edemiyor olması, dolayısıyla, radikalizme yönelmesidir. Bana göre, el Kaide’nin Islâm anlayışı, iki ayağı sabit bir İslâm anlayışı. Yorum yok, hiçbir şey yorumlayamazsın. Ya kabul […]

Daha fazla oku
Fetih

Bu, Plutarhos’un rivayeti: Bir gün, Pyrrhus yer­yüzünü almak için düşler kuruyordu: “Önce Yunanistan’a baş eğdireceğiz” diyordu. -Ya sonra? Diye Cineas sordu. -Sonra Afrika’ya el atacağız. -Afrika’dan sonra? -Asya’ya geçeceğiz. Anadolu’yu, Arabistan’ı alacağız. -Sonra? -Hindistan’a kadar gideceğiz. -Peki, ondan sonra? -Ah, dedi Pyrrhus, ondan sonra dinleneceğim! -Niçin? Diye sordu Cineas. Niçin şimdiden dinlen­miyorsun? (S. de Beauvoir, […]

Daha fazla oku
Rüzgâr ve Tayfun: İtidal ve istikrar Üzerine

Acelemiz olduğunu söylüyoruz. Acele ediyoruz. İşlerin, insanların ardından koşmaya, yetişmeye çabalıyoruz. Ama içimiz gene de, tatminsiz, çünkü biliyoruz ki, yetişemediğimiz, yarım bıraktığımız, yarım bırakmak zorunda kaldığımız işlerimiz, tamam­layabildiklerimizden daima daha az görünüyor. Bir de, içinde yaşadığımız çağın “hızlı” diye nitelenmesi, bizi, baş döndürücü bir hız girdabının içine sürüklemeye yetiyor, işimizin daima biraz daha aceleyle ve […]

Daha fazla oku