Osmanlı Medreselerinde Bilim Yok muydu ?

………….. Doğrudan Osmanlı medreselerine gelmek istiyorum. Yine bir iddia mevcut ortalıkta: Osmanlı medreselerinde bilim yoktu; daha çok dinî ilimler vardı. Hatta Baron de Tott’un bir sözü var; bir Molla’ya “Bir üçgenin iç açılarının toplamı kaçtır” diye sordum. O da “üçgenine göre değişir” diye cevap verdi. Ne dersiniz? İ.Fazlıoğlu:Öncelikle, insan kendi medeniyetine ilişkin konuşurken taraf olmak […]

Daha fazla oku
Kendimiz, derdimiz; niyetimiz, seferimiz; bilgimiz, azığımızdır…

……… Bir mümin için asıl olan Hayat’tır; dünya ve âhiret yalnızca birer sıfattır; sıfatı bırakıp mevsûfa, dolayısıyla zâta bakmalıyız. İnsân kuldur; muhâlif değil… Kul olmak ise, Varlık dâiresindeki her bir var-olanın, var-olma koşuluna uygun eylemesidir. İnsanın var-olma koşulu, düşünmedir/bilmedir; bu nedenle halîfedir; yani muhâtabtır; mükelleftir; mesûldür. Nitekim bu hakikati Âşık Paşa, Garîb-nâme’de şöyle dile getirir: […]

Daha fazla oku
İslam Perspektifinden – Kadın ve Erkek

Ey İnsanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık.Allah indinde en üstün olanınız, takvada en ileri olanınızdır. (Hucurat, 13) Hiçbir gelenek, dini ve sosyal hayatta erkekle kadın arasındaki ilişki gibi temel bir soruya bigane kalamaz; Keza, İslâm geleneği de bundan istisna edilemez. Aksine, Kur’an’ın açık öğretileri ve Peygamber hayatının yönlendirici ilkeleri üzerinde yükselen geleneksel […]

Daha fazla oku
Zafer

  Bir millet zafere kavuşmak istiyor. Bir insan zafere kavuşmak istiyor. Milletlerin ve fertlerin hayatı her adımda bu istekle idare ediliyor. Bir millet, bir diyar, bir ülke istiyor. Bir milletin insanları para, mevki, şeref, aile ve dâva istiyorlar. Gazeteler bu zaferleri yazıyorlar. Halk kütleleri bu zaferleri alkışlıyor. “Filân adam şef, başkan oldu… Filân pehlivan birinciliği […]

Daha fazla oku
Batı’ya Bakmak Zorunda mıyız ?

Dostovevski, “Avrupa’ya bakmakla kendimize nasıl bakacağımızı öğrenmeliyiz” diyordu. Bizim yerli, sağcı Batıcılar da buna benzer bir tezi savunur. Fakat Müslümanlar için durum farklıdır. Biz, Avrupa’ya, Batı’ya bakarak yalnızca onları öğrenmiş oluruz; kendimize bakmanın yöntemi için Batı’ya bakmamız gerekmez, İslâm’a bakmak yeterlidir. Fakat zulmün ne olduğunu öğrenmek için Batı’ya bakmak zorundayız. Ancak zulmü öğrenmekle onu benimsemek […]

Daha fazla oku
Şüphe

Şüphe, mahiyeti gereği teselsül eder. Şüphe, vehmin türevidir. Dolayısıyla şeytanî bir olgudur. Şüphe,tefrit içinde sürekli olarak alternatifler getirir, bu yüzden, şüphe ile olumlu bir yola koyulmak mümkün değildir. Duracak gibi olduğu, kendine bir son verecek gibi göründügü her merhalede, o, kendine yeni (fakat gerçekle muhal) sorular yöneltecektir. Şüphe, bu yüzden tevekküle karşıdır. Tevekkül, akıl çerçevesinde […]

Daha fazla oku
Cuma’nın Anlamı

    İslâm ruhunun yeniden doğuşunda, ruhumuzun İslâmla yeniden aydınlanışında, ölü kalblerimizin dirili­şinde, cumayı, cuma namazı etrafında toplanan gücü, yoğunluğu anlamak ve kavramak, belki de, en önemli «harekete getiren ilk motiflerden biri olacaktır. Cuma, belki de bir gün Asya’da ve Afrika’da müslümanın direnişinin ilk adımı olacaktır. Cuma, kendisine açılan yeni dünyalarda islâmda dirilmenin ilk tohumu […]

Daha fazla oku
Orucun Ruhu

  Yahudilikteki ve Hristiyanlıktaki perhizler artık tıbbın malı olmuştur. Tıp, ne zaman ve nelerden perhiz edileceğini aşağı yukarı kesinlikle söyleyebilmekte ve gerektiği zaman hastaya öğütlemektedir. Bu dinlerde perhizden tıbbın alanına girmeyen hiçbir şey kalmamıştır. Ama oruç öyle değildir. Tıbbın da onaylayacağı faydaları dışında o yine başlı başına bir tapınma olarak kalmaktadır. Bu, orucun, bedeni sıkıya […]

Daha fazla oku
Bir Kişiyi Dirilten

Bir kişiyi öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir, bir kişiyi dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibidir” der Ulu Kur’an. İslâmdan başka hiç bir din, hiç bir görüş, hiç bir ideoloji, hiç bir doktrin, Kur’an’dan başka hiçbir kitap, insancılığın ve insana değer vermenin bu son sınırına varamamıştır. Bir kişiyi, her kişiyi bütün insanlığın özü kabul etmektir bu. Her […]

Daha fazla oku
Sürekli Mucizeler

  Öbür peygamberlerin mucizeleri kendi çağlarında görünmüş ve tamamlanmış, doğup batmış mucizeler­dir. Gerçi mucizenin tesiri sürüp gitmiştir kendisi sür­mese de. Hz. Musa’nın mucizesi büyü ve büyücüler, kâ­hinler devrini kapamıştır. O mucizeden sonra büyücü­lük bir daha dirilmemecesine ölmüştür. Hz. İsanın ölü­yü diriltme mucizesi de ancak kendi çağdaşları tara­fından görülebilmiş, tesiri de sembolik bir tesir olarak dinin […]

Daha fazla oku