Propaganda ve Hakikat

Propaganda, bir güç ve bir sanattır, bunu itirafa mecburuz. Ama, kim ve hangi düşünür, hangi aklı başında bir bilgin kalkıp da bize propagandanın hakika­tin bir zorunlu unsuru, parçası olduğunu söyleyebilir. Ey zalim çağ, çağımız, yirminci yüzyıl! Hangi çağ senin kadar hakikatı arka plana atmak için propagan­daya dayanmıştır. Propaganda, hakikati duyurma olduğu ölçüde meşru kabul edilebilir. […]

Daha fazla oku
Düş ve Gerçek

  Nice düşler vardır, gerçeklerden daha gerçektir. Çünkü gerçekler dediğimiz şeyler, gelecek zaman rüz­gârının ufak bir üfürüşüyle savrulup giderler. Düşle­nen nice şeyler de, bin engeli aşarak, pürüzleri aralaya­rak yavaş yavaş kaderlerimize yaklaşır ve gerçekleşir; gerçekleşir gerçekleşmez de temellenir ve kalır. Nice zalim doktriner düşler uğruna, nice gerçekler hallaç pamuğu gibi atılmış, nice ocaklar sönmüş, nice […]

Daha fazla oku
Doğru Olan

  Tabiata baktığımızda, Allah’ın, yaratıklarına soy­larını sürdürmek için adeta eşsiz bir güç bağışladığını görürüz. Yararlı ya da zararlı nice kuş, böcek ve bitki­nin, yaşamak, nesillerini sürdürmek için ne kadar tut­kuyla bir savaş verdiklerine bakınca, bu bağışın, aklı aşan çapını az çok anlamış oluruz. Ne kışın dondurucu soğuğu, ne yazın yakıcı sıcağı, ne fırtına, ne. sel, […]

Daha fazla oku
Yüce Sorumluluk

  Hayatta, çoğu kez, kaçış, beklenenin aksi sonucu  doğurur. Toplum hayatında, sorumlulukları sırtından  atan, sorunları çoğaltmaktan, böylece de her kişinin  de, bizzat kendisinin payına düşecek yükü de arttırmaktan başka bir şey yapmış olmaz. İnsan sorumluluk yüklenmesini bildiği, sorumlulukları omuzlamaktan kaçınmadığı ve bu sorumlulukları karşılayabildiği ölçüde değerlenir. Bir toplum, sorumluluğa duyarlı insanların topluluğu olduğu sürece yükselir […]

Daha fazla oku
İleriyi Görmek İçin

  İnsan en yanılan yaratık olduğu gibi, en uzağı gören yaratıktır da. Hayvan da, içgüdüsüyle, şimdiki za­manı ve gerektiği kadar da ileriyi görür ya da öngörür. Ama, akıl, bu içgüdünün direkt doğrultusunu do­lambaçlara çevirdiğinden kimi zaman yanılgıların kay­nağı olur. Kimi zaman da içiçe girmiş düğümleri, kör­düğümleri çözecek kadar (hesaplı ve hünerlidir. Ama öngörü, ya da […]

Daha fazla oku
Düşünce ve Hayat

  Hayat, düşünce üretir; düşünceden hayat doğar. Bu, bir yaradılış mucizesidir. İnsan hayatla düşünceyi adeta özdeşleştiren, düşüncenin âteşini kuran, hayat düşüncesini yaşayan ve düşüncede hayat arayan var­lık… Düşünce, çok yöne açılma özelliğini taşıyor. Bir yanıyla, cezbeye,bir yanıyla duyguya, sezgiye açılır. İnsan melekelerinin tam orta noktasında duran, hepsi­ne açık, ve hepsinin de biıbiriyle ilgisini sağlayan bir […]

Daha fazla oku
Zaman ve İnsan

  Zamanın problemleri hızla eskiyor ve bu problem­lere bağlı kimi tartışmalar, giderek anlamsızlaşıyor, gü­lünçleşiyor, traji-komik bir görünüm alıyor. Günü geçmiş çözümlere takılıp kalmış olanlarsa, zamanın dışında, olay akışının ötesinde kendi dünya­larında yaşayıp kavruluyorlar. Bu, zamanı aşma, ya da zamanın üstüne çıkma değil, düpedüz zamanın altında kalmahalidir. Zaman, insanoğlunun soyutlama ve somutlama arasında kurduğu bir köprüden […]

Daha fazla oku
İslam Disiplini

İslam, kişinin özel çalışma, mülkiyet ve miras haklarını tanırsa da bu haklar, liberal, kapitalist ekonomide olduğu gibi sınırsız değildir. Din ve ahlak  kurallarıyla gereğinde İslam devletinin karışmasıyla bu haklar bir disiplin altında tutulur. İslam devleti basit bir devlet değildir. Kişinin temel haklarına dokun-masa da, o hakların kullanılmasını toplum yararına sınırlandırabilir, ona yön  verebilir. Zaten, müslüman, […]

Daha fazla oku
Son Peygamber yada Yeniden Bulunmuş Cennet

O, Cennetin bir kapısı değil, Cennet’in ta kendisidir. Cennetin sekiz rahmet kapısıyla ilintili olarak andığımız sekiz peygamber ve onlara bağlı öbür peygamberler, birer kurtuluş kapısı olarak hep O’na açılırlar. Hazreti Âdem, her ne kadar ilk insan ise de, gerçekte O’nun hakikatından bir tecelli idi. Bu bakımdan öncelik nur-u Muhammedi, hakikat-ı Muhammedi’de bulunuyordu. Sadece bu nur […]

Daha fazla oku
Asıl Körlük Cehalettir…

Evet kör, asıl kör gözü görmeyen değil, ruh gözü, gönül gözü görmeyen, kör olandır. Çünkü : gözün kusurunu giderici veya gözsüzlüğün azabını azaltıcı çareler bulunabilir. Fakat ruh gözü, gönül gözü kapalı olanı Alah’tan başka kim hakikatlara aşina yapabilir? Bu insanlar, Kur’ân-ı Kerimde kalbleri mühürlü olmakla vasıflandırılıyorlar. Bu öyle bir mühürdür ki, mühürleyenden başkası açamaz onu. […]

Daha fazla oku