Izdırabın Manası

İnsan hayatında en sürekli hâdise ıztıraptır. Bir mânada insa­nın bütün hareketleri, ıztıraptan korunmak için yapılan hamlelerdir. Halbuki ıztırap insanın en derinlerinden çıkıyor. O, ruh yapısının en derin tabakalarını sarsacak kadar şiddetli darbelerin eseridir, insan kendi iç yapısını tanımaktan, bizzat kendisi ile karşılaşmak­tan korkuyor; hayatının her safhasında başka bir tarzda kendinden kaçıyor. Iztırap, sadmesinin şiddeti ile, […]

Daha fazla oku
Dostluk

Dostluk, iki insanın sürekli tanışmasından ibaret basit bir içti­mai olay değildir. Kelimenin gerçek mânasıyla dostluk, dünyada pek az rastlanan yüksek ve müstesna bir ruh halidir. Erkekle erkek, kadınla kadın arasında yalnız ruh âleminde barınan aşkın sakin­leşmiş ve süreklilik kazanmış şeklidir. Yalnız samimî ruhlarda barınır. İnsan şahsiyetinin en yukarı basamaklarında rastlanır. Her olay karşısında iki insanın […]

Daha fazla oku
Yalan

Söz, hayat ve hâdiselerin ifade vasıtasıdır. Öyleyken insan niçin yalan söyler? Niçin hayat ve hâdiselere uygun olmıyanı uygunmuş gibi ileri sürer? Bunun cevabı “aldatmak için’’den ibaret basit bir ifadedir. Ama niçin aldatıyorlar? Neden birçok insanlar, olmayanı olmuş gibi göstererek başkalarına hakikat diye sunuyor­lar? Yalanın sebepleri çoktur. Hepsi de zaaflarımızdan doğmadır. Kuvvetli adam, sağlam ruh sahibi […]

Daha fazla oku
Hürriyet

Gerçek hürriyete sahip insanoğlunun yanına gidiyorsunuz ve ona bir başka insanı gösteriyorsunuz. Bu ikincinin elleri, kolları bağlanmıştır. Hür insana diyorsunuz ki: “Bu kolları bağlı hemcinsine vur, onu döv, onu ez, ona karşı istediğin gibi davran!” Hür insan geriliyor; “Ben bunu yapamam, hürriyetim manidir” diyor, insanlığının cevherinde bir şeyler var ki dediklerinizi yapmak isterken bana karşı […]

Daha fazla oku
Müslümanlık

Her dinin esasında İlâhî iradeye iştirak ve ona teslim oluş var­dır. Bu halin gerçek gayesi, ruhun yükseltilmesidir. Buna ahlâklılık denir. Bütün dinler, insanların ahlâkını yükseltmeye çalışmışlardır. Ahlâkta ise pekçok dereceler ve sonsuz basamaklar vardır. Hayır­ların sayısı sayılmıyacak kadar çok ve üst basamakları alçaklardan bakanlara görülemiyecek kadar yüseklerdedir. En alt basamaklar, başkalarına zarar vermemekten, karıncayı bile […]

Daha fazla oku
İnsanın Sefaleti

Yaratıkların en şereflisi sayılan insan, hem de onların en sefilidir. Dışardan kendi varlığına musallat olan sefaletlerden başka onun bizzat kendi varlığında barınan sefaletler, hayatını isteyerek tahammül edilmez hale koymuştur. Onun, yaratılışındaki sefalet­leri yenmeye mecbur olurken kullandığı kuvvet ve yetiler de içiçe girişmiş sefaletlerin silsilesidir. Dağların kabul etmediği emaneti üzerine alan insanın sefaleti, içte ve dışta […]

Daha fazla oku
Kuvvet

Damarlarda dolaşan kanda kuvvetinin kaynağım arayan insan, kemikleri otlarla parçalanan etlerin lûtfuna uğramış bir iskeletten başka bir şey midir? Bir pehlivan iri bir gövdeyi yerlere yuvarlı­yor, Neron’nun emir kullan arenadaki vahşi hayvanların pençesine bedenler fırlatıyor. Napolyon, filozof Volney’i tokatlıyor. Kudret sahibi bir insanoğlu bir emri ile başlar düşürüyor. Servetin sahiple­ri ise kapılarından dilencileri kovuyorlar. Yeryüzünün […]

Daha fazla oku
Affediliş

Toprak, nankörlüğü affetmiyor; tekrar tekrar vermek için kendine tohumu bağışlayan şükranı bekliyor. Sema gafleti affet­miyor; yeryüzüne rahmet indirmek için güneşten şefkat bekliyor.. Affetmek ve edilmek, insan içindir. Ancak affın bir hovarda bah­şişi olduğunu sanmak hatadır. Affetmek, akılların üstünde sultan olan kalbin hareketi olduğu gibi affedilmek de insanın bizzat kendi kalbinde inkılâp yapmasiyle kendisine sunulan zafer […]

Daha fazla oku
Benlik

“Bir ben vardır bende benden içeri” Yunus Emre Sırtımızda sanki ağır bir yükle dünyaya geliyoruz. Sanki adımlarımızı köstekleyen bir zincir var. Yolumuzun üstünde bir biri ardı sıra sıralanan hedeflere doğru içimizden itilirken belirsiz şüphelerimiz, korkularımız da var. İşte bu sırtımızdaki yük, ayaklarımızdaki zincir, bu şüpheler!. korkular, bizi dünyada karşılayan yaşamak korkusudur. Bütün bu engellere rağmen […]

Daha fazla oku
Günah

Yeryüzü günahkârların vatanıdır. Günahsız olanlar, dünyaya hiç gelmeyenlerdir. Rabbin huzuruna aslında günahsızlıkla değil, günahlarımızdan temizlene temizlene gidiyoruz. Fazilet, dünyaya günahsız gelip, buradan günahsız gitmek değil, günahlarından temizlenmesini bilmektir. Ebediliği fetheden kahramanlar, günahlardan temizlenmenin en ulvî en muhteşem vasıtalarını kullananlardır. Günahtan sevaba, şerlerden hayra kahraman bir atlayışla geçebilen cesur ruhlardır. Günah nedir? Kimi güneşe tapmaya günah […]

Daha fazla oku