Kuran-ı Kerim,Her Bilginin Protipidir

..Nihayet “Kitabların Anası”(Zuhruf,4) olarak Kur’an bütün “kitabların”, yani her bilginin prototipidir. İslâm bakış açısına gö­re her bilgi, kendisi gerçekliğin tüm basamaklarının bilgisi olan Kur’an’da öz olarak mevcuttur. Fakat bu bilgi Kur’an’- da bilfiil değil, potansiyel olarak veya bir tohum gibi ve prensip halinde bulunur. Kur’an her ilmin prensiplerini içe­rir, fakat bize belli bir kıtada bulunan […]

Daha fazla oku
İradenin mahiyeti nedir?

İradenin mahiyeti nedir? İrade seçmeğe muktedir olmak­tır, iki alternatif arasında, gerçek ve gerçek olmayan, doğru ve yalan, Mutlak ve nisbî arasında serbestçe seçime muktedir olmaktır. Eğer insan hür bir varlık olmasaydı dinin bir anla­mı kalmazdı. Hür irade insanın dinî anlayışı için zorunludur ve diğer herhangi bir din için olduğu kadar İslâm için de geçerlidir. Burada […]

Daha fazla oku
Sevgi,Müslümanca Sevgi

Anlaşılıyor ki, sevgi, insana Allah’ın lütfettiği bir meleke olmakla birlikte, onun, insanlar arasında cereyan eden bir iletişim sağlayabilmesi toplumsal şartlara bağlı bulunmaktadır. Batı kültürünün egemen olduğu toplumlarda insanlar giderek birbirinden uzaklaşmakta ve birbirinden yalıtılmış hale gelmektedirler. Çünkü bireycilik (olum-suz bir kelimeyle ifadelendirirsek bencillik) giderek Ba-tılı hayat tarzının vazgeçilmez sabitesi olarak dünyada yerini almaktadır. Yalnızlık, basit […]

Daha fazla oku
Abdülhamit Han’ın Talihsizliği

Abdülhamit Han’ın bütün talihsizliği, içeride onun politikasını anlayabilecek bir aydın kadronun oluşmamış bulunması, dışarıdaysa bu politikayı yıkmak için,Batılı ülkelerin, her yandan, el birliğiyle mücadeleye girişmiş olması noktasında toplanır. Üstelik Osmanlı aydın takımı, içeride ve dışarıda, Batı’nın gönüllü ajanları halinde bir faaliyete girişmişlerdir. Abdülhamit Han, “Avrupa hastalığı”na yakalanmış bu aydın takımının karşısında, yerli düşünceyi savunabilecek aydın […]

Daha fazla oku
2.Abdülhamid’in İslam Birliği Politikası

Şimdi, dış politikada başarıları İslam birliği olayına gelelim ve Tevfik Çavdardın şu satırlarını izleyelim: “Abdülhamit’in ismi cuma namazlarında Hindistan, Endonezya camilerinde okunan hutbelerde zikredil-miştir. Bu, o güne kadar hiçbir Osmanlı Sultanı’nın elde edemediği bir güçtür. Panislamist hareketin sonucu olarak, 20. yüzyıl başında büyük bir İslam birliği dinî alanda gerçekleştirilmiş bulunuyordu ve bu birlik yasal alanda da […]

Daha fazla oku
Batının Osmanlı Devletine Kabul Ettirmeye Çalıştığı Eşitlik Düşüncesi

Batının Osmanlı Devletine kabul ettirmeye çalıştığı Eşitlik düşüncesinin altında yatan niyetin şunlar olduğu edebiliriz: 1-Osmanlı’nın İslâmî toplum düzeninde Müslümanlarla Gayrimüslimler arasında bir eşitliğin sağlanmasını istersek, gerçekte, Müslümanlara gayrimüslimlerin- «statüsünü kabul ettirmek demektir. Bunun aksini düşünmek mantığa ters düşer. Çünkü gayrimüslim, gayrımuslim olarak kaldığı sürece ona İslam’ın münhasıran Müslümanlar için öngördüğü hukukî statüyü uygulamak mümkün olmayacaktır. Böyle […]

Daha fazla oku
Zulüm ve Düşman

Zulüm, insanın bilerek, isteyerek başkasının ruh ve bedenine acı yapmasıdır. Merhametsiz kalplerde gelişir. Kaynağı ise hırs, ha­set, kin ve menfaat duygusu gibi bütün hayvanî ihtiraslardır İnsan­lığın tarihi, büyük zalimlerin binlerce ürpertici tablosunu ortaya ko­yuyor. Ancak zulüm denen canavarı büyük kuvvet ve devlet sahip­lerinin varlığında tanımak, kendimizi aldatmak olur. Gerçekte hepi­mizin etrafı halka halka zalimlerle çevrilmiş […]

Daha fazla oku
Ahlaki Değerler

Hangi kaynaktan çıkarsa çıksın, bütün değerler mutlaka bir inanca bağlanırlar. Bu inanç, dinde kutsallık duygusudur. Ahlâkta iyilik idealine bağlanmaktır. İnsanda iyilik iradesinin varlığına inanmadıkça ahlâkî değer hükümleri ortaya koymak imkânsızdır. İyiliğin varlığı ise bir gerçeğin ifadesi değildir, bir inanç olayıdır. Her alanda olduğu gibi ahlâkta da insanlığın ilerleyişi ile beraber değer hükümleri çoğalıyor. İnsanlığın ilerlemesi, […]

Daha fazla oku
Utanma ve Haya

Utanma veya haya duygusuna gelince, bu duygu hem izzeti­-nefsin hem de şeref ve haysiyetin bizdeki bekçisidir. Onunla hem kendi izzetinefsimizi koruruz, hem de başkalarının izzetinefsine saygı duyarız. İnsanlara sevgimiz yüzünden onların şeref duygu­larını da incitmekten utanırız. Utanmayan, hem sevgisi, hem de insanlık değeri olmayan kişidir. İnsanın sahip olduğu değerler ruh yapısına bağlandıkların­dan, temelde öbür hayvanlardan […]

Daha fazla oku
Ahlâklılığın ilk şartı

Ahlâklılığın ilk şartı, temeli, insanın herşeyden ve dünyalardan değerli, hörmete lâyık olduğunu kabul etmektir, insan, insanlık düşmanı olmadıkça bu değerini muhafaza eder. İnsana dokunulmaz, hürriyetlerine el sürülmez. Hakaret köpeğe yapılır. Tezyif maymuna yaraşır. Hiddet, hak ve adalet talebinden ileri giderse bizzat kendisi haksızlıktır, hakarettir. İnsana tahakküm edilmez, insan esir edilmez. İnsana zulüm edilmez; insan istismar […]

Daha fazla oku