Osmanlı Toplumunun Manevi ve Kültürel Yapısı

Efendim, hepinizi hürmetle selamlıyorum ve böyle bir Vakıf Haftası’nı tertip ettik­leri için, Vakıfların ilgililerine de teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Ben mevzua, benden önce konuşanlarla ilgili olarak bir hususla girmeyi uygun gördüm. Sayın Hüseyin Işık Paşamız, “Niye Osmanlılar, Balkanları Müslüman etmedi­ler?” diye bir soru sordular. Hocamız da ayete dayanarak cevap verdiler. Toplum yapısıyla ilgili olduğu için […]

Daha fazla oku
700.Yılında Osmanlı

  Nevzat Bey bir şey söyledi. “Tasavvufi hayat uyuşturmamıştır.” dedi, doğru tabii. Ben buna bir şey ilâve etmek istiyorum. Batıdaki tasavvufi hayatta yetişen mistikler umumiyetle manastırlara kapanarak kendi nefislerini terbiye edip kendilerini düşünmüş, halkın arasına katılmamışlardır. Meselâ bir Pascal. Adam 26 yaşında zaten pozitif bilimlerin hepsini hatmetmiş, ondan sonra bunların insanın manevi cephesine bir faydası […]

Daha fazla oku
Ekrem Tahir – Babildeki Türkiye ”Notlarım”

Her kitap bir ön söz, yani bir revaktır. Rüya sarayının revakıdır her kitap. Her ön söz de rüyanın ışıktan, kelimeden merdivenidir. Onun için, uluların kitaplarında ön söz yoktur. Uluların her ön sözü bir kitap, bir revaktır. Mukaddime, İbn Haldun’un Tarih-i İber’inin revakıdır. “Metot Üzerine Risale” Descartes’in eserlerinin bir revakı, yani ön sözüdür. Ruhun Fenomenolojisi, Hegel’in […]

Daha fazla oku
Fotoğrafta İnsan, Zaman ve Mekân

Bu göz gördügi degül Bu akl irdügi degül Dil vasf virdügi degül Bi-lisan basar gerek Boncuk degül sır sözi Gel gidelim ko sözi Dostu görmez baş gözi Ayrıksı basar gerek Yunus Emre İnsan zamanla ve mekânla sınırlıdır. Bunun farkında ol- duğu için de aklı / kalbi / ruhuyla sonsuzlaşmaya, zamanı ve mekânı aşmaya çalışır. Aslında […]

Daha fazla oku
Gösteri Toplumunda Bakmanın ve Görmenin Küreselleşmesi

“Düşündüklerimiz ya da inandıklarımız, nesneleri görüşümüzü etkiler… John Berger Modern insan ve toplum için imge v ve > imaj, gerçeğinden daha önemlidir. Geç modern süreçte ne olduğunuz degil, nasıl göründüğünüz ve algılandığınız önemlidir. Olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmak problemi yoktur. İmaj hakikatten daha gerçektir. Nitekim bu bağlamda bazı sosyologlar, içinde yaşadığımız yüzyıla […]

Daha fazla oku
Görünen ve Görüntü Bağlamında Fotoğraf

Hak, sayısız güzel isimleri bakımından emrin tümünü içeren “kuşatıcı bir varlıkta” isimlerini tek tek görmek ve o varlık vasıtasıyla kendi sırrının kendisine görünmesini istedi. Varlıkla nitelenmiş olması sebebiyle “kendini görmek istedi” de denilebilir; çünkü bir şeyin kendini kendisi vâsıtasıyla görmesi, ayna gibi başka bir şeyde görmesine benzemez. İbn Arabi Geleneksel anlamda suret görünenin ifadesidir, modern […]

Daha fazla oku
İlksel Teklif Sorumluluğun ve Özgürlüğün İmkânı

ÖZKAN GÖZEL 1. Her ne olduysa özneler olarak kendimizi yeryüzüne konul­muş bulduk. Hakikatte, yeryüzüne konulmuşluk, varolmanın yükünü üstelik ihtiyarımız haricinde omuzlarımızda buluvermek anlamına geliyor. Bu yük, sırf mihnet olarak çekeceği­miz bir şey mi, yoksa nihayetinde taşımaktan memnuniyet duyacağımız bir şey mi? Esef mi etmeliyiz buna, yoksa şükran mı duymalıyız? Cevapta acele etmeyelim. Bilelim ki bu […]

Daha fazla oku
Teklifin Hakikati – İslam Düşünce Geleneğinden Hareketle Bir Değerlendirme

ÖMER TÜRKER Birincisi, Fârâbî, Ebû Süleyman es-Sicistânî, İbn Sînâ ve  İbn Rüşd gibi Meşşâî filozoflarca temsil edilen teklif teorisidir. Bu teori, filozofların varlık tasavvuru çerçevesinde anlam kazanır ve bilhassa Fârâbî tarafından geliştirilen nübüvvet teorisi doğrultusunda ayrıntısı şekillenir. Filozoflar, Tanrı-âlem ilişkisini hiyerarşik bir düzende nedensellik ilkesine göre açıklar. Varlığı zorunlu olan nihaî sebep olarak Tanrı, mevcutlar […]

Daha fazla oku
Varlık ve Ahlâk

1.Özneler olarak biz, olup-bitmiş, hazır, duruk bir zâtiyete sahip değiliz hiçbir şekilde. Biz, kendimizi, kend ’oluş suretinde ve dahi varlığı/mızı kat ede ede, tabakadan tabakaya geçerek kazanırız – her dem yeniden ve yeniden yaratılırız, nasıl ki içinde devine-dura ola-geldiğimiz dünya da öyle ise. Dünya-da, bura-da, bu-ara-da bulunuşumuz, bir kitabın raf- ta öylece-durması misalince yer almaz […]

Daha fazla oku
Rene Guenon – Doğu ve Batı -Notlarım

  Cahil adam, en azından, fırsatını bulursa, öğrenme imkanını muhafaza etmektedir; cahilin bakir bir «aklı selimi» vardır ki bu, genellikle yetersiz olduğunun şuurunda olmasıyla birleştiğinde birtakım budalalıklar . yapmasına mâni olur. Buna karşılık, yarım-öğrenimden geçmiş adamın- kafası hemen her zaman bozulmuş olur ; bildiğini sandığı şeyler öyle bir yeterlilik duygusu verir ki ona, ne olursa […]

Daha fazla oku