Niçin Zekât?

“Zekâtın verilmemesi, karada ve denizde malların telefine neden olur.'(Rudani,Cemu’l Fevaid,c.2,s.291) Malların telef olması, mal üzerinden kişinin cezalandırılması olarak mütalaa edilebilir. Kişi malın zekâtını kendi rızası ile vermediği takdirde o mal boş yere zayi olur. Niçin karada ve denizde? Bu belirleme, aslında, her yerde bağlamında anlaşılmaya müsaittir. Cezalan­dırmayı kendi mantığı içinde, yani iktisadi bağlamda ele almak […]

Daha fazla oku
Edimlerin Sonucuna Katlanmak

-Cennetin ve Cehennemin Yolunu Döşemek- Ebû Hureyre (ra) rivayet ediyor: “Allah Resulü (sav) buyurdular ki: ‘Allah, İsrailoğullarından sedef hastası, kel ve kör olan üç ki­şiyi imtihan etmek istedi. Onlara bir melek gönderdi. [Me­lek] önce sedef hastalığı olana geldi ve sordu: Arzun nedir? Güzel bir renk ve güzel bir cilt, insanların tiksindiği bu hâ­lim gitsin, dedi. […]

Daha fazla oku
Sevgi: Karşılık Beklemeyen Edim

Ebu Hureyre’den (ra), Resulullah’ın (sav) şöyle buyurdu-ğu nakledilmiştir: “Bir adam başka bir kasabada bulunan Müslüman kardeşini ziyaret etti. Allah onun yoluna bir melek gönderdi ve melek ona sordu: – Nereye böyle? Şu kasabadaki arkadaşıma. Ondan bir çıkarın mı var? – Hayır, sadece onu Allah için sevdiğim için. – Ben Allah’ın sana gönderdiği bir elçiyim, bilesin […]

Daha fazla oku
Gece Yürüyüşü: Miraçtaki Sır

Allah Resulü (sav), “gece yürüyüşü”ne dair bilgiyi başkalarından saklaması gerektiğine, çünkü ona inan­mayacakları ve kendisini alaya alacaklarına dair uyarı­yı işittiğinde, bunun öyle olacağım herkesten daha çok biliyordu. Buna rağmen, Allah’ın adına ant içerek duru­mu tebliğ edeceğini bildirmişti. Bu, bir meydan okuma tavrıydı. Ve aynı zamanda, içinde yaşadığı toplumun [ durağan değerlerine bir başkaldırıyı içeriyordu. Çün­kü […]

Daha fazla oku
Ahlak Sukut Etmez

Asım Cüneyd Köksal Birçoğumuz, yaşlı tanıdıklarımızdan bazılarının “Ahlak sukut etmiş evladım!” dediklerine şahit olmuşuzdur.1 Bu sözü sarf edenler, yaşadıkları devri yadırgamakta ve ahlaki bazı değerlerin yozlaştığını, hatta artık dikkate alınmaz olduğunu, bu değerlerin hükmünün kalmadığını anlatmak isterler. Yani bu sözle olgusal bir durumdan söz etmiş olurlar. Osmanlılar devrinde yaşamış bir âlim olan Hasan Kâfî el-Akhisârî (ö. […]

Daha fazla oku
İslam Kültür Mirası ve Çağdaş Hayat

Prof.Dr.Tahsin Görgün 1.Mesele: Günümüzde Müslümanlar yaklaşık yüzelli yıldan beri devam eden ve farklı bölgelerde, farklı şekillerde gerçekleşen, ama aynı neticeyi veren bir süreç neticesinde ikiyüzyıl önce sahip oldukları, yaşadıkları, herkese tanıdık ve bildik gelen, herkesin iştirak ederek devamını sağladığı bir kültürden fersah fersah uzaklaşmış durumdadırlar. Bugün yaşayan nesil 18. yüzyılda yaşayıp eserlerini vermiş olan, İsmail […]

Daha fazla oku
Yoksulluk İş ve Çalışma

Çalışmanın en yüksek erdem olduğu yönündeki önyargı, yer­yüzünde milyonlarca insanın hayatını karartan sonuçlara yol aç­mıştır. Bize daha çocukluğumuzdan itibaren, çevremizdeki çalış­kan insanların örnek gösterilmesi, sürekli onlara özenmemizin talep edilmesi, bıkkınlık veren bir durum değil midir? Zengin olmanın, bu dünyada iyi bir hayat sürrmenin, çalışmakla ve daha çok çalışmakla mümkün olduğu yönündeki kanı, insana ve do­ğaya […]

Daha fazla oku
Modern Toplum ve Dostluk

  Kapitalist modernizmin hayatımıza getirdiği iş bölümü, sa­dece belli bir iş süresiyle sınırlı olan ve ancak işin gerektirdiği biçim ve derinlikte ilişkiyi öngören bir arkadaşlık anlayışını da­yatmıştır. Sözümona özgür bireylerden oluşan bir toplum yarat­ma iddiasındaki kapitalizm, iş arkadaşlığı ve “tanıdık” kategori­leriyle sınırlı bir dostluk anlayışını öne çıkartıyor. Yarenlik, can yoldaşlığı, kan kardeşliği, asker, mapushane ve […]

Daha fazla oku
İnanmak

Gayrette hasbilik ve samimiyet, yalnız inanmakla mümkündür. Ki asıl muvaffakiyet, bu mümkünün içerisinde! İnanmadan başarıya ulaşmada, hile ve tesadüf bariz unsur olduğu hâlde bunda, soylu bir mücadele var! Olmazlar kalesini yıkabilecek topun adı, asil inançtır. Hakikatin çıplak dolaşmayı sevdiği, hakikatin er geç zuhur edeceği; bâtılın daima yıkılmaya mahkûm olacağı realitesine inan­mak, insanoğlunun vatan ve millet […]

Daha fazla oku
Kanmamak İçin

Münkir ve münafıkların sözlerine, işlerine kanmamak için “ba­siretli mümin” olmak lazımdır. İman da, basiret de bilgiyle güçlenir. Bilmenin, ilmin önemine dair ayetleri, hadisleri hatırlaya­lım. Bâtıla, şeytana kanmamak için “bilmeye” mecburuz. İmâm-ı Âzam “İlmim olmasaydı şeytan beni kandırmıştı.” buyuruyor. Bilmek, ama neyi bilmek? “Her şeyin ilmi, cehlinden üstündür.” ölçüsünü unutmayarak “Ya Rabbi bana eşyanın hakikatini bildir.” […]

Daha fazla oku