Hüsamettin Arslan: Modern insan gözleriyle düşünür.

İnsan her dönemde insan. Ama modern dönemde ibret bahsine sağır, tecrübe bakımından nasipsiz olmamızın bu çağa özgü bir sebebi olsa gerek. Yaşadıklarımızdan neden ibret alamıyoruz? Geçmiş hayatlardan neden tecrübe aktarımı yapamıyoruz? Bu soruları felsefe kökenli bir sosyologla, Prof. Dr. Hüsamettin Arslanla konuştuk. Jacques Ellul’dan tercüme ettiği Sözün Düşüşü kitabının izleğinde, ‘göz’ün hâkimiyeti altındaki modern insanın, geçmişten, […]

Daha fazla oku
Bilal Kemikli – İnsan Deniz ve Hayat -Alıntılar

Konuşmak, bir meselenin peşinde olmak, onun üzerinde düşünmek, onunla dertlenmek ve onu çözmektir. Şimdi herkesin konuştuğu, ama neyi konuştuğunu bilmediği modern hayatta neyi nasıl çözüyoruz? Daha doğrusu bir meselemiz var mı? Bir derdimiz, çözmek istediğimiz bir konumuz ve cevap peşinde koştuğumuz bir sorumuz… Evet, işte bunlar eksik. O yüzden patırtı gürültüyle hayatımızı idame ettiriyor ve […]

Daha fazla oku
Bilginin Yeniden Üretimi

  İlim, İmam Maturidi’nin tanımladığı ve müteahhirun dö­neminde kabul edildiği gibi, bir temyizdir. Temyiz bir taraftan “taayyündü gerektirir, diğer taraftan taayyünü fark edecek bir “nazar” keskinliği. Biz buna “görüş” veya “rey” de diyebiliriz. Taayyün etmiş olanı görerek, onun bizimle irtibatını, bizi ilgi­lendiren cihetini, yani “manasını” tespit etmeye de “anlama”, “fıkıh” denilmektedir. Temyiz faaliyeti taayyün sürecine […]

Daha fazla oku
Çağdaş Dünyanın Anlamı

Biz burada kısaca çağdaş dünyanın ne olduğu sorusundan hareketle, bu soruya cevap ararken, aynı zamanda çağdaşlığın niçin bir ‘talep’ olarak karşımıza çıktığını da keşfetmeye yönele­ceğiz. Mevcut olanın niçin olması gereken olarak algılandığı ve bizim bunu keşfetmemizin, klasik ilim geleneği ile irtibatını işa­ret ettikten sonra, yapılan bu şeylerin aynı zamanda bir ‘yorum’, bir ‘tevil’, yani bir […]

Daha fazla oku
İslami Düşünce Geleneğinin Yeri

  Bugün İslami düşünce geleneğinin kendisinde tecessüm ettiği eserleri okuyanlar kendilerini sanki iki alternatiften biriy­le karşı karşıyaymış gibi görmektedir: Bu eserlerde ifade edileni ya kabul etmek veya reddetmek zorundayız (bir kısmını alıp bir kısmını terk etme üçüncü bir alternatif değil, ikili bir alternatif­le düşünmenin mantıki bir neticesidir). Kabul edenler, her şeyi olduğu gibi veya biraz […]

Daha fazla oku
İlim ve Gelenek

İlmi mastar anlamında bir fiil olarak düşünüp nefsin ma­naya vusulü olarak tarif edecek olursak, manayı da bizimle eşya arasındaki ilişkide ortaya çıkan, gerçekliğin bir tür gerçekleşme alanı olarak görmemiz gerekecektir. Bu tarif gereği, kendinde gerçeklik bize kendisini takdim etmekle birlikte, biz onu olduğu gibi değil, bize gözüktüğü gibi görürüz. Bize gözükeni, biz, kendi zihni yapımız […]

Daha fazla oku
Toplumsal Cinsiyet

Cins kelimesi, Türk Dil Kurumu lügatinde “tür, çeşit, soy, kök, asıl” gibi manalara gelirken ıstılahta “birbirine benze­yen ve ortak pek çok özellikleri olan türler topluluğu” ola­rak tanımlanmaktadır. Cinsiyet de ferde üreme işinde ayrı bir rol veren ve erkekle dişiyi ayırt ettiren yaradılış özelliği, eşey, seks olarak tanımlanır. Buna göre cinsiyet kelimesi bi­yolojik olarak kadın ve […]

Daha fazla oku
Tanrı Korkusu ve Allah Sevgisi

Bütün korkulardan kurtulmak isteyen insan, Al­lah’tan korkmayı bilen insandır. Korkularımızın kaynağı, ölüm korkusudur. Bede­nimizin yok olması korkusu dallanır budaklanır da bin bir başlı bir korku sistemi haline gelir. Ölüm korkusunun temeli de, inançsızlık ya da inanç zayıf­lığıdır. Öteye inanmamak, yok olup gitmek tedirgin­liğini getirir. Ancak Tanrı’ya inanan, O’nu seven ve O’ndan korkan insandır ki, öte […]

Daha fazla oku
Öte Dünya

İnsan, ölümü gerçeğiyle anlasa ve görse, ondan sonraki hayata, öte dünyaya inanmakta bir an için bile duraklamazdı. Öte dünyanın idraki yanında, ölüm bir tafsilâttır. Hayat da, ölüm de, çözümlenince, bize öteki dün­yayı söylüyor. Ölüm, ağzında hayat mırıltısı ve öteye ait şifreler bulunan sfenks. Kim heceleyecek şifreyi: benliğini erite erite, hurdayken öteye geçen elbet. Biz müslümanlar […]

Daha fazla oku
İman

İnsanoğlu, ilk idrak basamaklarında, kendi iç yolculuğuna, imân ihtiyacı ve amacıyla başlar. İskender-i Zülkarneyn ile Hızırın karanlıklar içinde yolculuklar yapıp âb-ı hayatı aramalarıyla sembolize edilmişti klasik edebiyatta insanın bu iç yolculuğu. İnsanoğlu, varlığını sezer sezmez, bilerek bilme­yerek yaratıcısını aramaya koyulur. Allah’ı aramak, bulmak ve hep onunla olmak, biricik varoluş sebebi­miz, dünya zorluklarına karşı tesellimiz ve […]

Daha fazla oku