Kendim Yaptım !

“Âlemin bana yaptığı ne kadar müthiş olursa olsun, benim bana yaptığım daha müthiştir!” Oscar Wilde “Ben düştüm! Ben aldatıldım! Ben mahvoldum!.. Düşmüş ve kurtuluş ümitlerini de kaybetmiş bir nesil böyle haykırıyor. Feryat sözlü ve şuurlu değil. Lâkin ondan daha trajik, daha çok mânalı; zira hayatın mahşeri andıran korkunç sahnesinden fış­kırıyor. Bütün değer hükümlerini, bütün hareket […]

Daha fazla oku
Rahmet

Yollar tıkandı, ışıklar söndü, dünyalar karardı. Bana yük olan gövdemin çevrileceği mekân kalmadı artık. Yakınlarımın, milletimin ve bütün insanların ben daraldıkça bana uzanan elleri yok oluverdi bir anda. Okuyordum, düşünüyordum ve doğru bir yolda yürüyor­dum. Şimdi ne oldu bunlar? Okumak boş bir külfet, düşünmek bir işkence, söylemek sade bir hezeyan. Yürüyüp de nereye gideceğim, madem […]

Daha fazla oku
İlahi Neşve

Filozof Leibniz hakikati söylemiş: “Kâinatın asıl yapısını teş­kil eden monadlar, daima hareket halinde bulunan ruhî varlıklardır. Hareketten kalan ölü monadlar, maddeyi meydana getiriyorlar.” Şu halde kâinatımızın özü ruhdan ibarettir. Varlıkların temeli ruh ile harekettir. Çeşitlilik tanımayan ruhun, hareketini kaybet­mesinden ölü madde çıktı. Ruhun hareketi ise her yerde ken­dini aramaktır, kendine koşmaktır. Ancak ona yol ve […]

Daha fazla oku
Cemiyeti Yoğuracak Ruh

Cemiyeti yoğuracak ruh, ne bir sihirbazın ruhudur; ne de Gordiyon’daki düğümün üzerine kılıcını indiren kahramanın ruhudur. O bir halaskarın zafer neşesiyle sarhoş ruhu olmadığı gibi kara kaplı, kaba cüsseli kitapların üzerine eğilen bilgiçlerin ruhu da değildir. Taklit mayası onu yuğuramayacağı gibi itham ve inkar mayası da onu yuğuramaz. O ruh bize kaybolan benliğimizi bulduracak. Bin […]

Daha fazla oku
Namus

Bu müthiş kelimeyi herkes kullanıyor; herkes onun ne olduğu­nu biliyor sanki. Fakat bilmiyorlar; onu pek çokları halkın âhengine uyarak umumi gidişi bozmayanların cemiyet karşısında yaşattık­ları miskin tevekkülde arıyorlar. Bu tevekkül ne güzel bir nizâmı yaratıyor! Şüphe yok, cemiyetin nizamı saadetlerimizin bekçisidir. Bu nizâmı bozana karşı cemiyet aksülâmel yapar onu cezalandı­rır: Hukuk nazariyecileri böyle diyorlar. Yalnız […]

Daha fazla oku
Hakikate Giden Yol

Yollar çoğaldı ve gözler karardı. Acaba sonu gelmiyecek bir gecenin kucağına mı düştük? Hüsran perdesi sımsıkı etrafımızı sarıyor. Kuvvet şeririn, hak kavinin, hüküm gaddarın elinde. Yeni doğan çocuk bile merhametten habersiz. Sabi ecdadına bir nesil kendi kurtarıcısına saldırıyor. Kardeşlik düşmanlığa değiştirildi. Hakkın düşmanları, kurtuluş arayan kardeşlerini kahretmek isti­yorlar. Din ile kin, vecd ile zevk hiçbir […]

Daha fazla oku
Dua

“Var olmak, istemek ve sevmektir,” denildi. İnsanı var kılan, var olmak iradesidir. Benlik, bu iradenin ifadesidir. Var olmak iste­yişten, daha fazla var olmak isteği taşıyor. İrade, dışımızda hareket olmadan önce içimizden gelen bir itilmedir. İnsanların istekleri, âdeta yerle gök arasında kat kat yükselen birer zemin üzerinde yayılmaktadır. Bazılarının istekleri alçaklarda dolaşıyor, bazıla­rınınki çok yükseklerde uçuyor. […]

Daha fazla oku
Izdırabın Manası

İnsan hayatında en sürekli hâdise ıztıraptır. Bir mânada insa­nın bütün hareketleri, ıztıraptan korunmak için yapılan hamlelerdir. Halbuki ıztırap insanın en derinlerinden çıkıyor. O, ruh yapısının en derin tabakalarını sarsacak kadar şiddetli darbelerin eseridir, insan kendi iç yapısını tanımaktan, bizzat kendisi ile karşılaşmak­tan korkuyor; hayatının her safhasında başka bir tarzda kendinden kaçıyor. Iztırap, sadmesinin şiddeti ile, […]

Daha fazla oku
Dostluk

Dostluk, iki insanın sürekli tanışmasından ibaret basit bir içti­mai olay değildir. Kelimenin gerçek mânasıyla dostluk, dünyada pek az rastlanan yüksek ve müstesna bir ruh halidir. Erkekle erkek, kadınla kadın arasında yalnız ruh âleminde barınan aşkın sakin­leşmiş ve süreklilik kazanmış şeklidir. Yalnız samimî ruhlarda barınır. İnsan şahsiyetinin en yukarı basamaklarında rastlanır. Her olay karşısında iki insanın […]

Daha fazla oku
Yalan

Söz, hayat ve hâdiselerin ifade vasıtasıdır. Öyleyken insan niçin yalan söyler? Niçin hayat ve hâdiselere uygun olmıyanı uygunmuş gibi ileri sürer? Bunun cevabı “aldatmak için’’den ibaret basit bir ifadedir. Ama niçin aldatıyorlar? Neden birçok insanlar, olmayanı olmuş gibi göstererek başkalarına hakikat diye sunuyor­lar? Yalanın sebepleri çoktur. Hepsi de zaaflarımızdan doğmadır. Kuvvetli adam, sağlam ruh sahibi […]

Daha fazla oku