Modern Bilim İle Batı Klasik Kaynaklarından Uzaklaşmıştır

Modernite ile birlikte Batı dün­yası, geçmişini temellendirdiği iki ana dayanaktan uzaklaşmayı esas almıştır. Çünkü Batı dünyası, “Antik Yunan düşünce geleneği” ve “Hristiyanlık” olmak üzere iki temel kaynakla kökleşmiştir. Ancak özellikle 17. yüzyıldaki bilgi ve bi­lim anlayışının evren tasavvuru üzerindeki yansımalarıyla Batı dünyası bu iki dünya görüşünden uzaklaşmaya başlamıştır. Şöyle ki Kopernik, Kepler, Galileo ve Newton […]

Daha fazla oku
Postmodernizm ile İslâm Arasında Bağ Varmıdır ?

İlk bakışta Postmodernizm, modernitenin aksine geçmişle bağ kurulmasından yana gözükmekledir. Ama hiçbir eksen ol­gusu ve yargısı olmadığı için elle tutulur somut bir sonuca ulaşamamaktadır.Öznesizlik ve belirsizlik onun en temel esprisidir. Hatta mevcut haliyle günümüz­deki borsa, ciddi hiçbir gerekçeye dayanmayan iniş ve çıkışlarıyla tipik bir post mo­dern durumdur. Yine kumar postmodernizmi simgeleyen bir olgudur; bir zarın […]

Daha fazla oku
Tevfik Fikret Ve Batı

“Foucault’ya göre genellikle, ‘Aydınlanma olarak adlandırılan ‘Klasik Çağ’ın ayırt edici özelliği, entelektüel özgürleşmeye olan inançtan ziyade, insan davranışını disipline etme kararlılığıdır.” Anlaşılıyor ki bu ‘disipline etme’de disiplinatör olarak Antik Dünya figürleri ve düşüncesi seçilmiştir. Tanzimat’la başlayan bizim edebiyatımızda bile, bizim aydın figürlerimizin Batı’nın izlediği bu yolu aynen izlemeye çalıştıkları görülmektedir. “Tanzimattan sonra eski medeniyet sisteminin […]

Daha fazla oku
Zaman Kafesinin İçinde İnsan

Zamanın mı mekân üzerinde yoksa mekânın mı zaman üzerinde etkisi vardır. Bir yerde hareket yoksa orada zaman da yoktur. Coğrafyanın mı millet, milletin mi coğrafyada etkisi vardır. Millet, coğrafyanın ruhudur. Beden de ruhun coğrafyasıdır. Muhatabımız coğrafya mı, millet mi? Muhatabımız beden mi, ruh mu? Hatip, muhatabını tanıyan, tanıması gereken kişidir. Hatip, muhatabın ne soracağını önceden […]

Daha fazla oku
İslam’da Kadın, Aile ve Ev Hayatı

İslam’ın kadına bakışı konusu bilhassa son yüzyılda çok tartışıldı. Bu konu hakkında yazılan kitap sayısı oldukça fazla. Ancak bu kitapların bir çoğu ya tam bir batı özentisi ile ya da batıya karşı yine batının argümanlarını kullanarak ka­dınlarımızı savunma anlayışı ile yazıldı. Şurası gerçek ki bütün bu kitaplara göz attığımızda gördüğümüz tek şey “kafa karışıklığı”. İslam’ın […]

Daha fazla oku
Menkıbeler

Menkıbe, Şark toplumlarının en önemli hikâye anlatım biçimlerinden biridir. Menkıbeler, tasavvuf anlayışının bir yansıması olarak velilerin kerametlerinin, İs­lâm’ın iyilik, doğruluk, hakikat mesajlarının, din büyüklerinin hikmetlerinin “hi­kâye” edildiği kısa, öz, hikmetli anekdotlar, fıkralar, hikâyeciklerdir. Sözlü men­kıbeler, yazılı hâle gelince menakıpname olarak adlandırılırlar. Menakıpname, İs­lâm coğrafyasında tasavvufi hareketin gelişmesine, yaygınlaşmasına paralel ola­rak bazen yoğunlaşmış, bazen azalmış, günümüzde […]

Daha fazla oku
Müslüman Toplum ve Sanat

Başlangıçla şunu söylemek lazım: Bir sistem, sanatını yaratmıyor, bu sanatı geliştirmiyor ve bu sanatla gelişmiyorsa o sistem, tez elden çökmeye mahkûmdur. Bugünkü dünyada sanat, toplumun belli bir kesiminde, belli bir yerde, çok yüksek standartlarda, belli ellerde, müzelerde, koleksiyonlarda, nadide mekân­larda yer alıyor, yer buluyor. Eski toplumlar sanatla iç îçeydi. Bizi ilgilendiren tarafıyla söyleyecek olursak Osmanlı […]

Daha fazla oku
Sömürgeciliğin Karşısında Bir Devlet Olarak Osmanlı

  Balkanlar, Osmanlı’nın sömürgeci bir devlet olmadığının açık göstergesidir. “Osmanlı Devleti’nin, Balkanlar’daki hâkimiyeti yaklaşık beş yüz yıl sürmüştür. Bu uzun dönem boyunca Müslüman-Türk kültürüne ait önemli eserler inşa edil­miş, bölgenin gayrimüslim halkları da bu zengin kültürden faydalanmıştır. Os­manlı Devleti imar çalışmalarına büyük önem vermiş; yollar, köprüler, camiler, medreseler inşa etmiş, ardında sayısız eser bırakmıştır. Ancak […]

Daha fazla oku
Oryantalizm: Yeni Yolun Sahibi

Batılıların Doğu’yla ilk karşılaşması hayranlık ve kıskançlık düalizmi çerçeve­sinde oluştu. Bu ilk görüşün Batı insanının zihninde oluşturduğu düşünce -temel ba­zı konular haricinde ve Batı’nın bir kısmı hariç tutulacak olursa- zamanla değişmiş ve gelişme göstermiştir. Tarihin ve zamanın Doğu’da güçlü bir devlet çıkarması, Batılıların bu yeni devlet karşısında pozisyonlarını farklılaştırmasına sebep oldu. Kimlik konusunda çeşitli enstrümanlar […]

Daha fazla oku
Tasavvufun Kaynağı Gerçekten Hind, Yunan veya Zerdüşt lük mü?

Bu bapta biraz da çağdaş sûfîlere bakalım. Görebildiğimiz kadarıyla tasavvu­fun menşei konusuyla ilgilenmiş ve bu hususta daha tatmin edici şeyler söylemiş bir XX. yüzyıl sûfîsi -üstelik Hind ve diğer Doğu mistisizmlerinin çok iyi tanıyan- Rene Guenon’dur. Bir eserinde yer alan İslâm tasavvufu konulu makalesinde; İs­lâm’ı içinde sahih geleneği barındıran bir din olarak gördüğünü belirterek önemli […]

Daha fazla oku