Serbest Fırka’nın Bilançosu
Paylaş:

 

indir-2 Serbest Fırka'nın BilançosuMustafa Kemal, İsmet’i te’dip etmek istiyordu. İsmet, Reisi- cumhurluk hırsını, birtakım adamlarının onun iyiliğine, Mustafa Kemal’in fenalığına dair olan propagandalarım biliyordu. Onu kendine rakip görmeye başlamıştı. Bu hal iki-üç yıldır sürüyordu. Nihayet İsmet ile kanlı bıçaklı olan Fethi’ye bir fırka yaptırıp bu tarikle İsmet’i tepelemek istedi. Lâkin evdeki pazarlık çarşıya uy­madı. Koca adam ne kadar gafil imiş. Vaziyetini hiç bilmiyormuş. Millet kendisini tapınır derecede seviyor zannediyordu. Millette bir tuğyandır koptu. Kurtuluş günü geldi zannettiler. Hükümeti, idaresini, İsmet’i, Mustafa Kemal’i istemediklerini sözle, tezahü­ratla, hükümete silâhla çarpışmak ve belediye intihabı suretiyle bariz ve kat’î bir surette ifade ettiler.

Hükümetin türlü rezaletleri, cebirleri, sahtekârlıkları olmasaydı intihabı kamilen muhalifler kazanırdı. Bunları gören Gazi şaşırdı. Fırka yaptığına, İsmet’i te­pelemek istediğine bin pişman oldu. Bütün işlerde gırtlaklarına kadar İsmet’le beraber battığım, ondan iyi uşak, emir kulu olma­dığım hatırladı ve iyice anladı. Menfaatinin, hatta hayatının İs- met’le beraber olduğunu gördü. İsmet’e sarıldı, matbuatta ona alenî cemileler yaptı. Yeni Fırkayı bir kara belâ telâkki edip feshet­ti. Bu feshi de Fethi’ye yaptırarak güya cebir ve istibdat yapmadı­ğını gösterdi. Hem de Fethi’yi büsbütün rezil etti. Oh olsun Fet­hi’ye. Şimdi seyahate çıktı. Güya halkı lehine celbedecek. Hem de muhalefete baş olanları ezecektir. Dikkate şayan ki bu sefer hiçbir yerde istikbal ve tezahürat istemediğini ilân etti. Bu hususta Şük­rü Kaya maskarası valilere de sıkı emirler vermiştir.

Bütün bu maceradan yalnız bir fayda olmuştur: Türk milleti nümayişler, kanlı vak’alar ve belediye intihabı ile göstermiştir ki, bugünkü hükümete, idaresine, bu işin başında olan Mustafa Kemal ve İsmet’e muarızdır. Bunların yüzünden dert ve belâ ile doludur, inlemekte ve ağlamaktadır. Millet bunu bağırarak ve maddeten cihana söyledi ve bu beyannamesini kanıyla dahi im­zaladı. Artık kimsenin şek ve şüphesine mahal kalmadı. Bunda her sınıf halk vardır.

İnceleyin:  ...Ve İstanbul

Bu vak’anın pek mühim ve gayri kabili itiraz bir ifadesi daha var: Gazi müstebit; İsmet, hükümetleri, yardakçıları, idareleri cumhuriyet lâik derler, öyle diyorlar. Böyle olanlar dostumuz, aksi fikirdekiler mürteci ve düşmanımızdır dediler, durdular. Serbest Cumhuriyet Fırkası cumhuriyetçi ve lâik idi. Bunda şüp­he yoktu. Bu halde bu fırkayı yine feshettiler. Bazı yerlerde bu fırkaya mürtecilerin, eski sarıklıların girdiğini söylediler. Olabi­lir. Bence bunun aslı yoktur, hiç olmazsa pek i’zam etmişlerdir ya, fakat bu unsurlar hele Ferid Paşa ile, İngilizlerle çalışmış va­tan hainlerinden, Rum Patrikinin himmetiyle Malta Hapishane­sinden kurtulan Kastamonu mebusu yaptıkları Haşan Fehmi’ler pek bol bir surette kendilerinde vardır.

Demek mesele cumhuriyetçi, lâik yahut mürteci olmakta de­ğildir. Sade bu iki insanın mevkii meselesidir. Ona hizmet eden­ler makbul ve muhterem, ona muarız olanlar mürteci ve haindir. Feci vaziyet… Zavallı millet! İşte sırf bu uğurdadır ki, yani şahıs­ları ve mevkileri içindir ki yüzlerce, binlerce adamı darağacına çektiler. O ne devredir?!,. Çocukların bile zihnine yer etmiştir. Si­nop’ tayım, kardeşimin beş yaşında olan kızı bir odaya duvardan duvara bir sicim germiş, gazeteleri yırtıp insan şekline koyuyor, boynundan bir ip bağlayıp sicime asıyor. Böyle birçok yapmış. Odaya girdim. Ne yapıyorsun? dedim. “Mustafa Kemal oynu­yorum dedi. O vakit anladım ve hayret ettim.”

Cumhuriyet Devrinin Perde Arkası , Dr. Rıza Nur