Kınalızade Ali Efendi
Malum olsun ki varlıklardan her şeyin kendisine ait bir özelliği vardır ki, ondan başka bir eşya o özellikte ona ortak olamaz. “Hassa-i mahsusa” denilen bu özellikten başka hususlarda ortak olmak mümkün olabilir, mesela kılıcın her eşyadan farklı kendine ait özelliği, büyük cisimleri kesme işinde kesme olayını kabullenmesidir. Atın bir özelliği binicisine itaatkar olmasıdır. Bu özelliklerde kılıç ve ata başka bir şey ortak olamaz.
Her ne kadar kesmekte kılıca bıçak, binmekte ata merkep ortaktır. Ama kılıçtan beklenilen özellik meydana gelmezse, onu bir demir parçasına eşit tutarlar. Eğer attan kendine mahsus olan özellik sadır olmazsa, onu temyiz gücüne sahip olamayan merkeple bir sayarlar.
İnsan da birtakım vasıflarda ve işlerde hayvanlara, hatta nebatlara ve cansız varlıklara ortaktır. Lakin insanda kendisine ait bir özellik vardır ki, o özellikte hayvanlardan bir fert, bitki ve cansız varlıklardan bir şey ona ortak değildir. İnsanı sair bütün varlıklardan ayıran bu özellik “Nutk=Konuşma” dır. Nutk’dan gayemiz harflerin telaffuzu ve lafızların kelime halinde söylenmesinden ibaret olan zahiri konuşma değildir.
Nitekim “nutkı zahir” siz, yani kelimeleri bir araya dizip söylemekten ibaret olan konuşması olmayan kişiler de insandırlar. Mesela: Doğuştan dilsiz veya herhangi bir şekilde konuşmayı kaybetmiş, kısacası konuşması olmayan kişilerde insanlık tahakkuk eder. Bunun aksi de vardır. “Nutk-ı zahir” yani konuşmak tahakkuk eder de insanlık tahakkuk etmez, insan olamaz. Mesela: Papağan konuşabilir, ama insan olamamıştır.
Bunun için insanın kendine ait özelliği olarak belirttiğimiz “Nutk” dan gayemiz, akılla bilinen şeyleri anlayan, kuvvete ve fikir yürütüp tedbir düşünmeye iktidarı olan, güzel ahlak ve işleri, kötü ve çirkin olanlarından ayırt etmeye güç sahibi olmaktır. Bu özellik insanda Allah’ı tanıyıp, kemal sıfatlarını kavramaya, varlık silsilesinde olan mücerret akılları, temiz ruhları, gezegenleri, yıldızları, tek ve birleşik unsurları ufuklar ve ruhlarda derç edilmiş olan apaçık ayetleri ve parlak delilleri bilmeye vesile olur.
Nazari kuvvetle bu kısmı tahsil eder. Ameli kuvvet cihetinden razı olunmuş ahlak ve övülmüş işleri, çirkin ahlak ve pis işlerden fark edip, saadeti kazanmak ve fazileti elde etmek için Allah’ın verdiği “Nutk” hassasını kullanır. Zira Hak Teala insanı, fazileti kazanıp her türlü adi ve çirkin huv ve işlerden kaçınması için yaratıp, onu (Kün feyekün) (Allah Teala bir şeye ol dedi mi, hemen o şey oluverir) aleminin hülasası yapmış, icadlarının, yarattıklarının özü kılmıştır.
Bu sebeptendir ki, insanın melekler üzerine üstünlüğü Adem (A.S.)’in ilmi ile olduğu gösterildi. “Ben cinleri de, insanları da (başka bir hikmetle değil) ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zariyat/56) ayetindeki “Bana kulluk etsin” cümlesini “Beni tanısınlar” şeklinde tefsir eden alimler olmuştur.
İnsanda bazı vasıf ve işler de vardır ki, bunlarda insan şair varlıklara ve hayvanlara ortak kılındı. Şehevani kuvvet gibi ki, onunla fani ve yok olucu lezzetler elde edilir. Gazap kuvveti gibi ki, musallat olma, kahr ve intikam gibi hususlar bununla olur. Bunlar insan ruhu için olgunluk değildir. Zira bu vasıfların her birinde insan ruhuna hayvani özellikler ortak, belki de galip olur. Mesela: Galebe çalan kuvvet yeme içme kısmındansa, insana bunda merkep galip ve üstündür. Cima’ kuvvetinde domuz, vücut ve ten kuvvetinde manda ve fil, öldürme ve cesurlukta arslan ve kaplan, insandaki bu nev’i kuvvetlere üstündür. O halde hayvanların ortak, hatta üstün olduğu bu nev’i kuvvetleri kemal edinmeyi akıllı kişi nasıl ister?
Gayret et ki, insanın kendine mahsus kemalini tahsil edip, kendisi için takdir edilmiş saadetini tamamlayasın. Ruhun cevheri ile ilim kuvveti cihetinden, faziletler ile süslenmiş amel kuvveti cihetinden, çirkin şevlerden uzakta kalasın. “Ruhuna yönel ve onun faziletlerini tamamlamaya çalış!
Zira sen cisminle değil, ruhunla insansın.”
Metnin alındığı yer: Erzurumlu İbrahim Hakkı, Marifetname, sdl. Faruk Meyan (İstanbul: Bedir Yayınevi, 1981), s. 75-77.
Evrim ve Tasarım – Derleyen;Recep Alpyağıl (iz yayıncılık)
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…