Hz. Peygamber’in recm cezasına uygulama örnekleri:
1. İşvereninin eşiyle zina eden bekâr işçiye yüz değnek ve bir yıl sürgün cezası, kadına ise recm uygulanmıştır.
Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)’dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin babası Resulullah (s.a.s)’e başvurarak bu konuda “Allah’ın kitabı” ile hüküm vermesini istemişlerdir. İşçinin babası şöyle dedi:
“Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler”. Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, aranızda Allah’ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet”. Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber’in emri üzerine de recmedilmiştir (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13). Ebû Hanife’ye göre, yüz değnek yanında bir yıl sürgün, ayete ilâve niteliğinde olup, ayet inince bu ilâve kısım neshedilmiştir. Ancak İslâm devlet başkanı böyle bir cezayı ta’zir cezası olarak verebilir.
2. Zinasını dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik (r.a)’in recmedilmesi.
Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber’e gelerek “Beni temizle” dedi. Hz. peygamber “Yazık sana, çık git, Allah’a tövbe ve istiğfar et” buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve “Ey Allah’ın Resulu! Beni temizle” dedi. Hz. Peygamber aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında “Seni hangi konuda temizleyeyim?” diye sordu. Mâiz; “Zinadan” dedi. Hz. Peygamber “Bunda akıl hastalığı var mıdır?” diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. “Şarap içmiş olabilir mi?” diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar “sen zina ettin mi?” diye sordu. Mâiz “Evet” cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz’in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yanlarına gelen Resulullah (s.a.s) “Mâiz b. Mâlik için dua edin” buyurdu. “Allah Mâiz’e mağfiret eylesin” dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi” (Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu’r-Râye, III, 314 vd.).
Bu hadîslerin şu âyete aykırı olduğu veya bu âyet tarından nesli edildiği ileri sürülmüştür:
“Bekâr erkekle bekâr kadının zina etmesi halinde, ceza her birine yüz değnek vurulmasıdır, Allâh Teâlâ şöyle buyurur: ((Zina eden kadın ve erkekten her birine yüz değnek vurun”. (Nûr, 2)
Zina cezası uygulanan kimsenin, toplum nezdindeki itibar kaybını önlemek, belki olayın unutulmasını sağlamak amacıyla bir yıl süreyle sürgüne gönderilmesi İslâm’ın ilk yıllarında ek bir ceza olarak veriliyordu. Ubâde b. Sâmit (r.a)’tan rivâyete göre şöyle demiştir: Resulullah (s.a.s) şöyle buyurmuştur: “Zinanın hükmünü benden öğrenin. Allah o kadınlara bir çıkar yol gösterdi. Bekârla bekâr zina ederse yüz değnek ve bir yıl sürgün; evli ile evliye yüz değnek ve recm vardır” (İbn Mâce, Hudûd, 7; Müslim, Hudûd, 12). Ancak bu uygulama Nûr Suresi’nin inmesinden önceye aittir. Bu sure inince bekârlar için yalnız değnek, evli olanlar için sünnetle recm cezası belirlenmiştir (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/ 1978, IX, 36 vd.).
Hanefilere göre, bekârların zina cezası olan yüz değneğe ayrıca sürgün eklenmez. Çünkü ayette sürgünden söz edilmemiştir. Ancak sürgün bir had cezası değil; İslâm devlet başkanının takdirine bırakılmış bir ta’zir cezası niteliğindedir. Nitekim zina edenin tövbe edinceye kadar hapsedilebilmesi de, fuhşa düşenleri bir süre toplumdan tecrid etmek amacıyla alınan bir önlemdir.
Şâfiî ve Hanbelîlere göre ise bekârların zinasında yüz değnek ve bir yıl sürgün birlikte uygulanır. Delil, sürgün bildiren hadistir. Ancak kadın kocası veya bir mahremi ile birlikte sürgüne gönderilir. Ayrıca sürgün yerinin sefer mesafesinden yakın olmaması da gerekir. Hz. Peygamber “Kadın, yanında kocası veya bir mahremi bulunmadıkça yolculuğa çıkamaz” (Buhârî, Taksîr, IV, Sayd, 26, Savm, 67; Ebû Dâvud, Menâsik, III) buyurmuştur.
Günümüzde recm ile ilgili görüşlere baktığımızda onları üç başlık altında toplamak mümkündür.
1-Recmi sert hatta vahşice bir ceza görüp reddedenler. Bunlar esasen oryantalistlerdir. Ancak onlardan etkilenen Müslümanlar da olabilmektedir.
2-Recm bir müddet uygulanmıştır, ama sonradan 100 celde âyetiyle nesh edilmiştir. Bu, recmi bir tür yürürlükten kaldırmaya matuftur. Oysa, neshin delîli yoktur.
3-Recm cezası vardır ve uygulanmıştır. Bu son görüş de kendi içinde ikiye ayrılır:
a-Kur’ân’daki 100 celde âyeti bekârlarla; recm ise evlilerle ilgilidir. Burada şöyle bir itiraz olabilmektedir; Cariyeyle ilgili âyette ceza olarak muhsan olanlara verilen cezanın yarısı öngörülüyor. Şayet evli cariyelerin cezası recm olsaydı, ölümün yarısını uygulamak anlamına gelir ki bu, mümkün değildir. O halde recm yoktur. Oysa recm evli hür kadınlara uygulanan bir cezadır. Bekâr hür kadınlara 100 değnek! cezası uygulanır. Evli olsun bekâr olsun cariyelere ise bekâr hür kadınlara uygulanan cezanın yarısı, yani 50 değnek cezası vardır.
Recm cezası olmakla birlikte, uygulanmasının oldukça zor olduğu belirtilmelidir. Tespit şartları ağırdır. Çünkü yâ kişi bunu itiraf edeceki ya da olay dört şâhidle ispat edilecektir. Bu da oldukça zordur.
Bu ceza suç ile orantılıdır. Zira aile mefhumuna verilen öneme paralel olarak böyle sert bir ceza vardır. Batı için böyle bir cezanın anlamı olmayabilir.
b-Bu ceza vardır ve uygulanmıştır. Fakat Hz. Peygamber bunal devlet başkanı tasarrufuyla uygulamıştır. Yani ta’zirdir. Dolayısıyla heri dönemin devlet başkanı farklı uygulamaya başvurabilir. Bize göre, 3. maddenin birinci şıkkı isabetli olsa da, meseleye ikinci şıktaki gibi bakmakta da bir beis yoktur.
Yavuz Köktaş-Kurana Aykırı Görülen Hadisler
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…