Propaganda, bir güç ve bir sanattır, bunu itirafa mecburuz. Ama, kim ve hangi düşünür, hangi aklı başında bir bilgin kalkıp da bize propagandanın hakikatin bir zorunlu unsuru, parçası olduğunu söyleyebilir.
Ey zalim çağ, çağımız, yirminci yüzyıl! Hangi çağ senin kadar hakikatı arka plana atmak için propagandaya dayanmıştır.
Propaganda, hakikati duyurma olduğu ölçüde meşru kabul edilebilir. Ama bunu aştı mı, bundan öteye gitti mi, onu örtme, gözlerden ırak tutma aracı olur.
Kapitalizm, ilân ve reklâmı maliyete sokan ekonomik sistemin adıdır. Hatta, adeta reklâm, günümüzde maliyetin baş unsuru olmuştur. Komünizm ise, bunu ekonomi şuurlarından da taşırarak bütün alanlara yaymayı bir ilke yaptı.
Artık bu sistemlere göre, kendi başına bir hakikat yok, propagandayla isteneni hakikat diye kabul ettirme hakikati vardır!
Yine bu çağda ve bu sistemlerledir ki, propaganda bir bilim dalı olabilmiştir!
Ne ters bir gelişme !Bir kişinin önce yazar olduğunu, romancı olduğunu, şair olduğunu, devlet adamı olduğunu kabul ettireceksin, sonra o ne yapıp yapacak, yazar, romancı, şair, devlet adamı olacak !
Evet, çağımızın korkunç inancı: propagandasını yapmayan, yapamayan hakikat, hiçtir, yoktur.
Evet! İşte insanlık bunalımının, çözümü gerçekten güç bir çıkmazı daha: hakikat, kendini propaganda etmeden nasıl var olabilecek?
Sun’i ipek, sun’i cevahir, sun’i gıda ve sun’i düşünce, inanç ve ahlâk panayır ve pazarında, propagandanın bin renkli yalancı ışıklan altında, hakikat, nasıl ürkmeden boy gösterebilecek? Bir takım ışıklar ki, dünya güzelini acuze ve ucube gösterecektir, bir takım renkler ki akı karaya, karayı aka boy ayacaktır.
Propagandanın ışıkları.. Karanlığın ışıkları.. Bu ışıkta hakikat kendini nasıl gösterebilecek ve o nasıl görülebilecektir?
Saniyeler, dakikalar, hatta yıllar ve yüzyıllar propagandanın olsa da, çağlar, medeniyetler ve ebediyetler hakikatindir.
Evet, soru bu kadar çetindir. Tek cevabı var bunun: hakikat, işte odur ki, duruşuyla, kendi özündeki mucizeyle propagandayı etkisiz hale getirecek, ve propagandasın bilinip kabul edilecektir.
Sezai Karakoç-Sur Yazıları (4)
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…