Ey okuyucu! Eğer bana:Peygamberlerin yanılmayacağını söylüyorsun, iyi ama Resuli Ekrem sâllâllahu aleyhi ve sellemin namazda yanıldığını gösteren ve Ebû Hüreyre radıyallahu anh tarafından rivâyet edilen şu hadisi şerifi nasıl açıklarsın?” diye soracak olursan! Buna cevap vereceğim, ama önce o hadisi okuyalım:
Resûl-i Ekrem’in Namazda Yanılması Meselesi
Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle demiştir:
“Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ikindi namazını kıldırmış ve iki rekatta selâm vermişti. Ashâb-ı kiramdan Zülyedeyn ayağa kalktı ve ‘Yâ Resûlallah! Namaz mı kısaldı, yoksa sen unutarak iki rekât mı kıldırdın? diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Bunların hiçbiri olmadı’ buyurdu.”
Şerh:Bu hadisi nakleden kaynaklardaki rivâyetlere göre Peygamber aleyhisselâm iki rekatte selâm verince, aceleci bazı sahâbiler: “Namaz, kısaldı, namaz kısaldı” diyerek Mescid i Nebeviden hemen çıktılar. Cemaatin arasında Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer de vardı, fakat onlar Peygamber Efendimize duydukları saygıdan dolayı yanlış kıldırdığını söylemeye cesâret edemediler. Zülyedeyn ise buna cesâret edip: “Yâ Resûlallah! Namaz mı kısaldı, yoksa sen unutarak iki rekât mı kıldırdın?” diye sorunca, Resûl-i Ekrem Efendimiz cemaate döndü ve: “Zülyedeyn’in dediği doğru mu?” diye sordu. Onlar:
“Evet, doğru” deyince, Allah’ın Elçisi iki rekat daha kıldırdıktan sonra selâm verdi, sonra sehiv secdesi yaparak namazı tamamladı.( Buhârî, salât 88, sehv 5, ezan 69; Müslim, mesâcid 97, 99; )
Bu hadisin bir başka rivâyetine göre Peygamber Efendimiz Zülyedeyn’in sorusuna: “Ne namaz kısaltıldı, ne de ben unuttum” diye cevap vererek her iki hâlin de söz konusu olmadığını söyledi.(Buhari,Sehv 4,nr.1228) Hadisin tamamı okunduğunda bu durum görülür. Hâlbuki Zülyedeyn’in “Bunlardan biri oldu, Yâ Resûlallah!” dediği gibi, gerçekten de sözü edilen durumdan biri gerçekleşmişti.
Resûl-i Ekrem Hiçbir Konuda Yanılmaz
Ey okuyucu! Allah beni de seni de rızâsına uygun işler yapmaya muvaffak kılsın, şunu bilmelisin ki, İslâm âlimleri bu durumu çeşitli şekillerde açıklamışlardır. Bu konuda söylenenlerin bir kısmı doğruyu yakalama niyeti taşırken, bir kısmı doğrudan uzaklaşma eğilimindedir. Benim görüşüm ise şöyledir:
Peygamber Efendimiz’in dini tebliğ etmesiyle ilgili olmayan konularda yanılıp hatâ edebileceğini söyleyenler, bu hadiste ve benzeri rivâyetlerde kendilerine bir tutamak bulamazlar. Biz daha önceleri bu görüşü çürüttük ve tebliğ ile ilgili olmayan konularda da Resûl-i Ekrem Efendimiz’in yanılıp hatâ etmeyeceğini belirttik.
Resûlullah Efendimiz’in hiçbir hareketinde kesinlikle yanılmayacağını ve unutmayacağını kabul eden, fakat böyle hâllerde ümmetine sünnet olsun diye unutmuş gibi davrandığını söyleyenler vardır. Onlara göre de Peygamber Efendimiz;’’Ne namaz kısaltıldı,ne de ben unuttum” buyururken gerçeği dile getirmiştir. Gerçekten de namaz kısaltılmamış, kendisi de dört rekatlı bir namazı unutarak iki rekat kıldırmamıştır; ancak o ümmetine. dört rek’atli bir namazı unutarak iki rekat kıldıklarında sehiv secdesi yapmaları gerektiğini öğretmek için böyle yapmış ve iki rek’atta selâm vermiştir. Resûlullah Efendimizin unutmadığı, fakat unutmuş gibi yaptığı şeklindeki görüş yanlıştır; biz bunun neden yanlış olduğunu ileride ele alıp izah edeceğiz.
“Tebliğ” Dışı Konularda Yanılabilir mi?
Bir de Peygamber aleyhisselâmın sözlerinde hiçbir şekilde yanılmayacağını, dini tebliğ etmekle ilgili olmayan hususlarda yanılabileceğini söyleyenler vardır. Bu görüşü birkaç bakımdan ele alıp cevaplandıracağız.
Birinci Cevap: “Unutmadım” Demesi Kendi Kanaatidir
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Zülyedeyn’e “Ne namaz kısaltıldı, ne de ben unuttum” diye cevap verirken kendi inancını ve kanaatini dile getirmiştir. Namaz kesinlikle kısaltılmadı derken, namazın kısaltılmadığı konusunda bir şüphe bulunmadığını, gerçeğin bundan ibaret olduğunu söylemiştir. Allah’ın Elçisi iki rek’at kıldırdığını unuttuğu hâlde, “ben unutmadım” buyururken bu konuda kendi inananı dile getirmiş ve unutmadığı kanaatinde olduğunu ifâde buyurmuştur. Her ne kadar “inancıma göre, kanaatime göre unutmadım” gibi bir ifâde kullanmasa bile, inanç ve kanaatinin bu yönde olduğunu söylemiştir. Efendimiz in bu sözü de gerçeğe uygundur.
İkinci Cevap: “Ben, Bile Bile İki Rek’at Kıldırdım
Peygamber Efendimiz “Ben unutmadım” buyururken, “Ben selâm vermeyi unutmadım” demek istemiştir. Daha açık bir söyleyişle Peygamber Efendimiz, kasten iki rek’atte selâm verdim ve bile bile iki rek’at kıldırdım” demek istemiştir. Bu cevapta doğruluk ihtimâli bulunmakla beraber, bu ihtimâl de uzaktır.
Üçüncü Cevap: Doğruya En Uzak İhtimâl
Zülyedeyn’in ‘’’Ya Resulullah! Namaz kısaldı mı,yoksa sen unutarak iki rekat mı kıldırdın?” sorusuna Resûl-i Ekrem Efendimiz: ‘Bunların hepsi olmadı’ diye cevap vermiş ve bu cevabıyla: “Bunlardan sadece biri oldu,ikisi birden olmadı’’demek istemiştir. Bu üçüncü görüş, doğruya en uzak ihtimâli bulunan görüş olmakla beraber onu doğru kabul edenler de vardır. Esasen doğru olan, bu görüşün tam zıddıdır. O da Peygamber Efendimiz’in “Ne namaz kısaltıldı, ne de ben unuttum” şeklindeki sahih hadisidir.
Fakih ve muhaddis imâmlarımızın yukarıdaki hadisle ilgili olarak ver-dikleri bu cevapların herbiri hadisin lafzına uygun görünmekle beraber, onların bir kısmı hadisin mânasına oldukça uzak, bir kısmı da hayli zorlama cevaplardır.
“Bana Allah Unutturdu”
Bence bu görüşlerin hepsinden daha uygun ve doğruya en yakın olanı Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin “Ben unutmadım” buyururken, unutma işinin kendi elinde olmadan meydana geldiğidir. Allahın Elçisi unuttuğunu söyleyen bazılarının da böyle demesini uygun görmemiş ve onlara şöyle buyurmuştur:
Birinizin ‘şu âyetleri unutttum’ demesi kötü bir şeydir; hâlbuki o unutmamış, ona Allah Teâlâ unutturmuştur.”
Şerh:Hadisin tamamı şöyledir: Ashâb-ı kiramdan Abdullah ibni Mes’ûd radıyallahu anhın rivâyet ettiğine göre Resûl i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bir kimsenin ben şu âyetleri unuttum demesi ne kötü bir şeydir. Böyle demek yerine ‘Bana unutturuldu’ demelidir. Ey Kuran hafızları! Kuran-ı Kerîmi devamlı sûrette okuyup müzâkere ediniz. Çünkü Kuran, hafızların kalplerinden, develerin bağlarını koparıp kaçmasından daha hızlı bir şekilde ayrılıp gider.”(Buhâri, Fezâilü-l-Kur’ân 23, nr. 5032) “Sen atmadın, Allah attı”(Enfal 17) âyetinde ifâde buyurulduğu gibi,aslında her işi yapan, yaptıran Allahtır, İnsana birşeyi unutturan da O’dur, demektir.
Peygamber Efendimiz başka bir hadiste de şöyle buyurmuştur;
‘’Ben unutmam, fakat Allah bana unutturur,” Nitekim Zülyedeyn Resulü Ekreme: “Yâ Resûlallah! Namaz mı kısaldı, yoksa sen unutarak iki rekat mı kıldırdın?’’ diye sorduğunda, namazı kendisinin bilerek ve isteyerek kısaltmadığını ve unutmadığını belirtmiş, şayet namazı kısaltma ye unutma söz konusu olmuşsa, Allah tarafından unutturulduğunu söylemiş, eksik kıldırıp kıldırmadığını orada bulunan (Hz Ebû Bekir ve Hz Ömer gibi) sahâbelere sorup onlardan olumlu cevap alması üzerine de ‘ kendisine unutturulduğu ve bunun ümmetine unutmaları halinde nasıl davranacaklarını öğretmek için yapıldığı kesinlik kazanmıştır.Buna göre Resulü Ekrem’in “Ne namaz kısaltıldı, ne de ben unuttum” veya “Bunların hiçbiri olmadı” buyurması gerçeği dile getirmektedir. Gerçekten de ne namaz kısaltılmış, ne de kendisi unutmuş, fakat Cenâbı Hak ona bunu unutturmuştur.
Unutmak ile Yanılmak Arasındaki Fark
Bazı Islâm büyüklen unutmak ile yanılmak arasındaki farka dikkatimizi çekerek Peygamber Efendimiz in yanıldığını, fakat unutmadığını, bundan dolayı da “Ben unutmadım” buyurduğunu belirtmiş ve şöyle demişlerdir:
“Unutmak kalbin gafletidir ve büyük bir belâdır; yanılmak ise kalbın başka bir şeyle meşgul olması yüzündendir. İşte bu sebeple Resûl-i Ekrem Efendimiz namazda yanılır, fakat namazdan büsbütün gafil olmazdı. Onu namazın rükû, secde gibi hareketleriyle yeterince meşgul olmaktan alıkoyan. namazdan gafil olması değil, namazı huşû ile kılmasıydı.”
Şerh:“Unutmak kalbin gafleti ve büyük bir belâ” olduğu içindir ki, Allah Teâlâ Resûl-i Ekrem’ine: “Biz sana Kuranı okutacağız; unutmayacaksın”(A’la,6) buyurmuştur.Yani kendi isteğinle unutmayacaksın; ama Allah dilerse, senin dinde olmadan, O istediği için unutabileceksin, demektir.
“Resûl-i Ekrem Efendimiz’in namazda yanılması, fakat namazdan büsbütün gafil olmaması” anlayışına göre, Resûlullah’ın unutmasının sebebi, tamamen Allah’a yönelmesi, O’nun huzûrunda olduğunun şuuruna ve bilincine varmış olmasıydı. Bununla beraber namaz kılmakta olduğunun da elbette farkında idi.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin yanılması, Rabbinin huzûrunda olduğunu unutacak derecede dünyevi düşüncelere kapılmaktan dolayı değildi, hâşâ o bundan tamamen münezzehti.
Kadı îyâz, “Peygamber aleyhisselâmı namazın rükû, secde gibi hareketleriyle yeterince meşgul olmaktan alıkoyan, namazdan gâfil olması değil, namazı huşû ile kılmasıydı” derken, Resûl-i Ekrem’in namaz kılarken Rabbinin yüce kudretinin varlıktaki yansımasını gördüğünü ve O’nun kudretini ortaya koyan delilleri düşündüğünü, bu sebeple rükû ve secde ile gerektiği gibi meşgul olamadığını söylemektedir.”
Bu görüşün gerçeği yansıtması hâlinde, Resûl-i Ekrem’in “Ne namaz kısaltıldı, ne de ben unuttum” buyurmasında gerçeğe aykırı bir durum yoktur.Benim kanaatime göre ise, Peygamber Efendimiz’in “Ne namaz kısaltıldı, ne de ben unuttum” buyurması, unutmanın iki mânasından biri olan terketmek anlamındadır. En doğrusunu Allah bilir ama Resûlullah Efendimiz bu sözüyle şunu demek istemiştir”. “Namazı dört rek’at kılacak yerde, iki rekatta selâm verdim; ancak bunu unutarak yaptım; unutmak da benim elimde olan bir şey değildir.” Benim bu görüşümün delili de Resûlullah aleyhisselâmın şu hadîs-i şerifidir: “Dinî bir hüküm koymak için unuturum veya Allah bana unutturur.”(Mâlik, Muvatta’, Sehv 2.)
devamı:http://ilimcephesi.com/peygamberlerin-yanilmalari-konusundaki-bazi-itirazlara-cevaplar-2/
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…