Peygamberler Küçük Günah İşler mi ? -7

sifa-i-serif-serhi_1 Peygamberler Küçük Günah İşler mi ? -7Süleyman Peygamberin Kıssası

Peygamberlerin küçük günah işleyebileceğini söyleyenler ve bazı tefsir âlimleri. Hz. Süleyman’ın günâhına delîl olarak şu âyeti ileri sürerler: “Biz Süleyman’ı da imtihân etmiş ve tahtına bir ceset bırakmıştık; sonra o, yine Bize döndü: ‘Rabbim, beni bağışla’ dedi.”(Sad,34) Âyet i kerîmedeki “fetennâ”nın mânası, biz onu denedik, imtihân ettik demektir.

Bu âyet-i kerimede Hz. Süleymânın tâbi tutulduğu belirtilen imtihânın mâhiyeti hakkında Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

‘ Dâvûd peygamberin oğlu Hz. Süleymân: Bu gece yüz veya doksan dokuz kadınımla ilişkide bulunacağım! Her biri de Allah yolunda cihâd edecek birer yiğit doğuracak! demişti. Arkadaşı (veya melek) ona: İnşallah’ demesini tavsiye etmiş, fakat o bir meşguliyetinden dolayı unutup inşallah dememişti. İşte bu yüzden o kadınlardan sadece biri hâmile kalmış,o da sakat bir çocuk doğurmuştu. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bunları söyledikten sonra şöyle buyurdu: “Canımı kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, eğer Süleymân peygamber inşallah deseydi, o kadınlardan her biri Allah yolunda savaşacak birer yiğit doğururdu.”(Buhari,Cihad 23,nr.2819)

Şerh:Bu hadis i şerifteki “Bu gece yüz veya doksan dokuz kadınımla ilişkide bulunacağım!” ifâdesi, bazı rivayetlerde Hz. Süleyman’ın “yetmiş kadınımla” dediği, bazı rivayetlerde ise “altmış kadınımla” dediği şeklindedir. Hz. Süleyman’ın “inşallah” demeyi unutmasına gelince, bu konuda Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Hiçbir şey hakkında sakın: ‘Ben yarın şu işi yapacağım’ deme. Ancak inşallah dersen o başka. Bunu söylemeyi unuttuğun zaman Rabbini an. Ve: ‘Umarım Rabbim beni bundan daha güzeline, daha doğrusuna iletir de.”

Tefsir âlimleri bu konuda şöyle demişlerdir: Ayette, Süleyman Peygamberin tahtına bırakıldığı belirtilen ceset, karısının doğurduğu “sakat çocuk”tur; âyette sözü edilen “Süleyman’ın imtihanı” da budur.
Bu konuda şu görüşler de ileri sürülmüştür:

* Çocuk doğduktan sonra ölmüş, onun cesedi tahtına konmuştur.

* Hz. Süleyman’ın günahı, hanımlarıyla beraber olduktan sonra her- birinin bir çocuk doğurması yönündeki aşırı isteğidir.

* Süleyman aleyhisselâmm günahı, çocukları olması için aşın istek ve arzuya kapılmaktan dolayı inşallah dememesidir.

* Süleyman Peygamber in imtihanı, halkı üzerindeki yönetimini bir süreliğine kaybetmesiydi; günahı ise, huzûrunda görülecek bir dâvanın, hanımının akrabaları lehine sonuçlanmasını gönülden istemesiydi.

İnceleyin:  Resûl-i Ekrem'e İmân ve İtaat Etmenin, Sünnetine Uymanın Farz Oluşu -2

* Hz. Süleyman, hanımlarından birinin yaptığı bir günah yüzünden Allah Teâlâ tarafından kınanmıştır. Tarihçilerin İsrâiliyyâttan alıp naklettiği hurafelerin aslı, esası, güvenilir bir kaynağı yoktur. Buna göre şeytan Hz. Süleyman’ın kılığına girerek onun mülk ve saltanatını ele geçirmiş, ümmetini zulümle yönetmeye başlamışmış! Hâlbuki Allah Teâlâ, şeytana böyle bir imkân vermediği gibi, peygamberleri de böyle durumlara düş-mekten korumuştur.

Şerh:Tarih ve tefsir kitaplarında nakledilen bu asılsız habere göre Hz.Süleyman’ın çok sevdiği bir eşi kırk gün süreyle puta tapmıştı. Süleyman aleyhisselâmın bun­dan haberi yoktu. Tuvalete gideceği veya yıkanacağı za­man saltanatının simgesi olan yüzüğünü ona verirdi.

Yine bir defasında yüzüğünü eşine verdiğinde, şeytan Hz. Süleymânın kılığına girerek yüzüğü ondan aldı, gi­dip tahtına oturdu, insanlara, cinlere, kuşlara hükmetti ve Hz. Süleymânın idaresi altındakileri zulümle yönet­meye başladı. Öte yandan Süleymân peygamber, evinde puta tapılan günler sayısınca yani kırk gün boyunca di­lenerek dolaştı. Onun yüzüğünü elinde bulunduran cin bir gün yüzüğü denize düşürünce onu bir balık yuttu.

Hz. Süleymân avladığı veya bir şekilde sahip olduğu ba­lığı kesip karnından çıkan yüzüğü parmağına takınca tekrar saltanatına kavuştu. Bu olay muhtelif kitaplarda j farklı şekillerde anlatılmıştır.(Meselâ bk.Taberî, Târîh, I, 293-295; Begavî, Meâlimü’t-tenzîl (Nemr), VII, 91)

Burada, şeytanın öncelikle Hz. Süleymânın şekline girmesinin mümkün olamayacağı bilinmelidir. Bu konuda Peygamber Efendimiz’in: “Beni rüyâda gören kimse,uyanıkken de öylece görecektir -veya sanki beni uyanıkken görmüş gibidir-; çünkü şeytan bana benzeyen bir şekle giremez” hadîs-i şerifini hatırlamalıdır. (Buhârî, îlm 38, nr. 110; Ta’bîr 10, nr. 6993-6994..)

Rüyâda bile Resûlullah Efendimiz’in şekline giremeyen şeytanın, uyanıkken Süleymân peygamberin şekline girme si olacak şey değildir. Çünkü diğer peygamberlerin ümmetleri de, bizim gibi, kendi peygamberlerinin söz ve davranışlarına uymakla görevlidir. İşte bu bakımdan şeytanın bir peygamberin şekline girerek İlâhî emir ve
) yasakları değiştirmeye kalkmasına Cenâb-ı Hakkm fırsat vermesi elbette düşünülemez.

Şayet yukarıda kendisiyle ilgili olarak nakledilen kıssada belirtilen “inşallah demeyi unutma” konusunda: “Süleyman aleyhisselâm o sırada neden inşallah demedi” diye sorulacak olursa, buna çeşitli cevaplar verilebîlir:

Birinci cevap şudur: Yukarıda geçen sahih hadiste görüldüğü üzere. Hz. Süleyman, ilâhı takdirin gerçekleşmesi için inşallah demeyi unut muştur.

İnceleyin:  Peygamberliğin Delili Olarak Mucize ve Evliyanın Kerametleri

İkinci bir cevap da şudur: Hz. Süleymân. o sırada bir şeyle meşgul ol-duğu için, yanındaki arkadaşının (veya meleğin) inşallah demesi yönünde-ki tembihini duymamıştır.

Yine burada Hz. Süleyman’ın ‘Rabbim. beni bağışla ve bana öyle bir saltanat ver ki, benden başka hiç kimseye nasip olmasın. ”(Sad,35) diye dua etmesinin sebebi de sorulabilir. O, dünyaya olan aşın hırsından, mala ve makama düşkünlüğünden dolayı Rabbinden benzersiz bir saltanat istememiştir.

Şerh:Peygamberlerin en büyük arzusu Allah’ın rızâsını ka-zanmak, âhiret nimetlerini elde etmektir. Onlar dünya saltanatının değersiz olduğunu, dünyanın Allah katında sivrisineğin kanadı kadar değeri bulunmadığını iyi bilir.

Nitekim Peygamber Efendimiz: “Eğer dünya, Allah ka-tında sivrisineğin kanadı kadar bir değere sahip olsaydı, Allah hiçbir kâfire dünyadan bir yudum su bile içirmezdi” buyurmuştur.(Tirmizi,Zühd 13,nr.2320)

Bazı müfessirlerin dediğine göre, onun(Süleyman Peygamberin) öyle bir saltanat istemesinin sebebi, bazı rivayetlerde söylendiği üzere, şeytanla imtihan edildiği sürece saltanatını kaybetmesi gibi bir durumla bir daha karşılaşmamak içindi.

Şerh:Bu konuyla ilgili olarak yukarıda “Peygamber Efendimiz’in Şeytandan Korunduğu” bahsinde şu hadis-i şerif geçmişti: “Bir defasında şeytan karşıma kedi şeklinde çıktı ve namazımı bozdurmak için üzerime atıldı.
Ancak Allah Teâlâ bana onu yenme gücü verdi de, tutup yere çaldım. Sabahleyin hepinizin onu görmesi için Mescid’in direklerinden birine bağlamak istedim. Fakat kardeşim Süleymân peygamberin: ‘Rabbim, beni bağışla, ve bana öyle bir saltanat ver ki, benden başka hiç kimseye nasip olmasın.’’ dediği hatırıma geldi. Derken Cenâb-ı Hak onu yanımdan bir kopek gibi uzaklaştırdı.(Buhari,Salat 75,nr.461)

Hz Süleyman’ın benzersiz saltanat İstemesinin sebebleri arasında şunlar da öne sürülmüştür:

*Her peygamber, kendini diğer peygamberlerden ayıran birer özelliğe sahip olduğu gibi, Süleymân aleyhisselâm da kendisine kimseye verilmeyen eşsiz bir saltanatın lütfedilmesini istemiştir.

* Babası Dâvûd aleyhisselâma demiri yumuşatma, Hz. İsa’ya ölüleri diriltme, Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve selleme şefâat etme (şefaatı kübrâ ve Makâm-ı Mahmûd) özelliği verildiği, gibi Hz. Süleymân da peygamberliğini gösteren eşsiz bir saltanatın kendisine verilmesini istemiştir.

Kadı İyaz,Şifa-i Şerif,cilt:3

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir