Peygamberler Küçük Günah İşler mi ? -5
Hz Yusuf ve kardeşlerinin kıssasında Yûsuf aleyhiselamın günah işlemesiyle İlgili bir durum yoktur.
Şerh:Ayet ve hadislerde Hz.Yusuf’un günah işlediğine dair bir bilgi bulunmadığı için burada o konu ele alınmamıştır.
Kardeşlerinin durumuna gelince, onlar peygamber olmadıkları için, yapıp ettiklerini burada ele almak gerekmez.
Hz. Yakûbun “torunlarının ‘’Kur ân-ı Kerim de peygamberlerle birlikte anılması onların peygamber olduğunu açıkça göstermediği için burada kendilerinden söz etmek icap etmez.
Şerh:Arapların “kabile“ Arap olmayanların “soy” ve “millet” dediği şeye İsrâiloğulları “sıbt” derdi. Hz. Ya’küb’un torunlarından (esbât) söz edilen âyetlerden biri şöyledir:
“Siz şöyle devin: ‘Biz Allah’a, bize indirilene; îbrâhime,İsmail’e, lshâk’a, Yakııba ve torunlarına indirilene;
Mûsaya ve İsa ya verilene; Rablerinden bütün peygamberlere verilene imân ettik. Biz o peygamberler arasında hiçbir ayırım yapmayız. Biz sadece Allaha boyun eğen Müslümanlarız.(Bakara,136)
Bazı müfessirler, âyet-i kerimedeki torunlar (esbât) ifâdesiyle, Hz. Yaküb’un torunlarından peygamber olanların kastedildiğini söylemişlerdir.
Şöyle de söylenmiştir; Yûsuf aleyhisselâmın kardeşleri onu kuyuya attıklarında çocuk yaşta idiler Öyle oldukları için de Hz. Yûsuf Mısır azizi iken yanına gittiklerinde kendisini tanıyamamışlar, bir de Hz. Ya’kub’a: “Onu yarın bizimle gönder de gezip oynayalım, diyerek birlikte oynamaktan söz etmişlerdir. Şayet onlar peygamber olmuşsa, bu daha sonraları gerçekleşmiştir İşin doğrusunu en iyi Allah bilir.
Kur ân-ı Kerîm de Yûsuf aleyhiselam hakkında: Kadın onu gerçekten istemişti. Eğer Rabbinin kesin delilini görmeseydim Yusuf da ona meyledecekti(Yusuf,24) buyrulmasına gelince:
Şerh:Hz. Yûsuf’a zinanın çirkinliğini gösteren ve onu günahtan uzaklaştıran bu ilâhî “delilin” ne olduğu konusunda yeterli bilgi bulunmamaktadır. Yalnız Ibni Abbâs, o sırada “Hz, Yakub’un belirip oğlunun göğsüne eliyle vurarak ona engel olduğunu” rivâyet etmektedir.(Hakim,el Müstedrek,2,377,nr.3322)
Birçok fakih ve muhadddise göre, bir kötülüğün kalpten geçirilmesi yüzünden Allah Teâlâ kulunu hesaba çekmez. Çünkü Resûllah Efendimiz in buyurduğu şu kudsî hadise göre bir kötülüğün kalpten geçirilmesi günah değildir:
“Kulum bir kötülük yapmak ister, sonra da bundan vazgeçerse. Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder.Şu hâle göre Yûsuf aleyhisselâm da kalbinden geçen düşünce yüzünden bir günah işlememiştir.
Şerh:Bu hadîs-i kudsinin tamamı şöyledir:Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik etmek ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükem mel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik etmek ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hattâ kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse,Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şâyet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar” (Buhâri, Rvkâk 31, nr. 6491: Müslim, îmân 207, nr. 131,)
İnceledikleri konuyu enine boyuna ele alan fakih ve kelâm âlimlerine göre kötü bir düşünce kalbe iyice yerleşirse o günah olur, ama kalbe iyice yerleşmeyen gelip geçici düşünceler günah değildir. Doğru olan da budur.İnşallah Yûsuf aleyhisselamın kalbinden geçenler de geçip geçici düşüncelerdir.
Hz. Yûsuf’un,yine de kendimi büsbütün temize çıkarmam; çünkü Rabbimin esirgeyip koruduğu kimseler dışında, nefis insana sürekli kötülüğü emreder. Elbette Rabbim çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir.(Yusuf,53) demesine gelince: Yûsuf aleyhisselam, Kendimi büsbütün temize çıkarmam” sözüyle, “aklıma kötü düşüncelerin gelmediğini söyleye-mem” demek istemiştir. Ya da kalbe gelen kötü düşüncelerden masum olmadığını söyleyerek tevâzuunu ve nefse muhalefeti dile getirmiştir. Çünkü Mısırlı kadınlar tarafından da onun günahsız olduğu söylenerek temize çıkarıldığı bilinmektedir.
Nitekim ünlü muhaddis Ebû Hatim er-Râzînin (v. 287/900), Arap dili, edebiyatı ve tefsir âlimi Ebû Ubeyde Mamer ibni l-Müsennâ dan naklettiğine göre Hz. Yûsuf kötülüğe meyletmemiştir. Ayette takdim-tehir olduğu için bu âyeti: “Kadın onu gerçekten istemişti. Eğer Yûsuf Rabbinin kesin delilini görmeseydi, o da ona meyledecekti” şeklinde anlamalıdır.
Nitekim Allah Teâlâ kadının:
“Gerçekten de onu elde etmek istedim, ama o buna şiddetle karşı çıktı, “(Yusuf,32) dediğini nakletmiştir.
Şerh:Vezirin hanımı yıllar sonra bunu bir kere daha itiraf ederek şöyle diyecektir: “İşte şimdi gerçek ortaya çıktı!
Onu elde etmek isteyen bendim; o ise kesinlikle doğruyu söylüyordu’*(Yusuf,51)
Aşağıda meali verilen âyetler de bunu göstermektedir:
Kötülüğü ve her türlü hayâsızlığı, ahlâksızlığı ondan uzak tutalım diye böyle yaptık.(Yusuf,24)
‘’….kapıları iyice kilitledi ve Haydi gel!’ dedi. Yusuf ise Allah’a sığınırım ! Kocan, benim efendimdir. O bana çok iyi davranıyor. Şu da bir gerçek ki, zalimler aslâ İflah olmazlar, dedi.
Bu âyetlerdeki bazı kelimeler çeşitli şekillerde yorumlanmıştır:
Kimileri âyetteki Rabbî kelimesiyle ‘ Allah Teâlâ’nın kastedildiğini. kimileri de Züİeyhânın kocası olan aziz, vezir” demek olduğunu söylemiştir.
Kadın onu gerçekten istemişti. Eğer Rabbinin kesin delilini görmeseydi, Yûsuf da ona meyledecekti. âyetindeki “ona meyledecekti ifâdesinin muhtemel anlamları şöyledir:
*Hz. Yûsuf, kadını reddetmek, ona öğüt vermek istedi.
Şerh:’Öğüt verme meselesiyle ilgili olarak şöyle bir şey anlatılmaktadır: Kadın Hz. Yûsuf ile beraber olmak isteyince kalktı, putunun yüzünü örttü. Bunun üzerine Hz. Yûsuf ona şunu söyledi: “Sen cansız bir varlıktan, seni görmeyen, fayda ve zarar vermeyen bir puttan böylesine utandığına göre, bütün yaptıklarımı gören Rabbimden ben nasıl utanmam!”(Aliyyul Kari,Şerhul Şifa,2,298)”
*Hz. Yûsuf un kadını reddetmesi onu çok üzdü.
*Hz. Yûsuf ona baktı.
*Hz. Yûsuf kadına vurmak ve onu kovmak istedi.
*Bu olup bitenler. Hz. Yûsuf henüz peygamber olmadan önce meydana gelmiştir.
Bazı âlimler de bu konuyla ilgili âyet-i kerimeleri şöyle açıklamışlardır. Züleyhânın evine dâvet ettiği Mısırlı kadınlar Hz. Yûsuf’a şehvetle bakmakta iken, Allah Teâlâ ona peygamberlik verdi ve kendisini peygamberlik heybeti bürüdü. İşte o zaman kadınlar peygamberlik heybetinin et-kisiyle artık onun güzelliğiyle meşgul olmadılar.
Kadı İyaz,Şifa-i Şerif,cilt:3