Peygamber Sallallâhu Aleyhi ve Sellem’i Hatırlamak İçin Mevlid Okumak Güzel Bir Âdettir

fft99_mf5143743 Peygamber Sallallâhu Aleyhi ve Sellem'i Hatırlamak İçin Mevlid Okumak Güzel Bir Âdettir

‘ Tevellüd-ü şerifin gecesinde Mevlid-i pâk-i Rasûl’un okunması, bir bid’at-i hasenedir. Bazılar mendub, bazılar müstehabdır dediler. Vahabîlerden başka, mevlid-i pâk-i Rasûl’e karşı gelenler olmamıştır.

Medhiye-i Rasûl’ü dile getirmek, iyi bir ibadettir. Fakat bizim zamanı­mızda mevtidlerde bazı aykırı hareketler vardır. Esasen bazı İslam mem­leketlerinde, bu geceyi çok güzel ihya ederler. Mevlidhanlara belirsiz ve pazarlıksız hediye verirler. Ayrıca fakirlere sadaka vererek sofralarına davet ederler. Mevlidin okunması esnasında huzur-u kalb ile dinlerler. Ayrıca şer’î edeb ve usullere hürmet gösterirler. Şübhe yok ki mevlidi böylece okuma ve okutmanın, büyük bir sevabı vardır. Aynı zamanda fiilen kainatın Efendisi Hazreti Rasûl aleyhissalâtu vesselâm’ın muhab­betine fiilî bir ikrardır. Hatta Hazreti Abdülmuttalib, Rasûl-u Ekrem’in doğumunun yedinci gününde Onun için bir koç kurban ederek akîkasını yerine getirmiştir.

Akîka kesmek Şafiî mezhebine göre sünnet; Hanefîlere göre müstehabdır. Hatta bazı ehli takvaya göre akîka, mühim sünnetlerdendir. Kim ki vermek isterse, etini pişirerek zekat almaya müstehak olanlara dağıtır; akîkanın kemiklerini kırmadan, beyaz bir bez içinde defneder. Böyle yapmak müstehabdır.

Zamanımızda kadın ve erkekler beraberce oturarak bilhusus mev- lidhanlar seslerini güzelleştirirler. Cemaatin fâsık kimselerin ağzından mevlidi dinlemeleri ve mevlidi şarkılaştırıp bir eğlence vasıtası haline getirmeleri, şer’an bid’attir. Yani bid’at, mevlidin kendisinde değil, mevli­de ârız otan şeylerdedir. Nitekim kadınların yüksek sesle veya erkeklerin karşısında okumalarının yeri yoktur. Böyle yapmak hayr değil bilakis gü­nah işlemenin ta kendisidir. Bilhusus hayatında camiyi görmeden ölenin ruhuna okunması caiz değildir.

Mevlidhanın cambazlıkla, merhum filan­ca kimsenin ruhuna demesi, fazla para almak içindir. Bu hususta mevlidhanların çeşitli cambazlıklarna gelince, yazmaya değmez. Hayatında camiye dargın olanları, sanki edebsizlikleriyle cennete koyacaklarmış gibi… Böylece okunmaktan mevlid-i şerîfi tenzih ederiz. Böylece oku­maktan okumamak daha hayrlıdır.

Şâfiîlerden ibnu Hacer Heytemî, “Mevlidler, zikirler için biraraya gelip, bu işi yapanların fiili fazilet mi, bid’at mi?” diye sorulunca şu cevabı vermiştir;

«Gerek mevlidler, gerekse zikirler için toplantıların çoğu, hayrı kuşa­tıcı şeylerdir. Nitekim sadaka, zikir, Peygamber’e salat selam getirmek, medhiyelerini dile getirmek, hayrın ta kendisidir. Bazan bunlar şerre de sirayet eder. Mesela yabancı erkek ve kadınların birbirlerini görmeleri en büyük şerdir.

Hiç şübhe yoktur ki, böyle bozgunluğa sirayet eden şeyler memnû’dur. Nitekim maslahatı celbetmekten önce, mefsedet kapılarını kapat­mak daha evladır denilmiştir.

İnceleyin:  Ahlak ve Insaniyetin Tarifi

Nitekim Müslim’in tahriç ettiği,“Allah Azze ve Celle’yi zikretmek İçin oturan bir kavim yoktur ki, melekler onları kuşatmamış, rahmet onları kaplamamış, üzerlerine sekine inmemiş ve Allah Tealâ nezdindekilerle onları anmamış ol­sun.” maalindeki hadîs-i şerîf, bu hususta delildir,»

Müslim’in tahric ettiği Ebî Hureyre’nin bu hadîsine mebni, mavlid ve sâir zikirler için toplantıların bld’at olmadığını ve aslî sünnette olduğunu isbat edebiliriz. Ancak kadın erkek Ihtilâtı ve Arızi sebeblerden dolayı, bidattir  denilebilir. Yine Ibnu Hacer mezkur kitabında; mevlidin ken­disinin bid’at olmadığını, ancak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in doğuşunu ifade eden şiirlerin okunması esnasında, avamın değil, havasın ayağa kalkıp saygı göstermelerinin bid’at olduğunu söylemiştir. Ibnu Âbidîn de Redd-ul Muhtar’da “içinde hiciv olmayan ve şehveti tahrik etmeyen şiir ve gazellerin söylenmesinde zarar yoktur. Şiirde haram olan, şeriate aykırı olan sözlerdir; şiir kendisi değildir.” diye ifade etmiş­tir.

İmam Şa’ranî, Latâif-ul-Minen adlı eserde, mevlidin okunmasının Ehli Sünnet velCemaat ulemâsına göre meşrû’ olduğunu kaydetmek­tedir. Şartları şunlardır:

 1-Mevlid sahibi ve mevlidhanın kalbi hastalıklardan pak olması.

 2-Mevlidi dinlerken veya sonra, gıybet ve nemimetin bulunmaması, yani dedikodu yapılmaması.

3-Sultan-ul-müslimînin mahzun olduğu veya din aleyhtarlarının mecliste bulunduğu zamanda okunmaması.. Sultanın mahzuniyetini giderecekse beis yoktur.

4-Gaflet zamanında veyahud kahkahalı meclislerde ya da oturu­şuyla mevlid-i şerîfe riayet etmiyenlerin huzurunda okunmaması.

5-Okuyan ve okutan kimsenin samîmi ve riyadan ârî olmaları. Mevlidhanların, saf mü’minlerin yanaklarında gözyaşını görünce, güya cûşa getirmek için bağırmaları Hakk’a havale… Olabilir ki meddahlar bulunduğu veyahud bulundurulduğu zaman, mevlid onların şerefinedir; Rasûlullâh’ın şerefine değildir. Allah korusun İyi ameller dünya küresi kadar olsa, benzin gibidir; riyâ da ateş…

 6-Mevlüdden dolayı farz yahud sünnetlerin ihmal yahud terk edilme­mesi.

 7-Dînen hürmete layık olmayan kibirli kimselere tevazu gösterip de, fakir ve dînen hürmete layık olanları unutmamak; daha doğrusu fâsıklara hürmet etmemek . Buhârinin Edeb-ul-Müfred’de, Hatîb-il Mişkat’te, Beyhakî’nin Şa’b-il-îman’da, Ebû Dâvudun Süneninde tahric ettikleri, Ebû Mûsa-I-Eş’ariden, Câbir’den gelen bir rivayette Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur;

“Saç ve sakalı ağarmış müslûmana; haddini aşmaksızın ve onunla amel etmeyi terketmeksizin Kur’an-ı Hakimi okuyana; bir de Adil hükümdara saygı Allah Teala’ya saygıdır.“

İnceleyin:  Ateist ve Deistlerin İslâm Hakkında Sordukları Sorular ve Cevapları

Hayrete şâyan ki, Ibnu Cevzî bu hadîsi mevdû’ saymıştır. Münâvî diyor ki: “Ibnu Cevzî’nin bu hadîsi mevdû’ sayması, isabetsizliğindendir. Çünkü bu hadîsin çok muhkem senedleri vardır.” Zehebî de Mi’zân-ul -itidal’de bu hadîsin mevdû olmadığını tasrih etmiştir.

8-Camilerde okunsa, caminin içinde şerbet veya benzerlerini yere dökmeden dağıtmak. Şayet dökülmesinden korkulan şeyler varsa dağıt­maktan kaçınmak gerekir.

9-Davet edilen kimsenin zulmünden emin olmak. Korkuya mebnî davet caiz değildir.

10-Mevlidden daha elzem yapılacak bir hayrın olmamasıdır. Tâ ki mühimi terk etmekle sevabı eksik olmasın. Meselâ onbin lira değerinde mevlid okutmak yerine, İslâmî tahsil yapacak üç talebinin bir senelik ihtiyacına bu parayı vermek daha hayrlıdır.

11-Birbirinden hoşlanmayan kimseleri, beraber davet etmemek. Tâ ki fitneye sebep olunmasın.

12-Davete icabet etmeyeni davet etmemek; şayet ederse muhayyer davet etmek.

13-Kuvvetinden fazla masraf etmemek.

14-Milletin işini, gücünü terkettirmeden müsait zamanda okutmak.

15-İçkili, menhiyatlı düğünlerde mevlid okumamak. Çalgılı, içkili dü­ğünlerin üç zararı vardır: Birincisi, düğün sahibinin ölüleri faydalanmaz. İkincisi düğün yemeği sadaka olmaz, belayı kaldırmaz. Üçüncüsü, ye­mek tahrimen mekruh veya haram olur. Allah Teâlâ milletimize intibah­lar versin.

16-Mevlid okunan meclisin şer-î yasaklardan pak olması.

Esasen mevlid, va’z, Kur’an okuma ve dînî sohbetlerin meclislerin­deki şartlar, bu saydıklarımızdan daha ziyadedir. Lâkin bu kadarla iktifa edelim.

Bu şartları yerine getirenlere, dînî merasimlerin sevabı sonsuzdur. Bu merasimlerden biri de mevliddir. İcmâi ümmetle mevlid, çok güzel, makbul ve makuldür.

Mademki risâlet Rasûl’ün ölümüyle bâtıl olmaz ve mademki bizim amelimiz O Hazrete arz olunur; o halde amellerimiz temiz olarak arz olunsun. Mademki Onun şerefine mevlitler okunur; o halde Onun ruhâ- niyetine tevessül ederek ve Onun siyer-i şeriflerini düşünerek, mevlidin şi’rî lâfızlarından sese değil manalarına inmek ve Ona mutâbaat yolunu adet edinmek lazımdır. Hatta mevlid-i şerifi Rasûlullah aşkına âlet edip, pervane gibi yanma yolunu bulmak meşrû’dur.

Hatib ve İmam Kuşeyrinin tahric ettikleri ibni Abbas’tan gelen bir rivayette Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim âşık olsa, iffetini korusa ve (aşkını) gizlese ve bundan dolayı ölse, şehid olduğu halde ölmüştür.

İsmail Çetin

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir