Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının ilk cümlesi meşhurdur: “Kelâm, başlangıçta var idi”… Kelâm’ın önceliği, nefs-i natıka sahibi insanın, dil vasıtasıyla hakikat ağacının yemişlerine uzanabilmesi ve kendini bir dil içinde idrak edebilmesi anlamlarına da geliyor, öyle ya, dil’in olmadığı yerde İnsanî
Tarih
İçki Dönem belgelerinde ve metinlerinde özel ifadesiyle arak ve hamr/şarap olarak geçen, genel ifadesiyle müskirat[61] diye isimlendirilen, bugün ise içki olarak ifade edilen alkollü içecekler konusu, Osmanlı geleneksel zihniyet ve sistemindeki değişimi takip etmeye imkân sağlayan önemli konu başlıklarından birini teşkil etmektedir. Çünkü içki konusu özelde Osmanlı genelde ise
İslam
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu ve dindarlık tarzı olarak kurumlaştığı dönemin başlangıcında kaleme aldığı Mirsadül-ibâd adlı eserinde, tarikat hayatının kişi üzerindeki dönüştürücü etkisini anlatması ve yorumlamasıyla dikkat çeker. Tasavvufî yaşantı dolayısıyla varlık, bilgi ve ahlak bakımından kişinin kemale erdirme süreci
Edebiyat
Çelebi’nin dudaklarından düşmeyen şu büyük sözü, çâresiz bir kabulle kendi kendime tekrarlıyorum: Emeline karşı ecelin gülüyor, tedbîrine karşı takdîrin gülüyor. Yaşayan Ölü ———————————————————— Okuyorum, fakat ne anlıyorum; orasını pek bilmem. Okuduklarımı sen de dinle: “Cihanda her şey kendi yaratılışına münâsip olan bir şeyi cezbeder. Eğer karşına düşen kimsenin nasıl bir