Osmanlıcayı bilen insanların kalmaması “felâket”

dusuncenin-gokkusagi-cemil-meric Osmanlıcayı bilen insanların kalmaması "felâket"

Osmanlıcayı bilen insanların kalmamasını “felâket” olarak görüyordu Cemil Meriç. Siz fikri gelişmenizde katkısı olan düşünürümüzle aynı fikirde misiniz bu konuda?

Tamamen aynı fikirdeyim. Osmanlıca dediğimiz doğrudan doğruya Türkçedir. Ona başka isimler takarak kendimizden uzakta tutmayalım lütfen. Sadece harfleri farklıdır ve 80 yıllık alfabemize karşılık 1000 yıllık bir mazisi vardır elifba’nın. Yani “biz” dediğimiz o büyük nehrin asıl büyük kısmı, Osmanlıca içinde yatmaktadır. Bunlardan bihaber nesillerin, bir şey olamayacakları, hep yenilik peşinde koşarken aslında eskinin de eskisi, fersudeliklere düşmeleri kaçınılmazdı. Son 75 yılın sanat akımlarına, edebiyatına, düşünce dünyasına bakın, hemen hepsi yenilik peşindedir ama “Garip” akımı gibi, bir nesil içinde garip bir şekilde toz olur giderler. Koca akımdan kala kala “Rumeli Hisarına oturmuşum”un kalması yeterince manidar değil midir?

Geçenlerde o zamanki adıyla Gazi Mustafa Kemal’in Nutuk metni üzerinde bir çalışma yapmıştım. Biliyorsunuz, 1927 tarihi vardır üzerinde Nutuk’un. Yani yazısı Osmanlıcadır ve lisanı da oldukça ağdalıdır. Biliyor musunuz bilmem, 1928 Kasım’ında Harf İnkılabı yapıldığı zaman ellerinde kalan binlerce Nutuk nüshasını ne yapacaklarını bilememiş yetkililer. Bir yanda Gazi, öbür yanda Gazi’nin yaptığı Harf İnkılabı. Şaşkınlığı düşünebiliyormusunuz? Nutuk nüshaları piyasadan toplatılmış (evet toplatılmış!) ve bir depoya atılmış. Sonra da -anlaşılan- okkayla eskicilere satılmış. Şimdi piyasada yeni harfli nüshalarından daha ucuza 2 ciltlik Osmanlıca Nutuk’u temin edebilirsiniz sahaflardan (Ben 2 koca cildi sadece 10 milyona almıştım mesela.)

Komediyi görebiliyor musunuz? Ama bence komedi asıl burada başlıyor. Yasaklı Nutuk, yeni harflerle ancak 1936’da, yani 8 sene sonra basılabiliyor. Ama ne basım! Bir yığın okuma ve yazım hatalarıyla beraber. 1960’dan sonra bir de sadeleştirmeye gidildi. Sadeleştirmeler de bu hatalı nüsha üzerinden yapıldığı için ortaya tam bir rezalet çıktı. Yani şu Türk Dil Kurumu, kurucusunun ana metnini bile doğru dürüst yayınlama zahmetine katlanmamış bir laûbalilikler kumpanyası değil de nedir? Burada şu hususu eklemeliyim; Bugün Türkiye’de üniversitedeki bir kısım Türkoloji ve tarih hocaları haricinde, Nutuk’u orjinal dilinden okuyup anlayabilecek tek kesim, Nur talebeleridir ve bu, tarihin en büyük ironilerinden, en acı alaylarından biridir!

İnceleyin:  Hafızasını Kaybeden Nesiller

Mustafa Armağan – Düşüncenin Gökkuşağı Cemil Meriç

Yusuf Aslan

Tarih talebesi ve ilme pek meraklı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir