Öğrendiklerimizi Zihinde Tutma ve Unutmaya Tesir Eden Faktörler
Öğrendiklerimizi zihnimizde uzun süre saklamanın yolu nedir? Unutmaya tesir eden faktörler nelerdir? Biraz da bunlar üzerinde duralım:
1- Öğrendiklerimizin zihinde tutulması için iyi tesbit edilmesi gerekir. Bu ise iyi bir öğrenmeyi gerekli kılar. Unutmayı önlemenin en iyi yollarından biri öğrendiğimiz şeyi iyi öğrenmemizdir.(554)
Yüzeysel öğrenmelerde unutma miktarı fazla ve süratlidir.(555) Aşırı Öğrenme ise unutmayı en aza indiren ideal bir öğrenmedir.(556) Burada kastedilen öğretimin canlı olması da önemlidir. Çünkü canlı bir öğrenme saklamanın en iyi şartıdır. Dikkat pasif, tekrarlar gevşek ve gelişigüzelse kuvvetli bir hatırlama niyeti de yoksa az öğrenilir ve kısa zamanda unutulur.(557)
2- İyi düşünülmüş şeyler kolay unutulmazlar.(558) Bu itibarla hâfizaya yapılacak en büyük hizmet düşünmek ve düşündürmeye alıştırmaktır.
3- Aralarında bağlantı kurulamamış parça bilgiler organize bilgilere oranla daha çabuk unutulurlar.(559) Yeni kazandığımız bilgilerimiz eski bilgilerimize öyle bağlanmak ki yeni edinilen bilgi zihinde bekleyenlerle buluşsun ve birleşsin. O zaman saklama uzun ömürlü olacaktır.
4- Öğrenme sürecinin arkasından gelen başka bir faaliyet öğrendiğimiz şeylerin daha çabuk unutulmasına yol açmaktadır. Bu olaya “geriye ket vurma” denmektedir.(560) Bir öğrenme olayının hemen arkasından uyku gelirse unutmanın en az olacağı belirtilmiştir.
5- Hatırlama olayında kişiliğin ve zihin seviyesinin etkisi vardır. Hatıralar bunların kudret ve seviyelerine göre gün ışığına çıkarlar.(561)
6- Öğrenilen materyalin manîdâr yani anlamlı olması hem öğrenmeyi kolaylaştırır hem de öğrenilen şeyin uzun süre hâfızada kalmasını sağlar. Hiçbir anlam taşımayan materyaller daha kolay unutulurlar. Çünkü bunlar sadece hâfızaya dayanmaktadırlar.Halbuki manîdâr olan materyaller hem hâfızaya dayanmakta hem çağrışımla desteklenmektedirler.(562)
7- Yapılan çalışmalar “kullanma ve uygulama yeteneğinin terim bilgisinden daha yavaş unutulduğunu” göstermiştir. Bu itibarla öğretmen, öğrettiği bilgilerle yaşanan hayat arasında canlı bağlar kurmalıdır.(563)
8- Unutmayı azaltmada tekrarın da önemli katkısı vardır. Her» hangi bir konuyu Öğrenip anladıktan sonra unutmayı en aza indirmek için öğrenilenler belli aralıklarla yeniden gözden geçirilmelidir. Önemli olan bir husus da şudur: Bu tazeleme ve uygulamalar kısa bir zaman sonra yapılmalıdır.(564)
9- Bir bünyeyi hâiz materyaller daha az unutulur. Eski bilgilerle ilişki kurularak öğrendiğimiz yeni bilgiler, manzûme hâlindeki kelimeler, başka fikirlerin ortaya çıkardığı fikirler, kelime, yalın fikir ve yalın bilgileriden daha uzun zaman hâfızada yaşarlar.(565)
10- Harekî mahâretler en iyi muhâfaza edilen mahâretlerdir. Bisiklete binme, yüzme ve benzeri itiyatlar kolay unutulmazlar.(566)
Yukarıdakiler dışında hâfizayı etkileyen başka faktörler de vardır. Meselâ öğrenilecek şeyin kolay veya zor oluşu, öğrenme metodunun iyi veya kötü oluşu, öğrenenin yaşı, zekâ derecesi, öğrenilen materyale karşı takındığı tavır ve ilgi saklamayı ve hatırlamayı etkiler.(567)
Fikir bağlantılarımız mizacımıza ve genel ruh hâletimize uygundur. Bu itibarla bir kısmımız neşe verici şeyleri, bir kısmımız da ıstırap yaratıcı şeyleri daha rahat hatırlarız.(568)
Zayıf olan hafızalar için yapılacak şey, türlü tedai ağları örmek, tekrarlara başvurmak, öğrenilen şeyleri mantıkî bir sisteme bağlamaktır.(569)
Beyinde bulunan bazı sinir hücreleri bazı uyarımlarla birçok defa aktif hâle geçirildiği takdirde farklı bir yapı kazanmakta ve uzun vadeli hâfıza doğmaktadır. Geçici aktiflikler ise kısa vadeli hâfızayı doğurmaktadır.(570)
Çocuklarda anî hâfıza çok kuvvetlidir. Bu hâl, okulda onun çabuk öğrenmesini sağlar. Yaşlılarda durum farklıdır. Onlarda anî hâfıza çökmüş durumdadır. Onlarda eski şeyleri hatırlama hâfızası uzun süre cardı kalır. En yeni öğrenilenlerin en çabuk, en eski öğrenilenlerin ise en geç unutulması olayına “hafızanın Ribot kanunu” denmektedir.(571)
Unutulmuş bir şeyi tekrar ezberlemeye kalktığımızda birinciye nisbetle daha kolay ve çabuk ezberlediğimizi göreceğiz.(572) Bu da “Tam unutma yoktur.” tezini doğrulamaktadır.
Alfred Adler’e göre “Hatırlamaları belli ruhî bir yönün devamı için yararlı verileri hatırlarız. Unutulmaları yararlı verileri unuturuz. Bu durum, hâfızanın tamamıyla izlenen amaca uyan bir intibakın hizmetinde olduğunu göstermektedir.(573)
Morgan’a göre nazarî olarak unutmanın iki sebebi vardır:
1- Bozucu etki, 2- Bellekteki çözülme.(574) O, hatırda tutulan miktarı pek çok şeye bağlarken üç önemli faktöre dikkat çekmektedir: “Malzemenin anlamlılığı, malzemenin başlangıçta ne kadar iyi öğrenildiği ve diğer öğrenmelerden gelen bozucu etkiler.”(575)
Unutma; yüksek öğrenim çağında en hızlı, lise çağında daha yavaş seyrederken daha önceki sınıflarda ise en yavaş biçimde seyretmektedir.576
Yapılan araştırmalara göre unutma başlangıçta hızlı giderken bilâhere yavaşlamaktadır.(577)
Hâfiza bozukluklarının da hatırlamaya etkisi vardır. “Şu veya bu şeyi veya gördüğü ve işittiği olayı tesbit edememek, onu uzun bir süre saklayamamak, gerektiği zaman yerini ve zamanını belirtememek ve canlandıramamak gibi hâller hâfızanın unutkanlık (amne- sique) denilen bozukluklarını teşkil eder.”(578)
Hâfiza bozuklukları birkaç bölümde incelenir. Bunları şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Amnesia (amnezi): Hâfizanın kaybolması veya unutma, şeklinde tarif olunabilir. Kısmî veya tam olabilir. Bazı hâllerde devamlı, bazı hâllerde geçicidir. Fasılalı veya mahdut mâhiyette olabilir. İnsanın geçmişi ile ilgili hatıraları tamamen unutması anlamına gelen “tam unutma” nâdiren vukû bulur.(579)
2- Paramnesia (paramnezi): Bir nevi hatırlama hatasıdır. Bu durumdaki hasta, geçmiş olayları ya yanlış olarak hatırlar veya olmamış, yaşanmamış olayları olmuş zanneder.(580)
3- Hyperamnesia (hiperamnezi): Belli olaylarla ilgili belleğin aşırı derecede canlı oluşuna bu ad verilir. Bu tabir hâfizanın aşırı derecede artışını ifâde eder.(581)
4- Hypoamnesia (hipoamnezi): Bu durumdaki kimsenin belleği yavaşlar, azalır.(582)
Duyumları mânâlandıran, idrâkleri zenginleştiren., öğrendiklerimizi saklayan, gerektiği zaman hatırlatan hâfiza müstakil meleke (faculte) değildir. Tedailer (çağrışım) ile çalışır. “Bilgi ve tecrübelerimizin hâzinesidir.” Hafıza olmasa düşünce, dolayısıyla dilde olmayacaktı. Olayları önceden kestirmede hafızanın büyük payı vardır. Havanın kararmasıyla yağmurun beklenmesi onun sayesindedir.(583)
Adasal, hâfiza bozukluklarını özelliklerine göre “saptama unutkanlığı”, “hatırlama unutkanlığı”, “bütünlüğüne unutkanlık” ve “tam olmayan amnezi” gibi kısımlara ayırmaktadır.(584)
Herbert Sorenson hafızadan bahisle şunları söylüyor: “Hâfiza zekânın temel unsurudur. Onsuz zekânın var olabileceği pek düşünülemez. işittiğimiz kelimeleri, gördüğümüz yüzleri, edindiğimiz genel bilgileri, gittiğimiz yerleri ve daha birçok şeyleri hatırlayama- saydık birer zavallı aptaldan başka bir şey olamazdık.”(585)
Prof.Dr.Yaşar Fettahoğlu – Kur’an’da Zihin Eğitimi,Çamlıca Yayınları,syf:138-143
Dipnotlar:
554 Sorenson, Eğitim Psikolojisi, s. 412; Mart, a.g.e., s. 257.
555 Mart, a.g.e., s. 257.
556 Sorenson, a.g.e., s. 413. Aşırı öğrenme, öğrenmenin, materyalin artık öğrenilmiş olduğu söylenilebilecek safhadan daha ileriye götürülmesini ifade eder. Bk. A.y.
557 Sorenson, a.g.e., s. 412.
558 Tunç, a.g.e., s. 73.
559 Mart, a.g.e., s. 263.
560 Sorenson, a.g.e., s. 416.
561 Tunç, a.g.e., s. 73.
562 Mart, a.g.e., s. 259; Sorenson, a.g.e., s. 411.
563 Mart, a.g.e., s. 255; Sorenson, a.g.e., s. 410.
564 Sorenson, a.g.e., s. 413.
565 Mart, a.g.e., s. 253; Sorenson, a.g.e., s. 412.
566 Mart, a.g.e., s. 261; Sorenson, a.g.e., s. 402.
567 Garrett, Psikolojiye Giriş, s. 151.
568 Adasal, a.g.e., s. 747.
569 Tunç, a.g.e., s. 70.
570 Özbaydar, a.g.e., s. 77.
571 Adasal, a.g.e., s. 763.
572 Tunç, a.g.e., s. 71.
573 Adler, İnsanı Tanıma Sanatı, s. 45.
574 Morgan, Psikolojiye Giriş, s. 140.
575 Morgan, a.g.e., s. 137.
576 Sorenson, a.g.e., s. 415.
577 Mart, a.g.e., s. 256.
578 Adasal, a.g.e., s. 766,768.
579 Mitat Enç, Ruh Sağlığı Bilgisi, s. 82; Dinçmen, a.g.e., s. 4,5.
580 Enç, a.g.e., s. 83; Dinçmen, a.g.e., s. 4,5.
581 Enç, a.g.e., s. 83; Dinçmen, a.g.e., s. 4,5.
582 Dinçmen, a.g.e., s. 4,5.