Namazda Kafirun ve İhlas Suresi Okumanın Sırrı ve Manaları

images3 Namazda Kafirun ve İhlas Suresi Okumanın Sırrı ve ManalarıCabir b. Abdullah’tan, Hz. Peygamberin şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir. “Adamın birisi ayağa kalkmış ve iki rekât fecir namazı kılmıştır. Birinci rekâtında Kâfirun suresini okumuştu. Okumayı tamamlayınca, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: ‘Bu adam, rabbini bilen bir kimsedir.’

İkinci rekâtta ise Ihlas suresini okumuş; okumasını tamamlayınca Hz. Peygamber ‘Bu adam, rabbine iman eden bir kimsedir’ buyurmuştur.”

Hadisin Sırrı va Manalarının İzahı Bilinmelidir ki:

Marifetin çeşitli dereceleri vardır. Bunların bazıları diğerlerinden üstündür.

Birinci çeşit marifet şeriattadır. Hz. Peygamber devrinde Hak, itikat yönünden Arapların taptıkları putlardan, yıldızlardan, vb. batıl ilahlardan ayırt edilmiştir. Kafırun suresi, bu tür ayırımı ifade etmektedir.

Bunun için Hz. Peygamber Hıristiyan cariyeye “Allah Teâlâ nerededir?” diye sorduğu soruya, cariyenin göğü işaret ederek verdiği cevaptan memnun kalmıştır. Bunun ardından Hz. Peygamber cariyeye ben kimim diye sormuş, kadın da kendisinin Hz. Peygamber olduğunu bildiğini ifade eden bir işaret ile cevap vermiştir. Bunun üzerine Hz. Peygamber cariyenin efendisine “Bu kadın mümindir, onu azat et” diye emretmiştir.

Benzer bir mana, Muaz hadisinde de zikredilmiştir. Hz. Peygamber Muaz’ı Yemen’e görevli olarak gönderirken kendisine şöyle demiştir: “Sen, Ehl-i kitabın yanına gidiyorsun. Onları ilk davet edeceğin şey, Allah Teâlâ’nın birliği ve benim peygamberliğime şahitlik etmeleridir. Allah’ı bildiklerinde [marifet] ise üzerlerine gece gündüz vakitlerinde farz kılınan beş vakit namazı bildir.”

Böylece bu İki şahitliği kabul etmek marifet diye isimlendirilmiştir. Buradaki marifet, Hakk’ın vahdaniyet özelliğiyle birlenmesi ve Arapların Uluhiyet’te kendisine ortak koştukları şeylerden temyiz edilmesidir.

Adam namazında “De ki Allah birdir [ehad] ve sameddir” âyetini okuduğunda Hz. Peygamberin “Bu adam, Rabbine iman eden birisidir” buyurmasındaki sır şudur: Ehad [Bir] lafzı, Hakkin sayısal mertebelerden tenzihinin en üst mertebesini ifade etmek için vazedilmiştir. Bunun için muhakkikler, şu konuda! kesin olarak görüş birliğine varmışlardır: Mutlak birlik fa ha diyeti! mertebesinde tecelli imkânsızdır.

İnceleyin:  İki İyi Şey Arasında Ayrım Yapmaya İlişkin Bilgi Üzerine Ve Nefsin İnsanı Buna Nasıl Çağırdığına Dâir

Çünkü mutlak birliği yönünden Hak ile herhangi bir şey arasında hiçbir noktada bir ilişki ve irtibat söz konusu olamaz. Bul mertebede Hakk’ın bilinmez zâtı, isim, sıfat, vasıf, hüküm ve ilim ile nitelenemez. Hakk’ın bütün bunlardan mutlak olması! gerekir. Bunlardan birisinin Hakk’a izafe edilmesi itibar, mertebe ve cihet taakkulu iie gerçekleşir.

Bütün itibarların ortadan kalkması gerektiği için, bütün bu ilişkiler ve izafetler düşmüştür. Bu mertebede sadece Hakk’ın kendisini bildiği ve bizim ise O’nu bilemediğimiz için kendisinden bildirdiği şeyi tasdik etmemiz söz konusudur.

İşte “De ki: Allah Teâlâ birdir” âyetini okuyan kişi hakkında, Hz. Peygamberin söylediği Bu adam Rabbine iman etmiş bir insandır sözünün manası budur.

Bu bağlamda söylenen şeyler, Hakk’a dair sırların pek çoğunu içermektedir. Büyüklüğü ile birlikte tevhidin tecridi makamı, bu makamın feridir. Çünkü tevhidin tecridi, muvahhid [birleyen] ve mücerridin [tecrit eden] bir özelliğidir.

İşte Hakk’ın masivadan [Hakk’ın dışındakiler] ayrıldığı özelliğiyle tecrit edilmesinin anlamı budur.

Bu marifete ise sadece zâtî tecelliler ve mazharların hükümlerini aşan özel berk» tecellilere nail olan kişi ulaşabilir. Böylece bu kişi imkân ve vücûbu ve de bunların içermiş olduğu her şeyi ihata eden büyük berzahlığı iie Hakkin muradını ve bilinmeyen zâtı hakkında verdiği haberi Hak’tan anlar. Bu anlamada herhangi bir varlık, bir isim veya sıfat vasıta değildir.

Marifette en üst derece budur. Bu marifet, ilk mertebede işaret edilen marifetin mukabilidir. Diğer marifet dereceleri ve mertebeleri ise bu iki marifet arasında ortaya çıkarlar.

 

Bunları anlarsan Allah’ın izni ile doğruyu bulursun!

 

Sadreddin Konevi,Kırk Hadis Şerhi,

Ekrem Demirli

 

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir