Müşteşriklerin (Sünnet Hakkında) Uygunsuz Sözleri

Sünnet-i nebeviyyenin mahiyetini tanımlama konusunda, bunların bizatihi Hz. Peygambere (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ait sözler olmadığı, bunların ancak “Hz. Peygam­berden (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) nakledilen her türlü söz, fiil, takrir ve sıfatlar”dan ibaret olduğu şeklindeki değerlen­dirmeler, bize bazı müsteşriklerin, hadîslerin çok fazla, nere­deyse yüz bine varacak kadar çok olması hakkındaki uygunsuz sözlerini hatırlatıyor ki onlara göre “Peygamber sanki konuş­maktan başka gayesi olmayan birisidir”

Bunun cevabı sünnet-i nebeviyyeyi bilmedeki bilgisizlik­ten başka bir şey değildir. Bu ancak hadîs-i nebeviyi ve sün­net-i mutahharayı bilmeyen bilinçsiz bir kimseden çıkabilir. Cehaletin ve onun taraftarlarının kötülüğüne karşı Allah bize kâfîdir. Zira müsteşrikler ellerine geçen fırsatlardan asla vazgeçmeyip İslâm’a ve Peygamberlerine olan inanç ve akide­lerini sarsmak için Müslüman gençlerin kalplerine zehirlerini akıtmaktadır. Onlar İslâm dininin kalesini yıkmak için bu çatışmaları (oryantalizm) yapmakta, ilim ve bilgi adı altında İslâm’a ve dine tuzak kurmaktadır. Ekserisi papaz ve rahip olan bu müsteşrikler, hidâyet bulmak için değil, samimi Müslümanları şüpheye düşürmek ve saptırmak için İslâm’ı araştırmaktadırlar.’’Onlara:yeryüzünde fesat çıkarmayın”denildiği zaman, “biz ancak ıslah edicileriz” derler”

Islah ediciler maskesine bürünen bu kurnazlara karşı dik­kat etmek gerekir. Bunlar İslâm’ın en yaman düşmanlarıdır. İslamın binasını ve kalesini yıkmak maksadıyla onun üzerinde kazmalarını sallamaktadırlar. Bilmektedirler ki Müslümanlara galip gelmek ancak onların kültürleriyle alay etmekle, İs­lâm’ın iki ana esası olan Kur’ân ve Sünnet hakkında şüpheler uyandırmakla mümkündür. Kur’ân-ı Kerîm üzerinde şüphe dü­şürmeye güç yetiremeyince, sünnet-i nebeviyye üzerinde şüphe düşürmek için zehirlerini akıtmaya başladılar. Çünkü Kur’ân, nesilden nesile tavatüren nakledilmiştir. Sünnete ge­lince, sünnetin ekseriyetinin Rasûlullâh’a (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) isnâdının yalan olduğunu ileri sürdüler. Bu iftira dolu töhmetin en büyüğünü Yahûdî Müsteşrik Goldziher üstlenmiş­tir ve onu da Fransız Müsteşrik Leon Bourgeois Islâm Sünne­tine Dair Araştırmalar adlı eserinde takip etmiştir. İnşallah ilerde, Allah’ın dinine tuzak kurarak dinin formunu ve mü’minlerin gönlündeki bu Peygamber’in yüceliğini ortadan kaldırmak için Müslüman gençler arasında, zehirlerini akıtan bazı kindar müsteşriklerin şüphelerini reddetmek için ayrı bir bölümde temas edeceğiz.

İnceleyin:  Kuran-ı Kerimin Yeterliliği ve Sünnet Olmadan Din Olur Mu?

 

Muhammed Ali es-Sabuni-Nebevi Sünnet

 

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir