İslamoğlu’na göre Nebinin teşri, haram koyma veya koyulmuş bir haramı helale çevirme yetkisi yoktur. Ona göre kimlerle ve nasıl evlenebileceği hususu Kuran ayetleriyle düzenlenmiş; evlilikle ilgili haramlar ve helaller sadece Kuran’dan çıkarılmış olması gerekmektedir. (1) İslamoğlu, sünneti bağımsız bir teşri kaynağı olarak görmediğinden hadislerde gelen şeri hükümleri; bu bağlamda haramları kabul etmemekte ve bunları Allah Resulünün (s.a.v.) idareci kimliğiyle koyduğu dönemsel yasaklar şeklinde değerlendirmektedir. (2) Aynen, yerine seçilen halifelerin/siyasi otoritenin koyduğu, dini bağlayıcılığı ve kalıcılığı olmayan yasaklarda olduğu gibi…Bu hatırlatmalar ışığında İslamoğlu’nun Muta hakkında verdiği cevabının içinde var olan çelişkiye bakalım:
Soru: Hocam; Geçenlerde bir arkadaş şöyle bir şey anlattı; “esnaf bir kimse İran’a gitmiş ve 1-2 hafta kalması gerekiyormuş. Ona demişler ki, seni burada geçici olarak evlendirmemiz lazım ( Mut’a Nikahı ile) ve iki haftalığına bir bayanla nikah yapmışlar.”
Bunu duyunca çok şaşırdım. İranlı müslüman kardeşimiz böyle bir nikahı nasıl helal saydıklarını anlayamadım. İnternetten araştırdım ama doyurucu bir sonuç alamadım. Genel olarak şunu tespit ettim; ehli sünnet alimleri , Resulullahın geçici bir süre buna izin verdiğini ama sonradan haram olduğunu söylediğini ve bunun kesinlikle haram olduğu görüşündeler. Şia ise şöyle düşünüyor; bunun Resulullah döneminde de yapıldığını sadece Hz. Ömer döneminde yasakladığını ve Hz. Ömer’in yasaklamasının “haram” olma vasfını getiremeyeceğini söylüyorlar. Ve bu işin aslını öğrenmek için size danışma gereği hissettim.
İslamoğlu: Evet, buna geçici nikah da denir. Ehl-i Sünnet bunu kesinlikle haram kabul etmiştir. Bu yaklaşım doğrudur. Şia ise Hz. Ömer’in yasaklamasının bunu haram kılmayacağı sonucuna ulaşmıştır. Oysa ki yasaklayan bizzat Rasulullah’ın kendisidir. Fakat Şia kaynaklarına bu yasaklama hadisi kendi rivayet zincirleri yoluyla girmediği için bununla amel etmemişlerdir. (3)
Değerlendirme: Öncelikle cevap metninde geçen tüm ‘yasak’ kelimelerinin ‘haram’ anlamında kullanıldığına dikkat edelim. Çünkü bu zaten helal-haramın konusuna girmekte, hem de İslamoğlu’nun “Ehl-i Sünnet bunu kesinlikle haram kabul etmiştir” cümlesinde de haram olduğu tespit edilmektedir. Demek ki İslamoğlu burada “haram değil yasak” şeklinde bir kelime oyununun ardına saklanamayacaktır.
Buradaki çelişki ise İslamoğlu’nun -ehl-i sünnetin yaklaşımına uyumlu-cevabından Mutanın belli bir dönem serbest kılındığı anlaşılması, ilgili hadislerin kabulünün, ayetlere göre haram olması gereken Mutanın (Eğer Kuran’da var denilirse bu sefer de helal olan şeyi haram ettiği şeklinde bir sonuç oluşur ki bu sonuç ta İslamoğlu’nun metoduna terstir.) Resulullah (s.a.v.) tarafından serbest kılındığı; aslında haram olan bir akdin Onun (s.a.v.) izniyle helalleştiği ve süreli iznin iptaliyle tekrar haram haline döndüğünün ikrarıdır.
Burada İslamoğlu’nun “haram” yerine “yasak” kelimesine sığınması da mümkün değildir. Çünkü Kuran ayetleriyle kimlerle ve hangi şartlarla evlenileceği tespit edildiğine göre bu şartlardan veya rükünlerden birini kaldırmak, değiştirmek haramın-helalin konusu olmaktadır.
İslamoğlu’nun bu soruya kendi usulü açısından verebileceği tek cevap ilgili yasaklayıcı ve bir süreliğine izin verici hadislerin inkarı olmalıydı..Bayındır Hoca, bu noktada daha dikkatli (4) olduğundan en azından çelişkiye düşmekten kaçınmış oluyor.
***
(1) http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_2129_24_sunnet-tasavvurumuz.html
(2) Aile Eğitim setinde Tahrim Suresinin işlerken, “Allah Resulünün dini hükümlerde haram koyma yetkisi var biz onun için eşeği kurdu yemiyoruz” şeklinde açıklamanız var. Geçen seneki Tahrim Suresi tefsirinde Allah Resulünün haram koyma yetkisinin olmadığını, sadece yasak koyabileceğini, yasakladığı ipek elbisesini bir sahabenin bitlenmesi sebebiyle giymesini müsaade ettiğini söylüyorsunuz. 3 Muhammed kitabından incelemeye çalıştım, ama yine kafamdaki sorulara cevap olmadı. Meselenin aslı nedir hocam? Gerçekten arkadaşların savunduğu gibi her helal ve haram Kur´anda belirtilmiş midir? Ayette yasaklanan Leş, domuz… Haricindeki hayvanlar helal midir? Yoksa Allah, elçisine bu gibi konularda haram koyma yetkisi vermiş midir?Aziz mümin,
bu konu burada çözülemez. esasen bu konuda sesler hiç tek sese indirgenemez.
Çünkü:
1. Daha sahabe zamanında bu tartışıldı. Abdullah b. ömer gibi ısrarla tersini savunan sahabiler varken Hz. Aişe ve İbn Mes’ud matumat ve mekulat konusunda Kuran’ın son sözü söylediğini söylüyorlardı. İlginç değil mi?
2. Aile Eğitimi Serisi’ne medar olan konuşma 1993 yılında yaptığım bir ribat dersi. Tahrim suresi ise ondan 15 yıl sonra verdiğim bir ders. İkisi arasında geldiğim nokta isimlendirmede “haram” yerine “yasak” noktası. Bu fakiri sevindirdi, vesile de siz oldunuz.
3. Bu meseleyi bu düzlemde tartışmak çözümsüzlüktür. Bir tarafın küsmesi sadece cehaletten değil, cehaletin yanında had bilmezlikten. Şafii’nin sözünü tekrarlıyorum: Cahiller susarsa ihtilaf biter. Bu doğru.
4. Sahabe bu mevzuda hassas olmuş. İhtilafa rağmen hiç biri diğerine küsmemiş. O hassasiyeti rivayet geleneğinde görüyoruz. “Nehe’n-nebi an ekli luhumi’l-humuri’l-ehliyye, ve kullu zi nabin mine’l-vuhuş ve kullu zi atnebin mine’l-vuhuş” (Nebi ehli eşek etini, yırtıcılardan pençelileri, kuşlardan gagalıları yasakladı).
http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2014/07/nebinin-haram-koyma-yetkisi-1.html
(3) http://www.mustafaislamoglu.com/HD166_mut-a-nikahi.html
(4) https://www.youtube.com/watch?v=xWUpW7nzDZ0
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…