Mucize ile Görüntü Olağanüstünlüğü Arasındaki Fark
Mucize ile görüntü olağanüstülüğü arasındaki fark, anlaşılıyor ki bir öz farkıdır. Ait oldukları alemlerin, varoluş dünyalarının farkı. Hazreti Musanın Âsa mucizesinde büyücülerin marifeti, bugünkü Batı Medeniyeti harikalarının ilkel bir şekliydî. Ama olağanüstü deney, fizik dünyada yapılıyordu. Asaya geien can ve dirilikse, ötelerden, aklın ermediği bir bölgeden gelen bir soluk, bir canlılıktı. Bu müşahhasın (somutun) karşısına çıkan mücerredin (soyutun) zaferi değil, fizik dünya müşahhaslığını aşan bir müşahhasın anıtıydı. Hazreti İsa’nın mucizelerinde de, kutsal ruhun tasarrufu, eşyanın üzerinde değil, doğrudan doğruya insanın, hatta bizzat peygamberin üzerinde oluyor veya görünüyordu. Onun babasız doğması, eocukken konuşması, ölüyü diriltmesi ve yücelere ağması, denilebilirse, hep kendi ruhu üzerinde kendine ve insanlığa ulaşan İlahî bağışların gerçekleştirdiği mucizelerdi.
Budizmi, bugünkü Batı Medeniyetinin tam zıddı saymak mümkündür görüntü açısından. Gözü, kulağı, şehvet duygusunu, giderek vücudu ve bütün duyguları iptal ede ede yokluktaki büyük sükûnete ulaşma, Budizmin özlem hedefi gibi görünüyor- Bir nevi, hakikat, bu yokluktaki büyük sükûnetin ta kendisi.Batı Medeniyetinde ise,tam tersine,gözü ve kulağı duyguları ve vücudu,onları saran ve sınırlayan fizik şartlarında mümkün olduğu kadar ilerisine,ama yine de fizik dünya içersinde ulaştırmak,daha çok hareket,daha çok izlenim,daha çok dış idraklerle donatmak söz konusudur. Ruh dünyasına Batıda en çok yaklaşan Kirkegaard felsefesi bile, eninde sonunda yine de psikolojik realiteler çerçevesini aşmamaktadır.
Peygamberler Medeniyeti ise, ne doğunun yüce alemi gibi gösterilen Budizme ne de Batı Medeniyetinin bugünkü görüntü devrimine benzer ve uyar. Fizik duygusunu da, yokluk duygusunu da en yoğun bir kompozisyonla peşinden sürükleyen bir diriliş, ruhun dirilişi medeniyetidir Peygamberler Medeniyeti. En olgun ve son şekliyle İslâm adını alan bu ilâhı medeniyet, duygularımızı iptal etmez, fizik dünya idrakimizi olsun. yokluk idrakimizi olsun Allaha ulaşma yolunda kullanır. Yani insan kası, insan kafası, insan ruhu, bütün fiziği ve onun tam zıddı olan yokluğu da beraber sürükleyici gözle görülür, elle tutulur bir icaz, bir belagat kazanmıştır. Bir lirizm. İnsanlığın memnunluğu içinde de, trajiği içinde de, mucize havasını, güvenini, doğurganlığını gerçekleştirme. Duygu da, eşya da, akıl ve insan ruhu da bu medeniyet içinde, adeta, öbür dünyadan bu dünyaya vurmuş bir mucize ışığının etkisiyle ansızın anlam ve perspektif değiştiriyor.
Eşya ve insan, her yönden Allaha bakıyor bu medeniyette. Allahtan gelen rahmet ışığı insanın içini ve eşya dünyasını ilâhı bir siteye çeviriyor. Vahiy insan ruhunu Allahın kenti haline getiren esrarlı bir diriliş ışığıdır. İslâm Medeniyeti, Kur’an’dan sızan bu İlâhî diriliş ışığıyla her zaman canlı ve sağ. Bütün görüntü cambazlığıyla Batı Medeniyeti ise O’nun önünde yapma ve ölü.