Modern Kölecilik
Aslında kölelerden çok daha fazla istismar edilen kitleler çıktı ortaya. Bugün bir köleden daha kötü bir vaziyette çalışan insanlar var. Kölelerin karnını doyurmak zorunda idi efendileri; modern patronlar karnını doyuracak kadar da ücret vermezler. Eski Yunan’ı hatırlayalım: Köleler çalışıyor; efendiler felsefî gevezelikler ve benzeri işlerle vakit öldürmeye çalışıyorlardı. Köleci cemiyet yapısı açıkça gayri ahlakidir ve kabul edilemez.Lakin modern dünyada eskisinden çok daha fazla terakki eden bir medeniyet sayesinde,çok daha yüksek bir alicenation ratiosu(yabancılaşma nisbeti) ve sosyal adaletsizlik var.Ancak, insan köleler yerine robot kölelerin geçtiğini hayal etmek mümkündür. Ve robotlar makinadan ibaret olduklarına göre, makinaların istismarı da bir sosyal adaletsizlik veya ahlâksızlık değildir.
Demek oluyor ki, sosyal adaletsizlik probleminin hâl çaresi olarak, humanoid robotların kölelerin yerine geçtiği bir sosyal organizasyon şeklini, yani ‘federalist ve köleci’ bir cemiyet yapısını,problemin yegâne çözümü sayıyoruz. Başkalarının emeklerine muhtaç olduğumuz ve emeği satın almak zorunda kaldığımız müddetçe, Marksist literatürdeki tabirle, “emeğin yabancılaşması” neticesinde doğan sosyal adaletsizlik ve istismar neticesinden kurtulmak mümkün değildir. Marx’ın komünizmi dahi, bütün cemiyetin köleleştirildiği ve devletin putlaştırıldığı bir sistem olarak, insan haysiyetine yakışmaz. İnsan karınca değildir; cemiyetin kölesi de olmamalıdır. Unutmayalım ki, bir tek dâhi milyonlarca şapşaldan daha değerli olabilir. Daha mutedil bir hâl çaresi olarak, anarşistlerin teklif ettiği federalizm ve meselâ Henry George’un ‘Tek vergili İktisadî sistem’i gibi sistemler dahi, sosyal adaletsizlik meselesini halledememiştir.
Şu hâlde, bu problemin yegâne ahlâkî hâl çaresi olarak robot ! teknolojisindeki gelişmelere, bir humanoidin inşa edilebilmesine intizar etmeye mecburuz. Humanoid köleleri geliştirmek ve ona göre bir sosyal organizasyon şeklini (eski köleci cemiyetlere benzeyen bir işbölümü tarzını) gerçekleştirmek zorundayız. Aksi takdirde, sosyal adaletsizlik problemi baki kalacaktır. Bu vaziyet ortadan kalkmadıkça da, ‘hukuk, iktisat, demokrasi, hürriyet* gibi mefhumlar aldatmaca, laf-ı güzaf olarak kalmaya mahkumdur. Böyle bir dünya kabul edilemez. Ve unutmayalım ki, modern teknoloji sayesinde, ‘güçlü olmak’ aldatıcı olabilmekte, bazen tek bir insan dahi bütün bir cemiyete meydan okuyabilmektedir. Böyle bir dünya ilânihâye sürüp gidemez. Çünkü sosyal adaletsizlik bir vâkıadır ve bu ortadan kalkmadıkça da, dünyanın akıbetinin ne olacağı pek belli olmaz. Bir gün bir terörist, nükleer bir bomba ele geçirirse ne olacak? Ki bugün, bunun malzemesi kaçakçılar tarafından pazarlanan bir metadır.
Prof.Şahin Uçar,Kültür ve Sanat Yazıları