3 Kânunusani

30 Kânunuevvel Milliyet geldi. Menemen vak’ası hakkında tafsilât var. Mebuslar galeyanda imiş. Şiddetli icraat yapalım diyorlarmış. İsmet’e Mecliste ezcümle İshak Refet adında bir me­bus ‘Terör lâzımdır”, Erzurum mebusu Aziz adında biri “Fevka­lâde bir mahkeme teşkil etmelidir” demişler. Menemen’de vak’a meydanında binbeşyüz kişi varmış. Bütün kasaba halkı imiş. Za­bitin başını kesen Dervişi alkışlamışlar. Vak’a bastırıldıktan son­ra zavallı şehid kurban zabit Kubilây’a hükümet cenaze merasi­mi yapmış, İzmir’den memurlar gönderip merasime iştirak et­tirmiş. Fakat cenaze merasimine ahaliden kimse iştirak etmemiş. Bu hal pek dikkate şayan ve mühimdir. Demek halk tamamiyle dindardır. Şapkadan, tekkelerin kapanmasından, Mustafa Ke­mal’in propaganda ve icraatından asla tesir görmemiş, hiçbir ka­naatini değiştirmemiştir. Bu halk hükümet-i hâzıraya şiddetle muarızdır. Bu bir numunedir. Bütün milletin böyle Menemenli­ler gibi olduğu muhakkaktır. Mustafa Kemal ve avanesi ise bir kanun darbesi ile herşeyi değiştirdiklerini zannediyorlardı. Zehi gaflet! İşte iktidarlarının delili…

Bu gibi şeylere ne lüzum vardı. Bizim halk tekkesinde, camiinde meşgul olurdu. Sen mektepleri ihya et, dimağları terbiye et, demokrat, cumhuriyetçi yap. Şapka  mı, fes mi, ne giyecek? Nene lâzım. Biıgiin olur ki şapkayı sen-olmaz desen o kendi giyer. Ah bu Mustafa Kemal ve İsmet!.. Büyük cehalet ve akılsızlıkları ile ve hiç lüzumsuz yere ortalığı, siyası, dinî, İçtimaî, İktisadî, sarsıntılara, buhranlara verdiler, alt- j üst ettiler. İkide birde böyle hadiseler oluyor. İsyan edenler, hükümeti müdafaa edenler kınlıyor. İkisi de bu milletten. Yazık, zavallı millet!.. Reva mı?… Menemen Belediye Reisi ve ora Türk Ocağı reisi, şehidin mezarında söyliyeceği nutka şunu koymuş “Menemenliler alınlarına sürülmek istenen mürettep ve kasdî lekeyi nefretle reddederler” bunu nutkundan çıkartmışlar. Bu hükümet bize leke sürmek istiyor, nefretle reddederiz demektir. Demek vak’ayı fena görmüyor. Hükümet aleyhinde millî ve meşru bir kıyam halinde görüyor. Yahut bunu hükümet tertip et­tirdi demek istiyor.

……………..

Mustafa Kemal, İzmir’de bir nutuk vermiş. Diyor ki: “Hedefimize varmak için kanunlarımız müsait değilse tâdil eder, yeniden yaparız. En nihayet lüzum ve mecburiyet görürsek bu yolda herşeyin fevkine çıkarız.” Aferin! Kendisini, devrini ne iyi izah etmiş. Söylemeye lüzum yoktu. Zaten bugüne kadar hep yaptığı bunlardır. Kanun onun oyuncağıdır. Kanun onun keyfili ne, hırsına göre değişir durur. Ne âlâ!. Ne âlâ devlet, kanun ve millet oyuncağıdır. Bu sözün hülâsası: “Sade keyfim hüküm sürer” demektir. Bir Medeniyet Cihanı var yahu! Ayıptır, şunu söyleme bari! Zaten bir düziye kanun tâdil etmek, yenisini yapma da o demektir.

Cumhuriyet Devrinin Perde Arkası , Dr. Rıza Nur

 

 

Muhammed Ali

Son Yazılar

Tecelli Türleri

  Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…

2 ay önce

Allah’ı Bilmenin İmkânı ve Bunun Yöntemi

  Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…

2 ay önce

Varlık Mertebeleri ve Te’vil

  Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…

2 ay önce

Dilin Kabuğu

Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağır­lıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…

2 ay önce

Çözüm Aldatmacası

İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…

2 ay önce

Anda Olmak -Geçmiş ve Gelecek Arasında Bir Yer

İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygu­larımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…

2 ay önce