M.İslamoğlu,Nebi’nin Haram Koyma Yetkisi-3
Bir Özür 5 İçtihad : Haram ,Yasak , Azimet, Ruhsat, Hediye..
….Bu konuyu toparlarken, İslam ümmetinin klasik çağlarındaki kadına bakış açısıyla, Yahudi bakış açısının çakıştığı çok bariz bir biçimde görülmekte. Yahudiler adet halini bahane ederek kadını aşağıladılar. Sonraki asırlarda yer eden erkeksi fıkıh da, konuyu aynı bakış açısıyla ele aldı. Asıl Yahudileşme temayülü dediğimiz olgu işte böyle tezahür ediyordu.
Halbuki kadının adet hali, Peygamberimizin de buyurduğu gibi Allah’ın yarattığı hilkat gereğiydi ve insan neslinin devamı için İlahi kudret tarafından kadın doğum organlarının sürekli doğuma hazır tutulması için Allah tarafından harika bir sistemle yaratılıştan takdir edilmişti.
Beşer neslinin devamı gibi ulvi bir gaye uğruna, kadına yüklenen bu ağır ve bir o kadar da şerefli yük, nasıl oldu da suçmuş gibi kadını kadın yaratıldığına bin pişman eden bir baş kakıncına dönüştürüldü? Oysa, kadın bu halinden dolayı tebrik edilmeli, insan neslinin devamı için her ay verdiği bu kandan dolayı ödüllendirilmeliydi. İşte, Allah’ın Resulü (s), kadını namazdan muaf tutarak ödüllendirmiş, diğer ibadetlerde de kadına geniş müsamaha ve hoşgörü gösterilmiştir. Adetli kadının, insan neslini devam ettirmek için verdiği kan, onu ancak şehitle kıyaslanır bir mertebeye çıkarır. Şehit doğurmak için her ay şehit olan bir kadının hakkı, bu özelliğinden dolayı cezalandırılmak değil ödüllendirilmektir. Hayız konusundaki Nebevi yaklaşımın böyle algılanmayıp da, dua, zikir, ilim gibi ibadetlerden uzaklaştırılarak, mescide sokulmayarak, cemaatten ayn tutularak, Kur’an okuması yasaklanarak cezalandırılmayı hakeden bir “suç”, bir “günah”, bir “ayıp” gibi algılanması, geleneksel anlayışa karışmış bir Yahudileşme eğilimidir. (1)
Hayızlı Kadının İbadeti
Soru: Namaz dinimizin direği olarak tanımlanacak kadar mühim bir ibadettir, Kur’an-ı Kerim’de sıklıkla namazı dosdoğru kılmayı buyuran ayetlerle karşılaşırız. Namaz her koşulda ikame edilir; su yoksa da, hasta olunsa da, savaş varsa da..Bu kadar mühim olan namaz neden kadınların hayızlı zamanlarında askıya alınır? bunun gerekçesi ve anlamı nedir? Bazı hanımlar her ay iki hafta kadar hayızlı oluyorlar, böyle bir durumda ömrünün yarısını namazsız geçirmiş olacaktır bu mümin. neden peki? Hayatımızın yarısından namazı çıkartmamız eğer bizim münkerden alıkonulmamıza engel değilse, neden namazı 5 vakit kılmak gerekiyor ve her gün? İnanın derin tereddütler ve vicdan azabı içerisindeyim. Rabbim bana neden namaz kılmadığımı sorduğunda, ne cevap vereceğim? Atalarımdan öyle gördüğümü mü? Ben bilmiyorum, araştırdım ve bir delil de bulamadım. Lütfen, eğer bilginiz varsa beni de aydınlatır mısınız?
1. hayızlı kadının namazdan muaf olmasının delili nedir? konuyla ilgili hadisler bir haram koyma anlamı mı içermektedir?
2. hayızlı kadının namaz kılması şayet Rabbimiz tarafından yasaklanmışsa, amenna. bunun ötesinde bir şey sormak haddimize düşmez ama bunu hayızlı kadının çektiği eza ile açıklamanız pek uygun değil kanımca. zira her kadın aynı sıkıntıyı çekmez, kimisi hiç sıkıntı çekmez. kaldı ki günümüzde tıbbın gelişimiyle hayızlı kadının çektiği eza asgariye indirilebilmekte ve dahi yok edilebilmekte.
3. namaza engel olan unsur eğer kansa, özür kanı namaza engel sayılmıyor. eğer sıkıntı ise, kadın ya da erkek çeşitli sebeplerden dolayı bundan çok daha fazla sıkıntı çekebiliyor. bu türden sıkıntılar namazı askıya alma gerekçesi sayılamazken hayız durumu neden sıkıntı oluşturuyor?
İslamoğlu:
CEVAP:
a. Namaz hayızlı kadından muaftır. Bunun yorumu hayızlı kadın insanlığın bekası için çektiği bu sıkıntı namaz yerine, ibadet yerine geçmektedir. Buna hangi kadın itiraz edebilir? Hayızlı iken hanımların nasıl sıkıntı çektiğini bir hanım olarak siz daha iyi takdir etmelisiniz.
b. Namazın beş vakit olması bir mucizedir. Çünkü günümüz insanı bir iki vakitle dünyayı ahirete gök iğnesiyle dikemezdi. Bu kadar çok unutuyoruz ki bu kadar çok hatırlatılması gerekiyor.
1. Namazın abdestsiz kılınmamasıdır. Hayız abdeste münafidir.
2. Bunun cevabı yukarıda geçti. Arafat’ta vakfeye duran herkes de yolcu değildir, ama namazları Mekkeli de olsa cem eder.
3. Özür kanı namaza engel sayılmaz, kıyam, rüku, secde olmadan namaz da olmaz, ama özürlüyse olur…(2)
Yaşar Nuri: Hayızlı Ve Lohusa Kadına İbadetin, Mabede Girmenin Yasak Edilmesi
Adet görmüş kadına reva görülen zulmü Kur’an yıkmıştır. Ne yazık ki Kur’an’ın yıktığı bu zulmü, Hz. Peygamber’in vefatından sonra İslam’ın ta içine soktular ve adına da “sünnete riayet” dediler.
Kur’an, kadınların hayız halini bir “hastalık ve sıkıntı hali” (eza) olarak nitelendirmektedir. Eza, kadına eziyeti din yapanların iddia ettikleri gibi “pislik” demek değildir. Yola düşmüş ve geçişi zorlaştıran her şey bir eza yani sıkıntı sayılmıştır. O düşen şey bazan dışkı türü bir şey de olabilir. Bunun böyle olması eza kelimesinin “pislik” şeklinde tercümesine bahane yapılamaz!
Eza, Isfahanlı Râgıb’ın da belirttiği gibi, “Canlılara dokunup onlara bedensel veya ruhsal yönden eziyet veren dünyevi ve uhrevi her türlü şeye denir.” Râgıb, Kur’an dilindeki ustalığını, konumuz olan Bakara Suresi 222. ayeti özellikle ele alarak bir kez daha sergiliyor. Diyor ki: “Bu ayette âdet haline eza denmesi din ve tıp açısından eza olması yüzündendir. Nitekim tıp sanatının ustaları bunun böyle olduğunu bildirmektedir.” (Râgıb; el-Müfredât, eza mad.) Râgıb’ın bu beyanının bizi götürdüğü sonuç şudur: Âdet hali bir hastalık halidir.
Kadının hayız halini bir “pislik” hali gören anlayış, esasında kadının kendisini de tam temiz görmemektedir…
Tüm bunların doğal ve tevhidi sonucu olarak, Hz. Resul, hayız haliyle ilgili fıkıhsal düzenlemeleri hastalık hükümlerine göre yapmıştır. O halde sonuç şu olacaktır:
Hayız halindeki kadın, namazlarını kılmayabilir, oruçlarını tutmayabilir, camiye-cemaate gitmeyebilir. Durumu düzelince, tutamadığı oruçlarını kaza eder (çünkü orucun kazası Kur’an’da düzenlenmiştir), kılamadığı namazları ise kılmaz (çünkü Kur’an namazın kazasından söz etmez), onlar kendisine bağışlanmıştır. Ama isterse, durumunu uygun bulursa, tıpkı diğer hastalık hallerinde olduğu gibi, namazını kılar, orucunu tutar.
Yani hayız hali, ibadetler konusunda kadına ruhsat vermektedir; kadın isterse bu ruhsatı kullanır, istemezse kullanmaz. Hayızlı kadın için yasak yok, ruhsat vardır.
Ama sonraki devirlerin kadın karşıtı zihniyetleri, ruhsatı yasağa çevirmiş ve hayızlı kadına, bir dizi yasak koymuştur. Bazılarım verelim: Namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kur’an okuyamaz, tavaf edemez, camiye giremez, Kur’an’a el süremez… Daha kötüsü, bu yasakları aynen lohusa kadın için de geçerli kılmıştır. Öyle ki bazı “gayretli fakihler”, hayızlı ve lohusa kadının caminin avlusundan geçip geçmeyeceğini bile tartışma konusu yapmışlardır. Aynı fakihler, kanlı basur olduğu için makatından sürekli kirli kan akan birini “özür sahibi” saymakta ve onun, her farz namaz için bir abdest alması şartıyla dilediği gibi ibadet edebileceğini hükme bağlamaktadır.
Şimdi, fıtratı bozulmamış ve kadın düşmanlığı illetine tutulmamış bir vicdan sormaz mı: “Bu din, nasıl oluyor da, makatından kan akan bir insana tanıdığı ibadet kolaylığını, annelik gibi yüce bir niteliğin göstergesi olan doğal bir kan akışına maruz kalmış kadına tanımıyor, o kanı “Allah” demeye bile engel sayıyor?!”
Bir başka ibret verici nokta da şudur: Kur’an’ın hayız halini düzenleyen ayetinde bir tek yasak vardır, o da erkeğe yöneliktir: Hayızlı kadınla temas yasağı..Kur’an düzenlemeyi böyle yapmışken hiçbir yasağa muhatap kılınmayan kadına bir dizi yasak getirilmiştir…
Özetleyelim: Hayızlı kadınlar, isterlerse her türlü ibadetlerini yapabilirler: Namaz kılarlar, oruç tutarlar, Kur’an okurlar, mabede-cemaate giderler. Ama din onlara, o hallerinde iken bu yükümlülükleri yerine getirmeme izni vermiştir. İsterler ve gerek görürlerse bu izni kullanabilirler. (3) (13)
Değerlendirme ve Tenkit:
Soru: Hayızlı kadın için hangi teşhis doğrudur?
a-Hastalık ve sıkıntı halinde olduğu,
b-Temiz olmadığı , abdestsiz sayıldığı,
c-Her ikisi,
d-Hiç biri.
Kuraniyyun (Mealciler) hayız ile ilgili hükümlerde ihtilaf ettiler..İhtilafın başı hayızlı kadının hasta kategorisinde mi yoksa temiz olmayanlar/hükmen-manen kirli kategorisinde mi olduğudur..Soruya cevap:
Yaşar Nuri :a
Abdülaziz Bayındır :b (4)
İslamoğlu: c.
Çünkü yukarıdaki alıntıda ve sohbetlerinde her iki sebebi de vurgulamıştır :
“Namaz hayızlı kadından muaftır. Bunun yorumu hayızlı kadın insanlığın bekası için çektiği bu sıkıntı namaz yerine, ibadet yerine geçmektedir. Buna hangi kadın itiraz edebilir? Hayızlı iken hanımların nasıl sıkıntı çektiğini bir hanım olarak siz daha iyi takdir etmelisiniz.Yine , bir vesileyle aynı soruyu c üzerinden cevaplandırmıştır.” (5)
İslamoğlu’nun c sinde fıkhi dayanak b olarak verilmiştir..İslamoğlu’nun c si gerçekte hafif b sosuna batırılmış/evrimleşmiş a’dır..
Bayraktar Bayraklı: d ; Regl döneminde namaz da kılınır, oruç da tutulur:
Tefsiri yazarken, yorumlarken sizi çok şaşırtan, “Bu şimdiye kadar nasıl böyle yanlış yorumlandı” dediğiniz ayetler oldu mu?
(Hoca cevap verir:)Kadının regl dediğimiz dönemi ile ilgili tefsir yaparken çok şaşırdım. O durumda olan bir kadına Allah emir veriyor; cinsel ilişki olmayacak. Bu ayet bu kadar. Oysa din adamları ne yapmışlar; Camiye giremez, Kuran’ı eline alamaz, oruç tutamaz, namaz kılamaz. Bunlar yok Kuran’da. Çıldırmış bunlar. Kadın şimdi o haliyle voleybol oynarken, nasıl namaz kılamaz. (6)
Bayraklı Hoca’yı d ye almamın sebebi adetli kadın için “Bunlar yok Kuran’da. Çıldırmış bunlar. Kadın şimdi o haliyle voleybol oynarken, nasıl namaz kılamaz” sözünün zahirinden anlaşılan kadının abdest ve sıhhat halinin devamı.Bu dönemi sıkıntı veya abdestsizlik olarak almaması..
Değerlendirme : Görüldüğü gibi ihtilafın ana kaynağı kadının özel günlerinde abdestli-abdestsiz , sıhhatli-hasta sayılıp sayılmaması ve bu ikisinden hangisinin tercihi üzerine..
Bu ihtilafın sonucu:
Kadın özel günlerinde namaz kılar mı?
kılamaz: Abdülaziz Bayındır..Çünkü temiz değil..
kılmasın: İslamoğlu..Biraz ruhsat ,biraz hediye , biraz da “zaten temiz değil”in karışımı Bayındır Hoca’dan daha yumuşak cümlelerle kılmasın şeklinde..
Hediye geri çevrilmez, ruhsatı değerlendirsin..Ruhsatı kabul etmek istemeyene veya namaz kılmakta ısrarcı olana… ancak o zaman regl döneminde kadının abdestsiz olduğunu kibar bir şekilde hatırlatma..
kılar: Bayraktar Hoca.
ister kılar isterse kılmaz: Yaşar Nuri Hoca..Çünkü o da aynen İslamoğlu gibi ruhsatı öne sürer..İslamoğlu’ndan farkı kadını bu özel günlerinde abdestsiz saymaması..
Sonuç: Aynı Kur’an’ı okuyan , ömrünü Kur’an üzerine araştırmayla geçirmiş 3 Kur’an hafızı veya uzmanı..Biri, orada kadınların regl dönemine olağan periyottan farklı bir şey görmemiş , biri hastalık görmüş, biri hem hastalık hem abdestsizlik görmüş , diğeri ise sadece abdestsizlik..
İslamoğlu’nun Eleştirisi:
1. İslamoğlu’nun öne sürdüğü fikirlerin orijinal olduğunu sanmıyorum..Yaşar Nuri’den esinlenmiş fikirlere özgünlük adına biraz edebi süslemeler (şehit doğurmak, şerefli yük, ödül v.s.) ve nihayetinde fıkhen emniyet supabı olarak abdestsizlik teması..Ama bu tema kadınlara hakaret olarak algılanmasın, erkek egemen bir fıkhın kaba seslendirmesi olmasın diye geriden ağır ağır geliyor..İki arada kalmanın kamuflajı olarak edebi süslü cümleler işin şirinlik tarafı..
2. İslamoğlu: “İşte, Allah’ın Resulü (s), kadını namazdan muaf tutarak ödüllendirmiş, diğer ibadetlerde de kadına geniş müsamaha ve hoşgörü gösterilmiştir.”
a-haşa ..Namaza reva görülen şey sanki onun sırtta bir yük olduğu..Namazdan muaf tutulmak bir ödül olarak sunuluyor..Oysa soru sahibi bayan bunun kendisi için ödül değil bir nevi ızdırab olduğunu dile getiriyordu sorusunda..”Namaz her koşulda ikame edilir; su yoksa da, hasta olunsa da, savaş varsa da..Bu kadar mühim olan namaz neden kadınların hayızlı zamanlarında askıya alınır? ”
b-Namazdan muaf olmak Resulullah’ın (s.a.v.) ödülü ise aynı soruya verdiği cevapta neden abdestsizlik vurgusu yapmıştır? Malumdur ki abdestsizlik ile ilgili hükmün kaynağı Kur’an’dır..Bayındır hoca, Bakara 222’den kadının ay halinde abdestsiz olduğunu çıkarmış (7)”Sana, kadınların aybaşı hali hakkında da sorarlar, de ki: ‘O bir ezadır (rahatsızlıktır)’. Aybaşı halinde iken kadınlardan el çekin, temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın. ” Ayetinin temizlenmelerine kadar onlara yaklaşmayın kısmından manevi kirlilik yani abdestsizlik sonucunu çıkarmıştır..
c-İslamoğlu, kendi içinde çelişkiler yumağı bir görüntü sergiliyor..Eğer Kur’an abdestsiz saymışsa üzerine bunu Resulullah’ın ödülü olarak vermenin anlamı ne? Böyle bir durumda verilen ödül ne? Ödülü veren Kur’an değil mi?..
Yok eğer meselenin Kur’an’la ilgisi yoksa abdestsizlik halini sünnetten çıkarmak İslamoğlu’nun norm-form izahatına pek uygun değil..(8)
3. İslamoğlu: Hayız konusundaki Nebevi yaklaşımın böyle algılanmayıp da, dua, zikir, ilim gibi ibadetlerden uzaklaştırılarak, mescide sokulmayarak, cemaatten ayn tutularak, Kur’an okuması yasaklanarak cezalandırılmayı hak eden bir “suç”, bir “günah”, bir “ayıp” gibi algılanması, geleneksel anlayışa karışmış bir Yahudileşme eğilimidir
Tenkit: İslamoğlu, burada hayızlı kadının ibadetini kısıtlayan; örneğin oruçtan men eden fıkhi yaklaşıma Yahudileşme eğilimi teşhisi koymuştur..Biliyoruz ki Tevrat’a göre hayız durumundaki kadın kirlidir, hatta yattığı yatak bile pistir..Yemek pişiremez hiç bir ibadet yapamaz..Adeta çevresinin bu kirli kişiden izole edilmesi gerekir..
İşte fıkhi mezheplerde hayızlı kadına serbest olan ibadetler bağlamındaki bu daraltmayı Yahudileşme/İsrailiyat olarak algılatıyor..Ehl-i Sünnetin bu kadar ağır cümlelerle ithamı elbette ki çok cesuranedir..Ancak aynı cesareti yüz yüze soru-cevaplı sohbetlerinde sergileyemediğine şahit oluyoruz..Bu sohbetlerinde daha nazik dil kullanır:..”Bu konuda bizler farklı düşünüyoruz..Genel İmamlarımızdan”(9)
İmam:Sözlükte “kendine uyulan, önder, halife, ordu komutanı, delil” gibi anlamlara gelen imam, dinî bir kavram olarak, devlet başkanı, bir ekolün veya hareketin önderi, cemaate namaz kıldıran kimse demektir.(10)
İslamoğlu, bu polemikte iki dil kullanmıştır:
1. Dil: Bizi bu fıkhi zemine sürükleyen geleneğin mimarları esasında ümmetin başına Yahudileşme Temayülü çuvalını geçirenlerin ta kendileridir.
2. Dil: Bizler bu konuda imamlarımızdan farklı düşünüyoruz ama onlara saygımız sonsuzdur..Onların ayaklarının altını öperiz..
4. İslamoğlu: Videonun (9) 3.35. dakikasında “bu konuyu lütfen tartışma ve çatışma aracı haline getirmeyiniz”
Cevap: “Hayız konusundaki Nebevi yaklaşımın böyle algılanmayıp da, dua, zikir, ilim gibi ibadetlerden uzaklaştırılarak, mescide sokulmayarak, cemaatten ayn tutularak, Kur’an okuması yasaklanarak cezalandırılmayı hakeden bir “suç”, bir “günah”, bir “ayıp” gibi algılanması, geleneksel anlayışa karışmış bir Yahudileşme eğilimidir.” diyen kişinin niyetinin, hayızlının orucuna müsaade etmeyen alimlere gül atmak olduğu düşünülemez…Bir müslümanı hele hele imam seviyesindekileri Yahudileşme trenine bindirip te ardından “tartışma ve çatışma olmasın” diyerek el sallamak yapmacık bir duygusal kargaşa değil de nedir?
5. İslamoğlu: “Eğer gönlünüz yatıyorsa bu vardığımız sonuçla amel ederseniz..Yatmıyorsa İmamlarımızın hepsi eli ayağı öpülecek büyük insanlardır..Onların vardığı ortak görüşte devam edersiniz ..Bu kadar..” (11)
Tenkit: Hoca , kitabında Yahudileşme olarak gördüğü hususlardan birini nasıl böyle bir tercih meselesi haline dönüştürür? Yoksa kendi fikirlerinden mi şüphe ediyor ? Veya sırf kitabın popülaritesini arttırsın diye miydi o koca koca laflar..Bir müslüman alimi bu kadar şiddetli bir ihmal ve tehlike görüyorsa böyle çoktan seçmeli bir tarife çıkaramaz..
6. İslamoğlu: “Efendimizin fem-i saadetinden kılın-kılmayın diye bir rivayet yok..Bir tane Hz. Aişe rivayeti var. Oda Efendimizin vefatından çok sonra..Çünkü sen Harici misin diyor Hz. Aişe. Ona diyor ki; biz oruç tutmaz kaza ederdik, namaz kılmaz kaza etmezdik..Kaza üzerine soruyor..Yani Peygamberimizden özel haldeki bir kadının namazıyla ve orucuyla ilgili bir rivayet yok..(12)
Tenkit: Burada İslamoğlu’nun bu hadisi de hiç anlayamadığını söylemek durumundayız..Zaten hadisleri sünnete ittiba niyetiyle değil de hasmını mağlup etme amacıyla kullananların hadislerdeki fıkhı algılayabilmeleri zordur..
a- “Sen Haruri misin? sorusundan anlaşılan Haruriler öyle yapar biz yapmayız..Peki buna göre kim nasıl yapar?
Ehl-i Sünnet Hayızlı haldekine namaz kılma ama oruç tut diyorsa Haricilerden farkı nedir? Hz. Aişe’nin yaptığı ayrım nedir?
Hadiste geçen Harurî lafzı o dönemde Hariciler için kullanılan bir isim. Kûfe’ye yakın bir kasabanın adıdır Harura. İlk Hariciler bu kasabadan çıktıkları için Hariciler o dönemde haruralı anlamında Harurî diye anılırlardı. Hariciler oruç gibi namazın da kaza edilmesi gerektiğini düşünürlerdi. Hayızlı kadın adetten çıktıktan sonra onlara göre orucunu da namazını da kaza etmek zorundadır. Hz. Aişe ilk etapta Muaze’nin de böyle düşündüğünü zannederek bu tepkiyi veriyor. (14)
Aynı perspektif açısından Bayındır Hoca’nın kaza kelimesini eda üzerinden izaha girişmesi de boşa düşmektedir..Çünkü hadisin anlam yönünden içini doldurmak için Harurilerden olan farkımızı doğru bir şekilde ortaya koymak lazım..
7. İslamoğlu: “Bir tane Hz. Aişe rivayeti var.”
Cevap: Bayındır Hoca da aynı hatayı yapmaktadır..Oysa pek çok hadis vardır Bunlardan biri de yine Buhari hadisidir..
Buhari, Hayz 7:
7- Hayızlı Kadının Oruç Tutmayı Terk etmesi Babı
9-…….Bize Muhammed ibn Ca’fer haber verip şöyle dedi: Bana Zeyd -ki o, Eslem’in oğludur-, İyâd ibn Abdillah’tan; o da Ebu Saîd Hudrî’den haber verdi. O şöyle demiştir: Bir kurban yahut ramazân bayramında Resulullah (S) yanımıza, namaz kılınacak musallaya çıktı. Kadınların yanına uğradı da:
— Ey kadınlar topluluğu! Sadaka veriniz. Çünkü sizler bana cehennem ahalisinin çoğu olarak gösterildiniz, buyurdu.
Kadınlar:
— Ya Resulullah, neden? diye sordular. Resulullah:
— Çünkü siz çokça la’net eder ve kocalarınıza karşı ni’mete nankörlük yaparsınız. (Ne aciptir ki kendini zapt eden) tam akıllı ve ihtiyatlı kimsenin aklını, sizin kadar eksik akıllı, eksik dinli hiçbir kimsenin çelebileceğini görmedim, buyurdu.
Kadınlar:
— Dinimizin ve aklımızın eksikliği nedir? Ya Resulullah? dediler.
— Kadının şahadeti, erkeğin şahadetinin yarısı değil midir?
Kadınlar:
— Evet, dediler.
— İşte bu aklının eksikliğindendir. Hayız olduğu zaman da namaz kılmaz, oruç tutmaz değil mi? buyurdu.
Kadınlar:
— Evet, dediler.
— İşte bu da dininin eksikliğindendir, cevabını verdi.
Müslim :
34 – Taatlerin Noksanlığı Sebebiyle İmanın Azalmasını ve Küfür Lafzının Hukuk ve Ni’mete Küfran Gibi Allahı İnkardan Başka Manada Kullanılabileceğini Beyan Babı
132 – (79) Bize Muhammed b. Rumh b. el-Muhâdr-i Mısrî rivayet etti. (Dedi ki): Bize Leys, İbnü’l-Hâd’dan, o da Abdullah b. Dinar’dan, o da Abdullah b. Ömer’den, o da Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ‘den işitmiş olmak üzere haber verdi. Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Ey kadınlar cemaati! sadaka verin! istiğfarı da.,çok yapın! çünkü ben ekseriyetle cehennemliklerin sizlerden olduğunu gördüm.» buyurmuşlar.
Bunun üzerine o kadınlardan aklı başında biri:
— Ya Resulullah! Acep biz ne yapmışız ki cehennemliklerin ekserisi bizden olmuş? demiş. Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
«Çünkü siz çok lâ’net eder; kocalarınıza karşı küfran-ı nimette bulunursunuz. Akıl ve dini noksan olanlardan hiç birinin akıllı bar kimseye sizin kadar galebe çaldığını görmedim.» demiş. Kadın:
— Ya Resulullah! Akıl ve dinin noksanlığı nedir? diye sormuş. Resulüllah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem):
— «Akıl noksanlığına gelince: iki kadının şahitliği bir erkeğin şahitliğine muadildir. İşte aklın noksanlığı budur. Kadın günlerce namaz kılmaz; ramazanda (bir müddet) oruç tutmaz. Dinin noksanlığı da budur.» buyurmuşlar.
8. İslamoğlu: İşte, Allah’ın Resulü (s), kadını namazdan muaf tutarak ödüllendirmiş, diğer ibadetlerde de kadına geniş müsamaha ve hoşgörü gösterilmiştir.
Tenkit: Sırf Efendimize ait bir haram koyma durumu yansıtmamak için kalıbı “ödüllendirme” üzerine kuruyor..Ödül değil de neden ruhsat değil? Ruhsat değil de ne den azimet değil ? Sorularının tatminkar bir cevabını isteyen okuyucusunu da ilmen doyuramıyor ve fikren aç bırakıyor..Soru sahibinin sorusundaki ilmilik verilen cevabın bir kaç misli üstünde..Ne acıdır ki haram-helal kavramlarından olabildiğince uzağa taşıyıp ödüldü, şehiddi süslemeleriyle Nebi’den uzak tutmaya özen gösterdiği haram koyma vasfını kendine çok görmüyor:
Soru: Sayın hocam.Sigara tüketimi hakkındaki görüşünüz benim ve ailem için çok önemli.Bu konunun islam yönüyle de durumunu merak etmekteyim.Fikirlerinizi paylaşırsanız çok memnun olurum.Saygılarımla.
İslamoğlu: Aziz kardeşim,
Sigara hem israf, hem sağlığa zararlı, hem de topluma zararlı.Bütün deliller bir araya geldiğinde hükmüm şudur: Yeni başlayanlar için haram, önceden başlamış tiryakiler için tahrimen mekruhtur. (15)
(1) Mustafa İslamoğlu, Yahudileşme Temayülü, s. 212.
(2) http://www.mustafaislamoglu.com/HD148_hayizli-kadinin-ibadeti.html
(3) Yaşar Nuri Öztürk, İslam Nasıl Yozlaştırıldı.
(4) http://www.youtube.com/watch?v=AA35CfX8X6g
Videonun 6.50. dakikasında: Adetliyse kadın , isterse sabahtan akşama kadar dalgıçlık yapsın adeti bitene kadar temiz olmuyor..
(5) http://www.youtube.com/watch?v=2uskTFqDB8E
Bakz :Videonun 0.50. dakikasından itibaren: “Ama oruç, oruç abdeste mukarin bir hal değildir..Namaz abdeste mukarin bir ibadettir..Özel hal, abdeste münafidir..Özel hal ezadır..Eza hastalığın küçüğüdür..Onun için muaftırlar diyoruz..”
(6) http://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-bayraktar-bayrakli/563933-7-yil-araliksiz-calistim-hurafesiz-tefsir-yazdim
(7) http://www.kuranmeali.org/2/bakara_suresi/222.ayet/kurani_kerim_mealleri.aspx
(8) http://www.mustafaislamoglu.com/yazar_2129_24_sunnet-tasavvurumuz.html
(9) http://www.youtube.com/watch?v=2uskTFqDB8E
Videonun 3.25. dakikası
(10)https://kurul.diyanet.gov.tr/SoruSor/DiniKavramlarSozlugu.aspx#.U8SlE_l_sW0
(11) http://www.youtube.com/watch?v=2uskTFqDB8E
Videonun 3.40. dakikası.
(12) http://www.youtube.com/watch?v=2uskTFqDB8E
Videonun 2.40. dakikası
(13) http://www.youtube.com/watch?v=eWo08AxWJlg
(14) http://talhahakanalp.net/adetli-kadinin-orucu/
(15) http://www.mustafaislamoglu.com/HD658_fetva.html
http://ahmednazif.blogspot.com.tr/2014/07/nebinin-haram-koyma-yetkisi-3-bir-ozur.html