Üstadım, efendim, rahmetli “Şeyh ül Muharririn” Refi’ Cevad Ulunay Lozan Konferansı sırasında oradaymış… Fakire bizzat anlattı… Bir gün İsmet Paşa, Dr. Rıza Nur aracılığı ile kendisine şifahen şöyle bir mesaj göndermiş. “Refi’ Cevad Bey bize muarızdır (karşıt) biliyoruz… Ama bu bir memleket meselesidir, kendisinden bir ricamız var… İngilizler’e yakınlığı dolayısı ile onların fikirlerinden haberdardır…. Acaba sulh için fedakarlık yapacaklar mı? Musul mes’elesinde direnmede tereddütlüyüz. İngilizler nasıl bir tavır takınacaklar bize bildirebilir mi?” demiş. Mesaj tabiyatı ile Dr. Rıza Nur aracılığı ile Refi’ Cevad Beye ulaşmış… Soyadı Kanunu’ndan sonda adı “Ulunay” olan ve yakın zamana kadar pek çok kişinin yazılarını eski Milliyet’te zevkle okuduğu Refi Cevad Bey, İsmet Paşanın bu arzusunu kendi deyimi ile memleket açısından olumlu bulmuş ve İstanbuldan tanıdığı Rumbolt ile görüşmüş… Rumbolt O’na, “Majestelerinin hükümeti hangi şartlar altında olursa olsun sulh yapmak istemektedir…” demiş. Bunun üzerine Refi Cevad Bey koridorda acele Rıza Nur Beyi bularak durumu iletmiş ve “Aman direnin Musul petrollerini kaçırmayalım… İngilizler yorgun…” demiş. Demiş ama lafını kimseye dinletememiş…. İsmet Paşa tarihe geçen ağırlığı ile meselenin anhasını minhasını kavrayamamış… Ünlü “Lozan kahramanı” Musul petrolleri üzerindeki haklarımızın, sıcak sulara inmiş Kuzey Buz Denizinin dağlan gibi eriyip yok olduğunu görememiş…
Şimdi Efendim! başta Sayın İnönü’nün oğlu İkinci İnönü olmak üzere, Türkiye’de yaşayan her Türk; sabahlan işine giderken, arabasına koyduğu benzinin her damlasında, “İsmet İnönünün” Lozan macerasını hatırlasa yeri değilmi?
İşte size Lozan’la ilgili, kayıtlara geçmemiş, gizli kalmış, konferans binasımn koridorlarında kaybolmuş bir hatıra…
Lozan dendiğinde “petrol” hatırlansa doğrudur bence… Zira hem o zaman, hem bu zaman Ortadoğunun en büyük çilesi bu “taş yağından” geliyor… Keşke çıkmasaydı da bunca ahali-i Müslimin, bunca kınma, kesime uğramasay-dı…
İstanbul’da Kadıköy’de, Moda burnundan az ötede bir köşede, eskiden iki katlı, şirin, ağaçlıklar içinde bir yapı vardı… Şimdi yıkıldı, yerine sırnaş, yılışık apartmanlar yükseliyor…
Burası Lozan Kulübüydü…
Bütün Halk Partililer orada toplanırdı… Eskisi yenisi, devletlisi devletsizi… Düşmüşü kalkmışı… İyisi kötüsü…
İsmet Paşa her yıl Lozan gününde oraya gelirdi… Hatıralar anlatmak için… Fakir de peşini bırakmaz resmini çekmeye çabalardım.
Ah… Ne olurdu… Şimdiki aklım olsaydı da Paşaya bir çift soru sorsaydım…
Paşa, deseydim… Kuveytte petrol kuyularını İngilizlere kaptıran Mahmut Şevket Pasa’dan ne farkın var… Acaba dışarda benzin kaç para biliyor musun? Ey “Lozan”ın ulu kahramanı… Ey “Türkiye Cumhuriyetinin” Misakı Milli Paşa’sı…
Acaba Paşa bana cevap verebilir miydi?
Yoksa o vakitler yaptığı gibi gidip dünürü, armatör Sohtorig’in Maltepe’deki yalısından, Marmara’nın o zaman henüz kirlenmemiş sularına ’’Çivileme” yapmayı mı tercih ederdi…
Dinince dinlensin… Hey “ulu kahraman…” hey…
Nezih Uzel- Zaman, sh. 3
Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…
Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…
Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…
Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağırlıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…
İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…
İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygularımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…