Lev Nikolayeviç Tolstoy – Aşk ve Öfke ”Alıntılar”

343512_531ce_1586441370-193x300 Lev Nikolayeviç Tolstoy - Aşk ve Öfke ''Alıntılar''
‘ Eğer biraz öfkelendiysen hiçbir şey demeden ve yapmadan önce ona kadar say. (İnnallâhe maasâbirîn)3 Eğer çok fazla öfkelendiysen yüze kadar say. (Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-aliyyi’l-azîm)4 Öfkelendiğin zaman bunu hatırlarsan artık saymana da gerek kalmaz.5
*****

3.”Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.”(Bakara/2-153)

4.Güç ve kuvvet, sadece yüceler yücesi olan Allah’ın yardımıyla elde edilir.”(Buhari, Ezan, 7; Müslim, Salât, 12)

5.Bu maddedeki parantez içinde verilen ayet ve hadis ibareleri mütercim Ali Fuad tarafından eklenmiştir.

———————————————–
‘Damlaya damlaya kova dolar. İnsan da aynen böyledir. Her ne kadar yavaş birikirse biriksin insan da kötülükle bir gün dolup taşar. Rüzgâra karşı atılan toz gibi kötülük de sahibine geri döner. Ne gökyüzünde, ne denizde ne dağların içinde ve hatta dünyanın hiçbir yerinde insanın kendi kalbindeki fenalıklardan kurtulabileceği bir yer yoktur. Bunu daima aklında tut! ,

Dhammapada*

———————————————–
“Bir insan öfkelendiği şeyi iyice düşünüp tetkik etmeden çabucak öfkesini yatıştırıp hafifletemez. Evet bu adam gerçekten talihsizdir! Ateş için yağmur ne ise öfke için de acımak ve şefkat aynı etkiye sahiptir.
———————————————–
, İçinde bir aşk ve muhabbet yoksa yalnızca işlerini halledebilirsin: Duygusuz ve muhabbetsiz bir şekilde ağaç kesmek, tuğla yapmak, demir dökmek mümkündür. Fakat insanlara karşı muhabbet olmadan onlarla münasebete girişilmez. Aynen bu şekilde arılara karşı da ihtiyatsız yaklaşılmaz. Eğer arılara karşı tedbirsiz bir şekilde yaklaşır veya hareket edersen onlar sana zarar verecektir. İnsanlara yaklaşımda da aynı şey geçerlidir. İnsanlarla tedbirsiz bir muamelede bulunursan sıkıntıyla karşılaşırsın. İnsanlara karşı sevgi ve muhabbet hissetmiyorsun, öyle mi? 0 halde rahat ve sakin bir şekilde otur. Ve kendi kendine istediğin kadar eşya ile meşgul ol. Fakat insanlarla asla! İnsanlara karşı muhabbetin ve sevgin olmadan onlara yaklaşmayı aklından bile geçirme ve bu konuda kendine izin verme. Sevgi ve muhabbet olmadan ancak hayvanlarla geçinebilirsin. Aksi takdirde insanlara zarar, kendine de eza ve cefa vermiş olursun. ,
———————————————–
Bir kimseye öfkelendiğin zaman kendi kalbinde hiçbir kötülük bulunmadığını düşünürsen ve fenalığı yalnız öfkelendiğin adamda görmeye çalışırsan bu şekilde sadece düşmanlığını arttırırsın. Fakat bunun tam tersini yapmak gerekir: Bir adam karşı ne kadar çok öfkelenirsen o derece şefkatli olup onun bütün iyi yönlerini araştırmalısın. Eğer o adamda iyilik bulmayı başarabilir ve onu sevebilirsen böylece kendi kalbini zayıflatmayacak aynı zamanda özel bir sevinç hissedeceksin.
———————————————–
[Çoğu zaman insanlar diğerlerinin hata ve eksiklerine dikkat ederek kendilerini ispatlamayı düşünürler.. Aslında bu şekilde sadece kendi zayıflıklarını göstermiş olurlar. İnsan ne kadar akıllı ve kibar olursa insanlardan o kadar çok iyilik görür. Ne kadar ahmak ve kötü olursa başkalarının kusurlarını o kadar çok görecektir.
———————————————–
Erdemin, cesaret ve kuvvette olduğunu zannetmeyin Eğer öfkene üstün gelir, seni inciteni affedip muhabbet gösterirsen, işte o zaman sen, insanların yapabileceği en iyi hareketi yapmış olursun.

İranlı Cerselon*

———————————————–
Vaktiyle ahmak bir adam vardı. Bu ahmak adam hastalık sebebiyle kör olmuştu ve kendi körlüğünü hiçbir şekilde anlayamıyordu. Her nereye giderse yolda herkes ve her şey onu rahatsız ettiğinden ve kendisine çarptığından dolayı öfkeleniyordu. O, hiçbir şeye kendisinin çarpıp dokunmadıgını, aksine her şeyin kendisine çarptığını zannediyordu.

Manevi hayatı kör olan insanların durumu da aynen böyledir. Onlara göre ortaya çıkan ve meydana gelen her şey fenadır ve onlar insanlara daima öfkelenirler. Yukarıda bahsettiğimiz ahmak gibi kendi körlüğünü anlamaz ve fenalıgın kendisinde olduğunu bilmezler. Bunlar manevi hayata kapalı ve kör olup ancak vücutları için yaşarlar.

———————————————–
‘ Dehşetli, korkunç ve iğrenç olan şey hırsızlık, yağma, cinayet, gasp ve öldürme değildir. Hırsızlık ve yağma nedir? Bazı adamların malının bir başkasının eline geçmesidir. Bu her zaman olmuş ve olacaktır. Bunda dehşetli bir şey yoktur. İşkence, adam öldürme ve cinayet ne demektir? Bu da insanlarin hayattan ölüme geçmeleridir. Böyle geçişler de her zaman olmuş ve olacaktır. Bunda da o kadar dehşetli bir durum yoktur. Şu halde en dehşetli ve korkunç olan şey hırsızlık, yağma, cinayet ve adam öldürme değil insanların birbirine karşı beslediği nefret ve düşmanlık hissidir. İşte bütün hırsızlıklar, yağmalar, cinayetler, işkenceler ve adam öldürmeler daima bundan çıkar.
———————————————–
‘Eğer Vücudunda bir rahatsızlık hissedersen, bir şeylerin yolunda gitmediğini anlarsın. Mesela, yapman gereken şeyi yaptığında veya yapmaman gereken bir şeyi yapmadığında da durum böyledir. Manevi hayat da tıpkı böyledir. Eğer bir keder, hiddet veya öfke hissedersen bil ki; ya sevmemen gereken bir şeyi seviyorsundur veya bilakis sevmen gereken bir şeyi sevmiyorsundur. ,
———————————————–
Derler ki: ”İnsanlar iyiliğe karşı fenalıkla karşılık verirlerse, onlara iyilik etmek nasıl mümkün olur?” İşte, kendisine iyilik ettiğin kimseyi seviyorsan, şu halde karşılık bekleyebilirsin. Ancak ona karşı beslediğin muhabbete karşılık onun sana yaptığı fenalığa tahammül edersen, en büyük mükâfatı almış olursun.
———————————————–
Demiryolu hatları, telgraflar, her çeşit makineler ve hayatımızın bütün süsleri insanların birleşmesine, dolayısıyla bizim ilâhî saltanata yaklaşmamızı temin etmeye hizmetkâr olmalıydı. Fakat ne yazık ki insanlar türlü türlü, hesapsız makineler inşa ve icat ederek insanlığı gerçek saadete yaklaştırdığını zannetmektedir. Bu, bir adamın aynı toprağı tekrar tekrar çift edip sürdükten sonra ona bir şey ekmeden ondan mahsul beklemesine denk büyük bir hatadır. İşte bütün bu makineler maddi faydaları elde etmek için gerekli olduğu gibi kendi ruhlarını olgunlaştırmak için de insanların birbirine karşı muhabbet beslemelerini sağlamalıydı. Telgraflar, telefonlar, uçaklar insanları muhabbetsiz birleştiremezler. Aksine insanları birbirinden gittikçe daha çok uzaklaştırırlar..
———————————————–
‘ Maddi olan saadeti ve diğer her çeşit zevk ve sefayı, ancak başkalarından gasp ederek elde ederiz.

İnceleyin:  Osmanlı Ailesi

Manevi olan saadeti, aşk ve muhabbetin saadetini ise tam tersine, ancak başkalarının saadetini büyüttüğümüz ve çoğalttığımız zaman hissederiz.

———————————————–
’ “Kurtuluşa erip aydınlığa kavuştuğunu söylemesine rağmen kardeşine nefret besleyen adam mutlaka karanlıktadır. Kendi kardeşini kabul etmeyen adam onu kaybeder. İnsanları açıkça sapkın ve baştan çıkarıcı günahlara düşüren şeyler kötüdür. Kardeşine nefret besleyen karanlıkta kalır, karanlıkta yürür ve nereye gittiğini bilmez. Çünkü karanlık onun gözlerini kör etmiştir. Yalnızca sözlerle ve kelimelerle değil, hayatımızla ortaya koyduğumuz hareketlerle de doğru ve hakiki olarak sevelim. İşte biz, muhabbetten ne öğrendiğimizi o zaman anlarız ve kalbimiz huzura o zaman kavuşur.”,

Kitab-ı MukaddesYuhanna 2’nin Yorumlarindan

———————————————–
‘ Bir kişinin ölmesi, parasını kaybetmesi, şöhretinin olmaması, mal, mülk ve servetinin bulunmaması gerçek anlamda bir yoksunluk değildir. Bunlara olan ihtiyacı mutlak değildir. Bir insan, hakiki meziyeti, üstünlüğü ve en yüksek saadeti olan aşk ve muhabbet kabiliyetini kaybettiği zaman talihsiz olur.

Epiktetos”

———————————————–
’Kendi fıtratına uygun bir hayat sürmesi için arının uçması, yılanın sürünmesi, balığın yüzmesi ve insanın da muhabbet etmesi gerekir. Bundan dolayi insan, insanları seveceğine onlara fenalık ederse kuşun yüzmeye, balığın uçmaya başlaması gibi garip bir harekette bulunmuş olur..
———————————————–
İnsanın yalnız cismani bir hayat sürmesi, kendisini hapse veya zindana atmasıyla eşdeğerdir. Hayat, sadece ruh için zindanın kapısını açar, böylece insanı mesut ve hür bir hayata, yani herkes için ortak olan ruhani hayata götürür. ,,
———————————————–
’ Bir kimse ne kadar sefil ve acınacak bir durumda, hatta ne kadar gülünç ve maskara bir halde olursa olsun, her adama saygı göstermemiz gerekir. Bizdeki aynı ruhun her insanda var olduğunu ve yaşadığını hatırlamak gerekir. Hatta bir insanın ruhen, cismen ve fikren nefret edilecek bir halde olduğu farz edilse bile şöyle düşünmek gerekir: ”Evet, dünyada böyle fena kimseler de bulunur. Onlar için de sabır ve tahammül etmek gerekir.” Eğer böyle insanlardan nefret edersek, öncelikle bir haksız oluruz. İkincisi, böyle adamlar hayatta değil ölü demektir. Biz de ancak ölülerle mücadele ediyoruz demektir. O kişi, kendini değiştiremez, neyse odur. Eğer biz böyle adamlara düşmanlık gösterirsek bu, ölmüş bir düşmanın bizimle savaşması ve mücadele etmesi anlamına gelir. Peki, acaba ona karşı ne yapılabilir? Aslında çaresi var: Eğer o bulunduğu hali terk ederse onunla iyi geçinmeyi isteriz. Fakat o bunu yapamaz. Bu yüzden, her nasıl olursa olsun; gerek iyi ve gerekse tahminimizdeki gibi iğrenç olsun, onun yapamayacağı şeyi ondan talep etmeye hakkımız yoktur. Bir adamdan, kendinde bulunmayan bir şey nasıl istenebilir.

İnceleyin:  el-Vedûd

Schopenhauer*

———————————————–
’ Hayattaki en büyük meselenin sevmek olduğunu anladıysan şu halde insanlarla uzlaşarak başkalarını sana nasıl bir menfaat getireceğini düşünmeyeceksin. Ancak senin onlara nasıl bir fayda sağlayabileceğini düşüneceksin. Mutlaka böyle yap. Bu sayede bütün kaygılardan kurtulacak ve her şeyde çok daha başarılı olacaksın.
———————————————–
‘ Romalı bilge Seneca* şöyle demiştir: ”Ruha sahip olan herkes ayak, mide, kemikler gibi bir vücudun azaları hükmündedir. Hepimiz de aynı olarak doğduk ve hepimiz de kendimiz için aynı iyiliği arzu ederiz. Birbirimize yardım etmenin, birbirimizi ortadan kaldırıp harap etmekten daha iyi ve yüce olduğunu; hepimizde bir ve aynı olan ve o da birbirimize muhabbetten ibaret olan şeyin bize yerleştirildiğini ve ilham edildiğini hepimiz biliyoruz. İşte biz basamak basamak birbiri üzerine yerleştirilmiş taşlar gibiyiz. Eğer birbirimizi tutmazsak hepimiz derhal mahvolur gideriz.
———————————————–
[Bir insanı ne kadar çok seversek ondan ayrılığımızı o kadar az hissederiz. Çünkü görürüz ki biz ne isek o da odur ve o ne ise bizde oyuz.
———————————————–
İnsanların bütün felaket ve talihsizlikleri zaruretten, yangından, cani ve kötülük yapan kimselerden değil ancak birbirlerinden kopuk bir şekilde yaşamalarındandır. İnsanlar, kendi içlerinde yaşayan ve onları birleşmeye davet eden muhabbetin sesine gönülden inanmadıkları için perişan ve birbirlerinden dağınık bir şekilde yaşarlar.
———————————————–
‘Bazıları ”Kendine gel, kendine dön; böylece rahata erersin,” derler. Bu bütünüyle doğru değildir. Diğerleri de bunun aksini söylerler: ”Kendinden uzaklaş, kendini unutmaya, mutluluğu zevk ve sefada bulmaya çalış.” Zevk ve sefa senin sıhhatini bozacağı için bu da bütünüyle doğru değildir. Rahat ve saadet, içimizde değildir ve dışımızda da değildir. Onlar ancak Allah’tadır. Allah ise hem içimizde hem de dışımızdadır.

Allah’ı sev. Aradığını Allah’ta bulacaksın.

Pascal

———————————————–
İnsanların bizi sevdiğini bildiğimiz zamanki sevinç ve mutluluğumuzun nihayeti yoktur. Fakat dikkat edilmesi gereken en önemli mesele şudur: İnsanların bizi sevmeleri için yapınca onların hoşuna gidecek şeyleri aramak gerekmez. Bununla birlikte Allah’ a yaklaşmak ise şarttır. Sadece ve sadece Allah’a yakınlaş ve insanların sana muhabbet edip etmemelerini düşünme.
———————————————–
‘Hakiki anlamda insanlar ancak Allah’ta birleşerek bir araya gelebilirler. İnsanların birbirine yaklaşması ve birleşmesi için birbirlerine doğru gitmeleri gerekmez. Bununla birlikte insanların hepsinin de Allah’a doğru gitmesi gerekir.

Eğer ışığın sadece üstten geçerek ortada toplandığı büyük bir tapınak olsaydı, o zaman bu tapınaktaki insanlar bir araya gelmek için sadece ortadaki ışığa gitmek zorunda kalacaklardı. Dünya da işte böyledir. Allah’a doğru giden bütün insanlar bu sayede birleşir.

———————————————–
‘Ey dünyaya düşkün olan insanlar, sizler talihsizsiniz! Çünkü başınızın üzerinde ve ayaklarınızın altında, sağda ve solda gam, keder, ızdırap ve telaş her yerinizi kaplamıştır. Ve bizzat kendinizi de tanıyamazsınız. Bütün çocuklar gibi sevinçli ve neşeli de değilsiniz. Aşk ve muhabbetle dolmadıkça sonsuza kadar böyle bilinmezlikler içinde kalacaksınız. Ancak öz benliğinizi -ve bu sayede Allah’ ı tanıyınız. “Ben”i -Allah’ı tanımakla, kendinizi tanırsınız. Ancak o zaman kendinizi kendinize malik sayabilirsiniz.İşte ancak bu sayede kendi ruhunuzdan, kalbinizden dünyaya bakarak dünyaya ve özellikle kendinize saadet verebilirsiniz.,

Buda Öğretilerinden -Sutta*

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir