Kategoriler: Tasavvuf

Kullara Zulüm Hakkında

Kullara zûlum; Allah’ın senin üzerine vacib kıldığı haklarını onlardan engellemendir.

Bazen, kulun içinde bulunduğu sıkıntıları, müşahede etmekle onun, senin üzerine vacib kılınan haklarını görürsün… Ki, böylece onun bu haliyle, senin malındaki hakkını sana bildirdiğini idrak etmen lâzım…

Zira, Allah, senin üzerine vacib olan hakkını, vermen için sana, onun hâlini müşahede ettirmiştir…

Böyle anlamayıp da, onun sıkıntısını görmemezlikten gelirsen bilesin ki mes’ûlsun.

Niçin mes’ûlsün?..

Şunu bil ki, o kulun, hacetini gidermeye görünüşte gücün yoksa da Allah, boş yere sana, onun hacetini bildirmemiştir..

Öyle ise; Allah’ın, onun hacetini sana bildirmesinde ki muradı; senin onun ihtiyacını giderebilecek başka bir şahsa güzelce onun hacetini arz ederek ona yardımcı olmandır.

Ey Aziz!..

Hiçbir şey yapamıyorsan azından o kardeşine dua et!..
Yani…
O kulun, hacetini gidermek için bütün gücünle gayret gösterdikten sonra dua etmekten başka çare kalmamışsa dua ile yardım et!.

Anla!..
Hâli sana bildirilen şahsa anlattığımız ölçülerde yardımcı olmaktan gâfil olursan, sende onun halini bilipte ona yardım etmeyen zâlimlerin taifesinden olursun.

Peki!!! Ne zaman o zalimlerden oluruz?.. diye sorarsan.. Cevaben derim ki:

O kul, ihtiyaç duyduğu şeyi elde etmeden öldüğü zaman.

Ancak bu durumdan kurtulman, o ihtiyaç sahibinin, ihtiyacını mü’minlerden birinin gidermesiyle haberin olmaksızın senin üzerine vacib olan hakkını senden sakıt etmesiyle olur.

Yani, bir başkası o ihtiyaç sahibine muhtaç olduğu şeyi verirken senin üzerine vacib olan (daha evvel sana hâlini arz ettiği için) hakkını sakıt etmeyi niyet etmese de hakkı sakıt olur.

Zira, mümin mü’minin kardeşidir. Mümin mümine zulm etmez ve sıkıntıya sokmaz.Evet hakikâtte de böyledir. Allah Tealâ böyle kabul eder.

Ey Aziz!.. O halde..

Sıkıntılar içindeki ihtiyaç sahibine bir şey verdiğin zaman, onu senden önce görüpte mahrum bırakan mü’minin yerine de onun hacetini gidermeyi niyet et!..

Zira, onu mahrum bırakan mü’min daha önce ona bir şey vermiş olsaydı o, ona kanaat ederdi.

Halbuki o mü’minin, ona bir şey vermemesi, mahrum bırakması senin ihtiyaç sahibinin halini bilmene vesile oldu..

Binaenaleyh, o mü’min hayır işlemeyediğinden sen, o hayrı yaparken sevab bakımından onu kendi üstüne tercih et!..

Zira, o mü’min, ihtiyaç sahibini mahrum bırakmamış olsaydı sen bu hayra nail olamazdın.

(ibni arabi,kitabul vasaya)

Muhammed Ali

Son Yazılar

Tecelli Türleri

  Necmeddin-i Dâye [*****] çev. Halil Baltacı Necmeddin-i Dâye (ö. 654/1256) tasavvufun bir din yorumu…

2 ay önce

Allah’ı Bilmenin İmkânı ve Bunun Yöntemi

  Gazzâlî [*] çev. Osman Demir Gazzâlî (ö. 505/111) Allah’ı bilmenin imkânı ve yöntemi konusunda…

2 ay önce

Varlık Mertebeleri ve Te’vil

  Gazzâlî [*] çev. Mahmut Kaya Te’vilin şartlarını tespit etmeyi ve iman ile küfür arasındaki…

2 ay önce

Dilin Kabuğu

Kilise babalarının en ziyade iltifat ettiği, teolojik ağır­lıklı bir anlatıma sahip Yuhanna Incil’inin l’inci Bab’ının…

2 ay önce

Çözüm Aldatmacası

İçinde yaşadığımız dönemin hakim zihniyetini karak- terize eden en önemli hususlardan biri de, hiç şüphesiz,…

2 ay önce

Anda Olmak -Geçmiş ve Gelecek Arasında Bir Yer

İçinde yaşadığımız dünya, bedensel varlığımız ve duygu­larımız zamanın eliyle şekillenir. Sabretmeyi, şükretme- yi, iyiliğin ve…

2 ay önce