Kitle Teorisi ve Ideolojik Aygıt Olarak Spor

Sports-300x157 Kitle Teorisi ve Ideolojik Aygıt Olarak SporYazar: Prof. Dr. Serhat Ulağlı

XX. yüzyıl spor ve ideoloji arasındaki sıkı ilişkinin alenen ifşa olduğu bir dönem olmuştur. Özellikle kitleleri arkasından sürükleyen tüm dünyadaki futbol tutkusu, toplumsal, siyasi, ekonomik sorunların Önüne geçmeye başlamış, yaşanan en büyük kaoslar, karşısında tuttuğu ekibin (ki neden tutulduğunun da mantıklı bir açıklaması yoktur) galibiyeti tüm sorunları unutturmaya yetmektedir. Ülkelerde yaşanan siyasi, ekonomik bunalımlar toplumsal yaşantıyı doğrudan etkilemesine rağmen, büyük bir tepki göstermeyen bireyin, desteklediği takımının galibiyeti karşısında sokaklarda saatlerce bazen günlerce süren sevinç gösterilerine, mağlubiyet karşısında büyük bir üzüntüye varabiliyor.

unnamed-300x150 Kitle Teorisi ve Ideolojik Aygıt Olarak Spor

Ülkesinde meydana gelen büyük politik ve ekonomik krizlere rağmen sessizliğini koruyan insanların, üst üste gelen mağlubiyetler karşısında kulüp binasını basarak, şiddete varan gösteriler yapması oldukça ilginç bir durumdur. Bir ülkedeki siyasi-ekonomik kriz ya da sayıları milyonlarla ifade edilen işsizliğin, bir takımın galibiyet ya da mağlubiyetinden daha önemsiz gibi algılanmasının ardında, popüler kültürün, bir emtia haline getirip pazarladığı spor ile toplumu genel konularda duyarsızlaşamaya ittiği yönündeki iddialar her geçen gün daha fazla yankı bulmaktadır.

Sporun toplum üzerindeki bu etkisi, farklı kimlikleri kitleleştirme ve bir arada tutuma özelliğinden kaynaklanmaktadır. Farklı ideolojiye, inanca, etnik guruba sahip insanlar arasında tek ortak payda tuttuğu spor ekibidir. Bu farklılıkları eritmek için spor, ideal bir pota niteliğindedir. Bu ifade ile sporun bütünleştirici ve birleştirici bir etkisi de çıkar ki bu sporun inkar edilemez faydalarından biridir. Ancak bu aynı zamanda bir kitle kültürünün de doğmasına neden olmaktadır ve kitleleri yönetmek hem daha kolay hem daha az zaman gerekir. Ayrıca bu birleştirme işlevi sadece aynı takımı tutan bireyler arasında gerçekleşir, ezeli rakiplerin taraftarları arasında ise büyük kin ve düşmanlıklara da yol açtığı bilinen bir gerçektir.

Özellikle XX. yüzyıllm ikinci yarısında dünyayı etkileyen futbol büyüsü, sporun insanlar üzerindeki etkisini en iyi gösteren örnektir. ”Futbol, içinde bulunduğumuz dönemin en etkili iktidar nesnelerinden birine dönüşmüştür ve bu yüzden de futboldan söz ettiğimiz her an, aynı zamanda ekonomiden-siyasetten-kimlikten-şiddetten-toplumsal yaşamdaki bir takım değişmelerden ve sıkıntılardan da söz ediyor olmaktayız.”’53 Futbolun kitleler oluşturmaktaki etkisi doğal olarak egemen ideolojilerin ve hegemonyaların varlıklarını sürdürmeleri için asla göz ardı edemeyecekleri bir unsurdur. İspanya’nın faşist diktatörü Franco’ya “40 yıl faşizmle ülkeyi nasıl yönettiniz?” sorusuna verdiği ”onların uyumaları için büyük beşikler olarak stadyumlar yaptırdım” cevabı, spora ilgisi olsun veya olmasın pek çoğumuzun bildiği bir sözdür. Yine Portekiz’in faşist diktatörü Salazar’ın da Franco gibi, spor ile iktidarını koruma yolunu seçmiştir.

İnceleyin:  Nefsin İdrak Kuvvetleri

Sadece faşist yönetimler döneminde değil, tüm XX. ve içinde bulunduğumuz XXI. yüzyılda, spor siyasi iktidarların vazgeçilmez destekleyici unsurlardan biridir. Halkın neyi düşünüp, neye tepki vereceğini belirlemesinde etkin bir rol oynayan ”sporlar ve özellikle de futbol kitleleri iktidarın belirlediği bir kurgusal dünyanın sınırları içerisinde tutar.” 154 İktidar toplum tarafından tepki ile karşılanacak bir olay ile karşı karşıya kaldığı zaman elindeki diğer ideolojik aygıtlardan biri olan basın aracılığı ile sportif haberlere daha fazla yer vererek halkın dikkatinin o alanda odaklanmasını sağlar. Liglerdeki şampiyonluk yarışları, transfer haberleri, dünya kupaları, kıtalar arası müsabakalar yıl içinde bitmek bilmez. Müsabakaların devamlılığı izleyiciye kişisel bir haz dışında hiçbir şey vermediği halde, bu müsabakalardan, kulüpler, sporcular, yayın hakkını elinde bulunduran medya ve doğal olarak bundan büyük bir pay alan iktidar kazançlı durumdadır. Hem ekonomik hem de siyasi bakımdan ”futbol tüketim kültürünün önemli öğelerinden biri olarak, egemen sistemin kitlelerin denetimini sağlamasında etkin bir aygıt haline gelmiştir. ”155 Ülkesindeki yoksulluğa, düzensiz gelir dağılımına, sosyal güvenlik problemlerine karşı birey kendi milli takımının aldığı sonuç ile gündemden bir süreliğine de olsa uzaklaşmış olur.

Spor bu yönüyle toplumsal tepkileri nötralize ederek, kitleleri yapay bir gündem etrafında toplamayı başarır. “Kitlelerin sisteme eklemlenmeleri bağlammda futbol önemli işleve sahip bir ideolojik aygıttır ve kitlelerin egemen ideolojiyi yeniden üretmelerini sağlayarak onların yabancılaşmış yaşamlarıru haz aldıkları, tek gerçek ve doğal dünya olarak kabul etmelerini sağlar.”156 Özellikle ekonomisi yeterince gelişememiş, bilim ve kültür alanında geri kalmış ülkelerde spor üzerinden milli kimliğin inşası daha yaygın bir durumdur. Arjantin ve Brezilya; futbol, Pakistan; polo, Yeni Zelanda; rugby, Çin ve Kore; masa tenisi ile anılan ülkelerdir.

Sporu bu politik polemikten uzak tutup, kendi içinde felsefesi ve stratejisi olan bir sosyal kurum olarak değerlendirmek özellikle izler kitle açısından imkansız bir durumdur. Çünkü bir spor karşılaşmasını izleyen bireyin ne bu felsefenin ne de stratejilerin o esnada ayrımında olduğu söylenemez. İzler kitle sonuca odaklanarak haz almaya çalışır. O anda kendisi ile birlikte stadyumu dolduran tüm bireyler ile ortak bir kiınliğe bürünüp, ego kimliğini, sorumluluklarını, ideolojilerini ve inançlarını terk ederek, kitlenin bir parçası haline dönüşür. “Futbol, insanoğluna bir oyun olmanın ötesinde eğlence, iktidar, güç, üzüntü, sevinç, ulusal onur ve hepsinden de öte kendi kimliklerini, kendilerini bulabildikleri bir dünyanın anahtarını sunmaktadır.”157

İnceleyin:  Küreselleşme ve Kimlik Tahayyülü

Herhangi bir branşta birçok altın madalyayı toplayan bir ülkenin vatandaşları, galibiyet sırasında aldıkları haz dışında somut bir kazanımları söz konusu değildir. Anhk haz ve heyecanlar ile milliyetçi duyguların gelişimini ve devamını sağlamasını arzulayan iktidar, sürekli yeni turnuvalar, kupalar, şampiyonalar üretir.. En popüler spor dah olan futbolda; Şampiyonluk Kupası, Kraliyet Kupası, UEFA Kupası, Süper Kupa, Dünya Şampiyonası, ilk akla gelenlerdir. Görüldüğü gibi gündemi spor özellikle de futbol belirmeye devam etmekte. Buradaki mantık halkın eğlenmesi ve haz alması üzerine kurulmuştur. ”Kitlelerin boyun eğmesinin sağlanması için haz kültürünün kullanılması yaygındır.” 158

Birbirinden farklı düşünce ve yaşantıları olan bireylerin aynı şeyden aynı anda aynı hazzı almaları yapay bir aidiyet meydana getirerek kişiyi kendi salt kimliğinden uzaklaştırır. Aidiyetin oluşması ile farklılıklar ve muhalif düşünceler yerini birlikte haz almaya bırakır. Bu da Talimcilerin ifade ettiği gibi sporun, ”egemen ideolojilerin üretiminde ve toplumsal rızanm sağlanmasında kullanılan bir simgeler sistemi ve üzerinde egemenlik mücadelelerinin verildiği, toplumsal meşrulaştırma süreçlerinin gerçekleştirildiği bir inşaya dönüştürülrnesine neden olur.”159 Spor toplumu bir düşünceye karşı yönlendirmede ya da tam tersi dikkatini dağıtma konusunda en etikli aygıtlardan biri olmakla beraber, izleyici de en kolay ikna olacak topluluk olarak görülmektedir.

Spor bedensel ve zihinsel aktiviteyi geliştirme söylemi ile lanse edilmesine rağmen, bireysel yapılan spor etkinlikleri (yürüyüş, atletizm, iş arkadaşları ile halı saha maçları vb) hariç tutulursa, spor izleyicisini pasifsize eden, düşünme yetisini kullanmasına izin vermeyen ve bir tarafa yönlendiremeye müsait kitleye dönüştürür. ”Spor ve sportif etkinlikler artık ’katılımdan çok izleme’ üzerine kuruludur ve katılım boyutu yerini izleme/seyretme boyutuna bıraktıkça, spor üzerinden toplumsal yaşama yapılan değer transferleri ve ideolojik aktarım hem daha hızlı gerçekleşmekte, hem de kitlenin benimseme düzeyi daha kolay gerçekleştirilmiş olmaktadır.”160 Spor katılımdan çok izlenme, bireyselden çok toplumsal çerçevesinde gelişirken, bir kitlenin doğması da sağlanmış olur.

Prof. Dr. Serhat Ulağlı – Düşünüyorum Çünkü Öyle Istendi, syf. 176-182

Dipnotlar:

153Ahmet Talimciler, Futbol Değil İş: Endüstriyel Futbol, 5.91

154 Barış Çoban, Futbol ve Toplumsal Muhalefet, 5.62

155 A.g.e, 5.61

156 A. ge 5.70

157 Ahmet Talimciler, Futbol Değil İş: Endüstriyel Futbol, 8.90

158 Barış Çoban, Futbol ve Toplumsal Muhalefet, $.72

159 Ahmet Talimciler, Futbol Değil İş: Endüstriyel Futbol, 5.95

ilimcephesi.com

Muhammed Ali

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir